“Haksızlıklara, darbeci zihniyete, şantajcı zihniyete, hakkaniyetten zerre kadar hak görmemiş insan zevallerinden yoruldum. Ama Silivri'ye olan sevdamdan da yorulmadım. Ben bu takımı şampiyon yaptım. Silivrispor Başkan adaylığından çekiliyorum. Bu kirli siyaset dolu, kim tarafından yazıp yöneteni belli kirli oyunun içinde yer almak istemiyorum. Ben bu oyunu da bozacağım. Maymun gözünü açtı. Kral çıplak” diyen Ümit Kalko, Silivrispor Başkanlığı ile olağan üstü kongre sürecine ilişkin içini döktü.
Silivrispor Kulüp Binasında basın toplantısı düzenleyen Ümit Kalko, Cuma günü 30 Haziran 2017 tarihinde gerçekleştirilecek olağan üstü kongreden çekildiğini açıkladı. Kalko, olağan üstü kongreye kulübü taşıyan süreci ve başkanlıktan çekilme kararının yanı sıra Silivri ile ilgili niyetlerini de paylaştı.
“VERDİĞİM SÖZÜ TUTTUM”
Kalko'nun basın toplantısında yaptığı açıklamalar aynen şu şekilde: “Ne yazık ki Silivrispor'la alakalı çok tatsız ve istenmeyen olaylar yaşandı. Açıkçası şu an şampiyon takımın yaşadığı süreci ve yapacağımız atılımları ve işbirliklerimizi anlatmak isterdim. Ne yazık ki bunu bize yaptırmadılar. Engel oldular. Bunu açıklığa kavuşturmak adına sizlerle bir aradayım. Dün Sayın Belediye Başkanının yaptığı bir açıklama var. Kendi partisinin Gençlik Kolları üyeleri ve Silivrispor Başkan Adayı arkadaşımızı da yanına alarak bir toplantı düzenledi. Bir takım ithamlarda ve iddialarda bulundu.
“3.3 MİLYON TL BORÇLA DEVRALDIĞIM BU TAKIMI ŞAMPİYON YAPTIM”
Bundan bir sene önce düzenlenen genel kurulda Başkan olarak seçilmeden önce yaptığım konuşmada verdiğim sözleri hatırlatmak istiyorum önce. Demişiz ki; ‘bu kulübün borcu bu, ben bu takımı bu borçla devralıyorum. Sıfırlamamı beklemeyin. Sıfırlamaya odaklanırsak amatör kümeye düşen bir takım oluşturmak zorunda kalabiliriz. Yönetim kurulu üyelerine “Bunu ister misiniz?” diye sormuşuz, “Hayır istemeyiz” demişler. 3. 3 milyon TL borcu arttırmayalım, mümkün mertebe azaltalım, ondan sonra da bunu ödenebilir hale getirerek uzun vadeye yayalım. Çünkü bu kulübe su bile satılmıyordu. Hani Belediye Başkanı diyor ya ‘Para şöyle para böyle' biz Allah'ın suyunu alamıyorduk. Bu takım bu noktadaydı ve ben verdiğim sözü tuttum. 3.3 Milyon TL borçla devraldığım bu takımı şampiyon yaptım, kulüp olarak 500 bin'lik şampiyonluk primi yatırımdım. Konser düzenledim. Şampiyon bir kadro kurdum. Buna rağmen borcumuz 2.5 Milyon TL'ye düştü. Yani son yıllarda zerreyi miskal kadar başarı yok, 3.3 Milyon TL borç birikmiş, ben geliyorum takımı şampiyon yapıp borcu azaltıyorum. Bu borç dediğim de ne biliyor musunuz? 1.1 milyon TL'si devlete olan ve benim dönemimde benim ilişkilerimle yapılandırdığım SSK'ya borç. Benim 500 bin bağışım var. Kalan borçları da zaten ben bu kulübe bağışlayacaktım. Bunu herkes biliyordu. Sağda solda “Kulübün 4.5- 5.5 milyon TL borcu var” diye konuşuyorlar. Bizim borcu açık arttırmaya çıkardılar.
