Milliyetçi Hareket Partisi İstanbul Milletvekili ve MYK Üyesi Dr. Hayati Arkaz; Adalet Bakanlığı 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi üzerine, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu'nda MHP Grubu adına yaptığı konuşmada “ Türk töresinin en çok değer verdiği esaslardan bir tanesi adalettir. "Bir devlet adaletle yükselir, zulümle yıkılır." anlayışını miras edinmiş bir milletin çocuklarıyız. Milliyetçi Hareket Partisi olarak adalet adına atılacak tüm adımların yanındayız” dedi.
Bölgemiz Milliyetçi Hareket Partisi Milletvekili Dr.Hayati Arkaz, TBMM'de Adalet Bakanlığının 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi üzerine Grubu adına söz aldı. Arkaz konuşmasına başlamadan önce Pençe-Kilit Operasyonu'nda şehit olan Piyade Komando Binbaşı Mehmet Duman'a Allah'tan rahmet, yakınları ve milletimize başsağlığı dileklerini iletti.
ARKAZ: İNSAN VE HAKLARINI DİKKATE ALMAYAN HER MEDENİYET YIKILMAYA MAHKÛMDUR
Arkaz, Adalet Bakanlığının 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi hakkında görüşlerini şöyle ifade etti: “İnsan hakları kavramının merkezinde insan vardır. İnsanı merkeze almayan, insan ve haklarını dikkate almayan her medeniyet yıkılmaya mahkûmdur. İnsan hakkını adalet korur, adaletin sağlanmadığı yerde ise kaos ve kargaşa olur. Adaletin olduğu toplumlar huzur ve güven içinde yaşar. Adaletin olduğu yerde insanlar din, dil, ırk, cinsiyet ayırt etmeksizin eşit haklara sahiptir; güçsüzü güçlüye, fakiri zengine karşı adalet korur. Yunus Emre'nin "Yaratılanı severiz yaratandan ötürü" anlayışı da bizim hayata bakışımızı gösteren bir gerçektir.
“ANA KUCAĞI, BABA OCAĞI ARAYAN HERKESE BİN YILDIR TÜRK MİLLETİ SAHİP ÇIKMIŞTIR”
Dünyanın birçok yerinde; Doğu Türkistan'da, Yemen'de, Batı Trakya'da ve Filistin'de hak ihlallerinin yaşandığını gördük, görüyoruz. Bu, cansız bedeni Akdeniz sahillerine vuran Aylan bebeğin cesedi değil; bu insanlık dramına, insanlık katliamına, bu zulme sessiz kalan bütün dünya devletlerinin insanlık anlayışının cesedidir. Bugün, Türkiye'de, 4 milyon mülteciye kapı açan bir anlayış var. Dili, dini, ırkı ve rengi fark etmeksizin Türkiye herkese kucak açmıştır. İşte bizim insanlık anlayışımız da budur. Ana kucağı, baba ocağı arayan herkese bin yıldır Türk milleti sahip çıkmıştır, çıkmaya da devam edecektir. Adriyatik Denizi'nden Çin Seddi'ne, Kamerun'un kuzeyinden Kırım'a kadar herkes "Türkiye, ikinci vatanım." diyor. Türkiye bölgenin süper gücü ve umudu olmuştur. Bu, Türkiye'nin adalet gücünden kaynaklanmaktadır.
“ŞEHİTLERİMİZİN VE GAZİLERİMİZİN ACILARI ACIMIZ, SORULACAK HESAPLARI DA NAMUSUMUZDUR”
Elbette terör de insanların yaşam hakkına bir tehdittir ve en büyük insan hakları ihlalidir. Terör küresel bir tehdittir. Böyle olduğu için küresel ve topyekûn mücadele gerekmektedir. Türkiye FETÖ, PKK, DEAŞ başta olmak üzere bütün terör örgütleriyle hukuk çerçevesinde mücadele etmektedir ve edecektir. Terörle mücadelemiz hakkın ve hukukun kavgasıdır. Şehitlerimizin ve gazilerimizin acıları acımız, sorulacak hesapları da namusumuzdur.