“4.5 MİLYON TL BORCU İSPAT ETMEYEN NAMERT VE ŞEREFSİZDİR”
Belediye Başkanının kanatları altında adaylığını açıklayan malum başkan adayı, yanındakilerle oturup hesap yapıyor. Yazıktır. Allah'tan korkun. İftiralarla bir yere gelmek size ne kazandıracak? Bu kulübün borcunun 4.5 milyon TL olduğunu ispat etmeyen namert ve şerefsizdir. Ben kulübe çökecekmişim! Kulüp elden gidiyormuş! Şirketleştirecekmişim! Üzerime alacakmışım! Malum başkan adayı kazanırsa Silivrispor Silivrililerin olacakmış! Bizdeyken kimindi? Bana diyorlar ki ‘Yerli yabancı ayrımı yok, sen çıkıp fitilliyorsun!' “Silivrispor artık Silivrililerin olacak” sözü ne anlama geliyor? Artık yeter!
“BURADA BİR TİYATRO OYNANIYOR”
Ben burada söz konusu iyi niyetli olduğuna inanmaya gayret ettiğim kulüp başkan adayı arkadaşımıza kızmıyorum. O bir maşa. Onu tutan, kullanan, kendi siyasi ikbali için aracı yapan Belediye Başkanına kızıyorum. Burada bir tiyatro oynanıyor. Yazan ve yöneteni Özcan bey, başrol oyuncusu Akgün bey, seyircileri de Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyet Halk Partisi'nin Gençlik Kolları üyelerini çağırtıp alkışlayan kişiler. Yazıktır. Kulübe siyaset karıştırılmamalı deyip parti üyelerini getirip kalabalık oluşturan siz değil misiniz? Bu siyaset olmuyor mu?
Ben makamımda yeni teknik direktörle bir poz verdiğimde, arkamda Ulu Önderimiz Atatürk ve Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan'ın yan yana iki fotoğrafı vardı. Ahmet Necdet Sezer Cumhurbaşkanıyken, onun fotoğrafı vardı. Abdullah Gül Cumhurbaşkanı olduğunda onun da vardı. Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan'ın resmini görünce benim kulübe siyaset soktuğumu iddia ettiler.
İstifamı istemek siyaset sokmak değil mi? Kendisi “Parayı veriyorsam bu kulübe karışırım” dedi. “Evet, siyaseti soktum, hakkım. Her şey bana sorulacak” diyor. Her yerde her şey senin istediğin gibi olmak zorunda değil.
“HAZMEDEMEYENLER İÇİN SÖYLÜYORUM; TAKIMI ŞAMPİYON YAPTIK”
İlk verdiğim söz borçlarlarla ilgiliydi; arttırmayacağım dedim, azalttım. İkinci sözüm ise bu takımı şampiyon yapmamla ilgiliydi. İlk yılda daha şampiyon olduk. İkinci sözümü de tuttum. Bunu hazmedemeyenler için söyleyeyim Silivrispor'umuz şampiyon oldu. Bu takım 32 yıl sonra 2. Lig'e çıktı.
“BUNUN ADI FIRSATÇILIK”
Çelik çomak oyunun oynamıyoruz. Şimdi deniyor ki “Kulübe 5 bin-10 bin üye yapacağız…” Bu güne kadar neden yapmadınız? Engel olan mı vardı? Özcan Işıklar 8 yıldır belediye başkanı değil mi? Işıklar'ın maşası, şimdi “sorumluluk duydum” diyorsun, geçen sene sorumsuz muydun? Silivrispor'un Başkanının olduğu yerde hangi sıfatla gidiyorsun da bu takımın voleybol federasyon parasını yatırıyorsun? Zafer Bıyıklı beyefendi hemen gidip, “Abi git yatır biz yatırdık diyelim” demiş. Bunun adı fırsatçılık. Beş Milyon TL borcu da yatırsaydın!”
“ADALET YÜRÜYÜŞÜNE GİDEN ADAMIN YAPTIKLARINA BAKIN!”