“CEZA İNFAZ KURUMLARINDA EĞİTİM ÇALIŞMALARINA ÖZEL ÖNEM VERİLMEKTE”
Ülkemizde bugün itibarıyla 277 kapalı ceza infaz kurumu, 88 açık ceza infaz kurumu, 4 çocuk eğitimevi; 10 kapalı, 8 açık kadın ceza infaz kurumu ve 9 çocuk kapalı ceza infaz kurumu olmak üzere, toplam 396 ceza infaz kurumu bulunmaktadır. Bu kurumların kapasitesi 287 bin kişidir. Uluslararası normlara uymayan ve fiziki şartları ve kapasiteleri yeterli olmayan ceza infaz kurumları kapatılmıştır. Başta metropoller olmak üzere, çağdaş anlayışa uygun, sağlıklı, güvenlikli, mekanik, elektronik donanımlı ve rehabilitasyon işlemlerine elverişli toplam 214 bin kişi kapasiteli, 265 adet yeni ceza infaz kurumu açılmıştır. Ceza infaz kurumlarında hükümlülerin topluma kazandırılmaları, sorumluluk duygusuna sahip bir birey olarak hayatlarını devam ettirebilmeleri amacıyla eğitim çalışmalarına özel önem verilmekte olup bu çalışmalar her ceza infaz kurumunda eğitim servisi tarafından yürütülmektedir.
“ADALET SADECE İNSANLAR İÇİN DEĞİL TÜM CANLILAR İÇİN DE VARDIR VE OLMALIDIR”
Adalet sadece insanlar için değil tüm canlılar için de vardır ve olmalıdır. Hayvanı sevmeyen insanı da sevemez, her hayvan bize emanettir. İnsan haklarına nasıl önem veriyor isek hayvan haklarına da aynı oranda saygı duymalıyız. Bu konuda gerekli kanuni düzenlemelerin yapılması lazım.
“ARTIK UZLAŞMAK VE YENİ BİR ANAYASA HAZIRLAMAK MİLLÎ BİR GÖREVDİR”
Bir diğer önemli konu ise gündemdeki Anayasa değişikliğidir. Artık uzlaşmak ve yeni bir anayasa hazırlamak millî bir görevdir. Mevcut Anayasa'nın aksayan yönlerini düzeltmekle zaman kaybetmek yerine Türkiye'ye yakışır sivil bir anayasayı ülkemizle ve milletimizle buluşturmak gerekmektedir. Türkiye artık bu darbe anayasasından bir an evvel kurtulmalıdır.
Sayın Adalet Bakanımız Bekir Bozdağ'a ve Bakanlık bürokratlarımıza teşekkür ediyorum. Adalet Bakanlığının 2023 yılı bütçesinin hayırlı olmasını diliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.”
“MHP OLARAK, TÜRK MİLLETİMİZİN HUZUR VE ADALETİ İÇİN ATILAN HER ADIMIN ARKASINDAYIZ”
Yeni Anayasa ihtiyacına dikkat çeken Arkaz, “Bizler Milliyetçi Hareket Partisi olarak, Türk milletinin huzur ve adaleti için atılan her adımın arkasındayız çünkü Türk töresinin en çok değer verdiği esaslardan bir tanesi adalettir.
Selçuklu ve Osmanlı bin yıl boyunca bu coğrafyada adaletle hükmetmiştir. Türk'ün hükmettiği her coğrafyada adalet vardır, sevgi vardır, şefkat vardır, merhamet vardır. Yusuf Has Hacip'e göre "Adalet göğün direğidir." Adalet giderse gök, başımıza çökecektir.
Osmanlı'da davalarda zengin fakir, güçlü zayıf, Müslüman gayrimüslim ayrımı yapılmazdı; kişinin statüsüne ve itibarına bakılmazdı.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün en önem verdiği konulardan bir tanesi adalettir; adalet mülkün temelidir. "İşçinin alın teri kurumadan hakkını veriniz" diyen bir medeniyetin temsilcileriyiz. "Komşusu açken tok yatan bizden değildir." Bu duygu ve düşünceler yalnızca bizim milletimize aittir. "Bir devlet adaletle yükselir, zulümle yıkılır." anlayışını miras edinmiş bir milletin çocuklarıyız. Biz, Milliyetçi Hareket Partisi olarak adalet adına atılacak tüm adımların yanındayız” dedi.