“Kulübü siyasetten uzak tutacağız” diyor beyefendi yanında da Belediye Başkanı var. Bütün parti temsilcilerini ve beni de çağırsaydınız olurdu. Özel Kalem Müdürü Aydın Doğan, “Lütfen sosyal medyadan Kulüp Başkan Adayımız Akgün Duru'ya destek mesajları yazın” mesajı çekiyor. Kulüp Başkan Adayımız! Menfaat gruplanması… Baskı, tehditle konuşma yapan kişiler… Ayıptır. Şu Silivri sahilde bir çaycımız var. Bana messinger'den mesaj yolluyor, “Başkanım hakkınızı helal edin, ben size destek mesajı yazamıyorum. Çünkü çalıştığım yer Belediyenin çay bahçesi. Patronumun Belediye Başkanı ile arası iyi. Patronum dedi ki, “Yazarsan seni kovarım.” Yeni evlendim, ekmeğimden olmak istemiyorum. Full arkandayız ama gözükmeden.” Gelinen noktaya bakar mısınız? Adalet diye yürüyüşe giden adamın yaptığına bakın! Birilerine diktatör diyorlar, gelin Silivri'de diktatör görün.
“KORKMA SİYASETE GİRMİYORUM”
Benim yönetim kurulu üyelerimi istifa etmeleri için tek tek çağırdılar. Belediye Başkanının tek derdi Silivrispor olmuş çünkü benim siyasete gireceğimi düşünüyor. Yanındaki goygoycuları dolduruyor. Bak bu siyasete girerse başkalarına benzemez, hırslı adam diyorlar. Özcan Işıklar, korkma ben siyasete falan girmiyorum. Şu anda böyle bir düşüncem yok ama sen biraz daha bastırırsan bilmiyorum ne olacağını. Lütfen benim adımı kendi kirli siyasetine karıştırma. Ben senin eski kulüp başkanın çocukluk arkadaşın İhsan Atun değilim. Her insanın ayrı bir karakteri vardır, buna saygı duyacaksın. Bu mesele para meselesi değil duruş meselesidir.
“İSPAT ETMEYEN ŞEREFSİZDİR!”
Sayın Belediye Başkanı, üye kaydı yapmadığımızı ve yine kendi adamlarımızı yönetime üye yaptığımızı dile getiriyor. Benim dönemimde bir tane Allah'ın kulunun genel kurul üyesi diye içeriye alındığını ispat etmezlerse şerefsizler. Bana ağır iddialarda bulunuyorlar. Sadece siyasi ikbaliniz ve bu kulübün başarısını gölgelemek için iftiralar atıyorsunuz. Yazıklar olsun hepinize. İhsan Atun döneminde kaç yüz tane üye kaydı yapılmış bir de ona bak. Bu ilçede 3 dönem belediye başkanlığı yapmış Selami Değirmenci var. Silivrispor'un başkanlığını da yapmış. İhsan Atun döneminde onun üye kaydını silip atmışlar. Yani kendi dönemlerinde istediklerini almış, istediklerini atmışlar. Ben kendi dönemimde genel kuruldan ne bir kişiyi attım ne de aldım.
“SAHTEKARLIKLARI DEŞİFRE OLDU”
“Aidat yatıracaktık zorla aldılar” diyor. Tabi cahillik parayla değil. Ona kim akıl veriyor bilmiyorum. Bizim tüzüğümüzde oy kullanmak için aidat borcu olmayacak diye bir madde yok. Aidat borcu olsa bile her genel kurul üyesinin oy kullanabileceği yazıyor. Neymiş ben 75 tane adamımın aidat parasını yatırmışım, makbuzumu almışım, onunkilerini yatırtmayarak 75 kişiyle genel kurula gidecekmişim. Vallahi de billahi de bir kişinin bile aidat borcunu yatırmadım. Ben genel kurulda benim paramla oy kullanacak adamı istemiyorum. Onlar şu anki tiyatrodaki aday yönetim kurulu listesinden Turgay Sezgin beyefendi belediyeden getirdiğini söylediği elinde bir tomar parayla 340-350 kişinin aidat parasını tek tek yatırdı. İftiraların diz boyunu görüyorsunuz değil mi?
“PARA YATIRMAM İÇİN SÜREKLİ BASKI YAPTILAR”
Bir de istifa meselesi var. İlk toplantıda çocukluk arkadaşlarını kovmuşum. O da bana kızmış aramış, sen istifa et demiş. Ucuz ve basit oyunlarla siyaseten kendine çekmeye çalışıyor. Tövbe estağfurullah sanki peygamber efendimizin sahabeleri. Sanki kutsal adamlar! Senin için 10-20 bin vermeyi çok gördü o adamlar ya. Ayrıyeten ilk toplantısında istifamı istediği kuyruklu yalan. Biz hepsiyle en az 5-6 toplantı yaptık. O 3 tane arkadaş kulübe destek vermedikleri gibi aynı zamanda maddi yönden benim patronum gibi davrandılar. “Orayı Mektebim gibi yönetiyor, herkese eleman gibi davranıyor” diyor ya; senin o çocukluk arkadaşlarından muhterem Raşit Yağcıoğlu bana, “Başkan niye parayı yatırmıyorsun, hadi yatır Başkan” demedi mi? Sen benim paramın hesabını bana sorma ağabey dedim. Ben Belediye Başkanına bir söz verdim. Sözüm ne? 750 bin lira para vereceğim bunun 250 ya da 500'ü bağış; 250 ya da 500'ü borç. Sözümde yine duramamışım şu ana kadar 2 milyon 400 bin liraya yakın para vermişim. Adam hala “para yatır” hesabı yapıyor. En sonunda huzurumuzu bozuyorsun, bu konuyu bir daha açarsan, toplantıya gelmeni istemiyorum dedim. Gelmedi, yönetime davet etmedik, istifasını istemedik. Özcan Bey beni aradı makamına davet etti, gittim, “Onlar benim çocukluk arkadaşım, idarecilik idare etmektir, onlar senin büyüğün” dedi. Büyüğe saygı duymak ayrı bir konu, bende burada Kulüp Başkanıyım dedim. “Senden rica ediyorum, davet et” deyince Arife Hanımı aradım onları da toplantılara çağırması için. 5 arkadaş diyor ya 3 arkadaş aslında 2 meclis üyesini de katıyor ama bizim onlarla hiçbir sorunumuz olmadı. Biz onların istifalarını istemedik zaten. Kuru iftira, yalan söylüyor. 3 arkadaşı davet ettik o gün, aynen plak gibi belediye başkanının adına biz buradayız, koy parayı, hadi dediler. Kraldan çok kralcılar. Arkadaşlar siz bundan sonra gelmeyin dedim. Kulüp Başkanıyım, kulübün tüm mali ve diğer konulardaki stresli yükünü üzerime almışım benim bunu söylemeye hakkım yok mu? Vay efendim onlar çocukluk arkadaşıymış, nasıl anlaşamazmışız?
“SÜRECİ PROVOKE EDEREK KULÜBE SİYASETİ BULAŞTIRDILAR”
Arkasından Zafer Bıyıklı “Onlar gelmiyorsa ben de gelmiyorum” dedi. Gelmezsen gelme dedim bende. Aman dur gitme deyip ayağına mı kapanayım? Arzu Hanım kaldı. Ne zamanki tüm yönetim kurulu üyeleri Sertan Hocayla yolları ayırma kararı aldı o günün akşamında Özcan Bey Süleyman Gençoğlu'nu arıyor, “Kalko'ya söyle istifa etsin, takımda teknik direktör değişiyor haberimiz yok, kimden izin aldı bu?” diyor. Ben kulüp başkanıyım teknik direktör değişiklik kararını yönetim kuruluyla beraber oybirliğiyle almışım ama Başkan beyin olurunu almamışım, istifa edecekmişim. Aradım açmadı telefonlarımı. Ertesi gün ve sonraki gün de aradım açmadı. Kalan son meclis üyesi Arzu Hanım mesaj yolladı iletişim grubumuza, “Benim katılmadığım bir toplantıda karar alınıyorsa bundan sonra ben yokum, gelmiyorum artık” dedi. Ki davetliydi, meclis toplantısı olduğu için katılamamıştı. Onun da ayrılışı böyle oldu. Yani 2 meclis üyesi kendileri provoke ederek çıktı. Diğer 3 tanesini biz çıkarmadık ama davet de etmedik. Olayı farklı anlatıyor. Teknik direktör değişikliğinde benden nasıl izin almazsın deyip istifamı istedi. Sonra da kulübe siyaseti ben sokmuş oldum, o sokmuş olmadı. O onun hakkı çünkü otogarın gelirini veriyor adam, sanki geçmiş yıllarda vermiyordu, sanki bana lütufta bulundu.