“KADINA ŞİDDET İNSANLIĞA İHANET VE EN BÜYÜK ADALETSİZLİKTİR”
Kadına yönelik şiddetle mücadeleye konuşmasında geniş bir yer ayıran Arkaz, “Medeniyetimizde, töremizde ve geleneklerimizde olmayan başka bir konu ise kadına şiddettir. Kadına şiddet insanlığa ihanet ve en büyük adaletsizliktir. Kadınların yükseldiği bir dünyada medeniyet ve insanlık da yücelir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk diyor ki: "Şuna inanmak gerekir ki dünya üzerinde gördüğümüz her şey kadının eseridir." Bizler toplum ve devlet olarak kadınlarımızın hakkını, hukukunu ve can güvenliğini korumamız lazım. Bu, kadınlarımıza şeref ve namus borcumuzdur çünkü kadın, toplumun şerefidir, namusudur.
“KADINA VE ÇOCUKLARA YAPILAN İSTİSMARIN EN AĞIR VE TAVİZSİZ ŞEKİLDE CEZALANDIRILMASI GEREKİYOR”
Devletimiz bu konuda ciddi çalışmalar yürütüyor, çok büyük mücadele veriyor. Biz de, aynı şekilde, Kadına Şiddetin Sebeplerinin Araştırılması Komisyonunda iki buçuk yıl özveriyle çalıştık, bu çalışmalara destek veren Sayın Adalet Bakanımıza ve Sayın İçişleri Bakanımıza buradan teşekkür ediyorum. Yürütülen çalışmalar sayesinde kadına yönelik şiddete verilen cezalar artırılmıştır. İyi hâl indirimi yani kravat indirimi kaldırılmıştır. KADES uygulamasıyla ihbarda bulunan şiddet mağdurlarının imdadına kolluk kuvvetleri dört dakikada yetişiyor. 14 yaş altını saymazsak Türkiye'de, ülkemizde yaklaşık 34 milyon kadın var, 4 milyonu KADES uygulamasını indirmiş. Kadına ve çocuklara yapılan istismarın en ağır ve tavizsiz şekilde cezalandırılması gerekiyor. Teröre kurban verdiğimiz -tekrarlıyorum, teröre kurban verdiğimiz- kadın şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum” dedi.
“HEKİMLER KENDİ CANINA KASTEDEN KİŞİLERİ BİLE TEDAVİ ETMEYE ÇALIŞAN İNSANLARDIR”
Arkaz konuşmasını sağlıkta şiddete değinerek şöyle tamamladı: “Son olarak sağlıkta şiddet konusuna değinmek istiyorum. Hekimlerimiz ve diğer sağlık çalışanlarımızın haklarını ne yaparsak yapalım ödeyemeyiz. Pandemi sürecinde hekimlerimiz ve sağlık çalışanlarımız hastalandılar, yoğun bakıma girdiler hatta şehit oldular, buna rağmen fedakârca gayret gösterdiler ve başarılı oldular. Bu fedakârlıklar sayesinde sağlık sistemimiz ayakta durdu ve pandemi sürecini en az hasarla atlatan ülkelerden biri olduk. Dünya Sağlık Örgütü bizi gıptayla seyrediyor. Hekimler kendi canına kasteden kişileri bile tedavi etmeye çalışan insanlardır.
2022 yılının son on ayında saldırıya uğrayan sağlık çalışanlarının sayısı maalesef 375; bu, korkunç bir tablodur ve ayıptır. En yakın örneği Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesinde yaşandı; hasta aort damarı yırtılması sonucu hastaneye geliyor doktor arkadaşlarımız on saat süren bir ameliyat sonucunda hastayı sağlığına kavuşturuyorlar -ki bu çok zor bir ameliyattır ve risklidir- hasta sağlığına kavuştuğu hâlde yakınları doktora bıçakla saldırıyorlar. Bu doktorlarımızın ve sağlık çalışanlarımızın moralini, psikolojisini düşünmek lazım. Bu kardeşlerimiz hangi moral ve motivasyonla çalışacak? Lider Devlet Bahçeli Bey'in dediği gibi “Zulmün pişmanlığı olmaz.” Gereken cezanın verileceği konusunda şüphemiz yok ancak bu konuda cezaların daha da caydırıcı olması gerekiyor.”