“BAŞKAN OLMAM İÇİN KENDİSİ ÇAĞIRMIŞTI”
Biz kulübü borç batağı içinde devir aldık. Sucusu su vermiyordu. Oturduk, feda yılı ilan ettik. Vergi Dairesi'yle görüştük. Sigortayla görüştük. Herkesi gezdik. Gezmediğimiz adam bırakmadık. Feda yılında destek olan esnaflarımız için teşekkür ilanı yayınladık. Bu kulübün menfaatlerini korudum, dik durdum, birilerinin ayağına bastık. Ben daha en başında benden maşa olmaz ben başkanlık yaparım buna hazır mısın, işime karıştırmam diye sormuştum. “Eti de senin kemiği de yeter ki sen gel başkan ol, itibarlı bir adamsın, kulübün itibarı yükselsin” dedi Başkan Bey. Süleyman abiler yanımızdaydı. Hatta o zaman kulübe üye yapma hikayesini bana da anlatmıştı. Bir tane fabrikadan 3 lira alamadık arkadaşlar.
“MECLİS ÜYESİ BENİ YABANCI OLARAK FİŞLEDİ”
Sertan Hoca gitti. CHP'den bir meclis üyesi “Bir kilo samandan kaç kilo duman çıkar gösteririz Kalko'ya, Silivri'nin çocukları üzülmeyin” tarzında paylaşımda bulundu. Biz ne çocuğuyuz? Şok oldum. Beni tehdit ediyor. Sosyal medya delikanlılığı yapmayı bıraksın herkes. Ben buradayım, mekânım belli, gelsin göstersin bakalım. O mesajdan sonra cevap yazmadım, Özcan Işıklar'ı aradım. Telefonlarıma çıkmadı. Özel kalem müdürünü aradım, durumu anlattım, paylaşımı sildirmesini söyledim. “Nasıl yazar Başkanım, hemen sildiririz” dedi ama 2 gün sonra baktım yazı hala duruyor. Tekrar arayarak 2 gün mühlet verdiğimi, silinmediği takdirde cevap vermek zorunda kalacağımı söyledim. Silinmeyince çıktım cevap verdim. O da çıktı, “Ben kamuoyundan özür diliyorum, Ümit Kalko'dan dilemiyorum” açıklamasında bulundu. Beni tehdit et, “Silivrili değil diye ayırt et, sonra kamuoyundan özür dile. Hani özrü kabahatinden büyük derler ya aynen öyle, çıkıp konuşmasan daha iyiydi ya. Konuşmasını biliyorsan konuş, ilham alsınlar; konuşmasını bilmiyorsan sus adam sansınlar hikâyesi.
“GECENİN DÖRDÜNDE İSTİFA ET MESAJI ATTI”
Aradan zaman geçti. Borçlar uzun vadelere yayılıyor. Topçuların ödemeleri gününde yapılıyor. Bir anda takım çok iyi noktalara doğru gitmeye başladı. Bir gün gece saat 03.54'te telefonuma mesaj geldi, inanın hanım kimden o mesaj diye sordu. Bir baktım mesaj belediye başkanından! “Madem ricamla geldin, ricamla da git buradan” diyor. Mesajın özeti bu. Süleyman Demirel'in çok güzel bir sözü vardır, “Siyasetçi dediğin çok konuşan ama hiçbir şey anlatmayandır” diye. Özcan Işıklar da öyle. Sevgi tohumları ekeceğiz, inovatif vırt zırt yapacağız, kardeşçe, ötekileştirmeden, veleddalin amin. Ha bir de Atatürkçülüğünü araya sıkıştırır. Hayırdır ya Atatürk senin tekelinde mi bu ülkede kardeşim? Atatürk, hepimizin Atatürk'ü. Özcan Işıklar, sıkıştığında kullanacağın bir aracı değil o. Demokratik, laik Türkiye'nin, senin bulunduğun partinin kurucusu. Sen onu temsil ediyorsun. Bizler o partili olmak zorunda değiliz. Bütün partilere saygı duyuyorum. Bu ülkenin bekasını, çağdaş muasır medeniyetlere ulaşmasını isteyen herkesin Atatürk'e vefa borcu vardır. Aynı şeyleri konuşup duruyorsun, yeter artık yapma bunları. Sen değil misin Atatürk'ün annesi Zübeyde Hanımın heykelini tuvaletin önüne koyan? Senin Atatürkçülüğün bu kadar işte.
“EGO ŞİŞKİNLİĞİ YAŞAYAN ASIL KENDİSİDİR”
Kendisi istifamı istedi, ben de istifa etmeyeceğimi takım şampiyonluğa giderken bana nasıl bunu söylediğini onun tarzına uygun bir şekilde cevapladım. Sabah 11.00'da mesajımı gördü, beni aradı. “Ya Ümit bet bunu uzatmayalım, bir gerginlik var, sen en iyisi istifa et yoksa öbür türlü sıkıntı olacak” dedi. Hani rica etmedim gelmesi için ama etmiş de olabilirim diyor ya. Tamam Özcan Bey ben geldim sana yalvardım, ayaklarına kapandım, Allah rızası için senin çocukluk arkadaşlarının içine ettiği takımı bu borç batağında ver ben kurtarayım dedim! Bari delikanlı ol, evet ben çağırdım de. Beni buraya sen getirmedin mi kardeşim, niye istifamı istiyorsun dediğimde gerginlik olduğunu söylüyor. Gerginliği sen çıkarttın. Peki başkanım benim okulumun lansmanına niye gelmedin “Bir tane “hademen” geldi davetiye verdi” dedi. Hakir görmeye bakar mısın! Birincisi hademe değil kampüs müdürüm Aysun Hanım ve bölge müdürüm Tuğba Hanım gitti. Başkan Beyin toplantısı varmış. 2 saat aradan sonra bir daha gittiler davetiyeyi iletmek amacıyla. Bu defa da toplantısının uzun süreceği söylenerek Başkanlık katındakiler davetiyeyi almış. Biz ona velilere verilen davetiyeyi vermişiz! Üzerinde Sayın Veli yazıyormuş. Ondan dolayı küsmüş gelmemiş. Ben bu sene 15 tane kampüs açıyorum. Açılış için Konya'ya gittim. Konya Büyükşehir Belediye Başkanını hayatımda hiç görmemiştim. Sağ olsunlar, davetimizi kırmadı geldi, orada tanıştık. Samsun'a gittik. Samsun Valisi İbrahim Şahin ve Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz'la da aynı şekilde açılışta tanıştım. Trabzon'a gittim. Trabzon Valisi ve Trabzon Büyükşehir Belediyesi Başkanı Orhan Gümrükçüoğlu yanımdaydı. İlimize okul getirdin, Allah razı olsun, her türlü yanındayız dediler. Afyon'a gittim. Afyon Valisi ve Belediye Başkanı yanımdaydı. Bursa'da Vali Bey, Emniyet Müdürü, Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Bey bizi yalnız bırakmadı. Hiçbirini tanımıyorum, hepsiyle orada tanıştım. Gel gelelim Silivri'ye, bana egosu çok yüksek diyor ya gördük! Sabah telefonla da aramıştım ama çıkmamıştı.
“SİLİVRİ'NİN İHTİYAÇLARINA ÇÖZÜM GETİR”
İstifa etmeyeceğim demem üzerine, “O zaman çık şimdi değil sene sonunda istifa edeceğim açıklaması yap” dedi. Vallahi siyasete girmeyeceğim rahat ol dedim. Sonra bana haber gönderdi. “Takım Play Off'lara çıktı, istifa et” diye. Play Off'a çıktık, 3 maç sonra şampiyonuz belki de niye istifa edeyim dedim. Halk sana bu işler için mi oy verdi, başka işin gücün yok mu kardeşim? Git Silivri'nin ihtiyaçlarını çöz. Bugüne kadar karıştın karıştın geldik biz temizliyoruz. 3.3 milyon borç, takım son maçta kümede kalmış, deli dumrul ben gelmişim, ne işim vardı, Silivri'yi seviyorum. Silivri'yi seviyorum da kardeşim bu arkadaşları sevmiyorum. İnsanları ötekileştiren, yerli-yabancı ayrımı yapan, parasını alıp kullanıp atmaya kalkan, çıkarcı, şantajcı, darbeci… Gel de bunları sev!
Play Off'a çıktıkları için futbolculara teşekkür etti. Biz yokuz, emek vermedik ya. Her yerde açıklamalara başladı. Sahneye çıktı. 1 yıldır istifasını isteyip engel olduğu adamın başarısının rolünü çalacak. Play Off maçına gittik, Manisa'da yendik, yanımda kimse yoktu. Gelmediler, tek başıma maçı seyrettim.
“ONUR, GURUR, ŞEREF, HAYSİYET PARAYLA SATIN ALINMAZ”
Manisa maçının rövanşında Silivri'mizde ev sahibiyim. Geldi, karşıladım, çayını kahvesini ikram ettik, ağırladık. Maçı kazandık yine istifa edeceksin baskılarıyla karşılaştık. Biz neler çektik ya!
Final maçına gidiyoruz. Diyor ya, “Utanmaz, 500 bin'i poşette göstere göstere geliyor”, ya kardeşim kusura bakma futbolcular da parayla oynuyor. Şampiyonluk maçına prim verilmez mi? Verilir. Adamlar motive olsunlar. Kazandıktan sonra alınlarındaki bu ter kurumadan, soyunla odalarında paraları alınsın diye, yanımda parayla gittim. Bunlar benim değil, kulübün parası. Öyle karar verdik ve kazandıktan sonra Mutlu Memiş daha terleri kurumadan futbolculara paraları dağıttı. Bunu bile nasıl anlatıyor! Parayla satın alıyormuşum! Parayla satın alınacak şeyleri insanlar parayla satın alır. Ama her şey parayla satın alınmaz. Onur, gurur, şeref ve haysiyet parayla satın alınmaz. Ben parayla bunları alamadım, sen de alamazsın.
“TAKIMI ŞAMPİYON ETTİK DE KÖTÜ MÜ ETTİK”
Maç bitti. Özcan bey, “Sahaya ineceğim izin vermiyorlar. Engel oluyorlar” diyor. Saha babamın sahası değil. Ben bile yalvar yakar sahaya indim. Kulüp Başkanı olarak beni bile almıyorlardı. Ki benim saha iznim var. Stadyumu tanımam, yöneticileri tanımam. Bazı arkadaşları içeriye aldıramadım. Sahaya girdik, bana elini uzatmış, “Ayıp ediyorsun, artık konuyu kapatalım.” falan demiş bana… Elini uzattı, elimi uzattım. Öpüşelim dedi, öpüştük. “Hadi gel taraftara gidelim.” dedi. Yok ben bunu senle yapmam dedim. Bunu yapmadığım için de saygısızmışım. Yahu senin saygıdan haberin olsaydı bu emeğe saygın olurdu, kulüp başkanın istifasını istemezdin. Saygıdan bahsedecek en son adamsın. Sus. Önce emeğe saygı duy. Burada sadece para yok, emek var. Bu takımı şampiyon ettik de kötü mü ettik.
“Siyasetimde bir kere olsun Silivrispor'u kullanmadım. Formasını giymedim, bayrağını asmadım.” diyor. Geçenlerde komik bir fotoğrafı vardı; Silivrispor formasıyla makamında ‘Belediye Başkanından Silivrispor'a destek!' Ne desteği? Hakikaten ne yaptı diye sordum? Özcan bey forma giymiş, bakın destek veriyorum. Kullanmıyormuş! Trenin sonunda ışık göründüğünü yazan ben miydim. Hani kullanmıyordu? “Silivrispor'a otogar gelirlerini ben veriyorum” diyen kim? Kullanmıyorsun!
“BU İŞTE EN BÜYÜK BAŞARI SAYIN ÖZCAN IŞIKLAR'IN!”
Hakkını yemeyelim, Allah Belediye Başkanımıza zeval vermesin, Allah ondan razı olsun! Ona çok teşekkür ediyorum! O olmasaydı, onun bu şantajcı yaklaşımı, istifa isteyerek tehditleri, hadsizliği, adaletsizliği olmasaydı, belki biz yönetici arkadaşlarımızla o kadar hırslanmaz ve bu takımı da şampiyon yapamazdık! Bu işte en büyük başarı Özcan Işıklar'ın. Aynı başarıyı umarım diğer amatör kulüplerde de gösterir, inşallah o takımlar da hak ettikleri yere gelir.
Şimdi, ‘Efendim, bu takım kendi gelirlerini kendisi oluşturacak.' diyorlar. Onunla ilgili de hikayemi anlatayım. Bana başka bir ilçemizin belediye başkanı ve Silivri'deki bazı arkadaşlar aracılığıyla haber gönderdi. Haber şu; “Otogar gelirlerini kesiyorum, buyursun devam etsin.” Ben de kessin dedim. Bahsettiği gibi yılda 2.5-3 milyon TL değil, 800 Bin lira. Teşekkür ederim, Hüseyin Turan döneminde başlatılan bu desteği devam ettirdiler. Ben devam edersem otogar gelirini kesecek, Akgün Duru devam ederse kesmeyecek. İstifalar istedi, yaptıramadı. Salladı düşünemedi. En sonunda Denetleme Kurulu üzerinden olağanüstü genel kurul kararı aldırdı. Yetmedi “Devam edersen otogarı keserim haa! En son iki gün önce bana bir haber daha gönderdi, “Çıksın desin ki otogar gelirlerini ben istemiyorum. Belediyemiz bu gelirleri tarım lisesine bağışlasın. Ben kulübü sırtlar götürürüm derse Akgün Duru'yu aday çıkartmam.” Kendi kesmiyor da ben istemiyorum! Bana şantaj yapacaksın, sonra sıkıntı doğuracağını bilip ‘sen istiyormuş gibi söyle, bir de tarım lisesinin araya kat'… (Orada da bir şeyler çıkacak yakında. O tarım lisesinin ben de takipçisi olacağım. Kimlerle ortakmış göreceğiz.) Bunları söylersem adayları çıkartmayacakmış! Ben bunları söyleyecek kadar şerefsiz miyim? Ben bunu söyleyecek kadar kişiliksiz, omurgasız değilim.
“SİLİVRİ'YE OLAN SEVDAMDAN DEĞİL, HAKSIZLIKLARDAN YORULDUM”
Artık ben yoruldum. Haksızlıklara, darbeci zihniyete, şantajcı zihniyete, hakkaniyetten zerre kadar hak görmemiş insan zevallerinden yoruldum. Ama Silivri'ye olan sevdamdan da yorulmadım. Ben bu takımı şampiyon yaptım. Silivrispor Başkan adaylığından çekiliyorum. Bu kirli siyaset dolu, kim tarafından yazıp yöneteni belli kirli oyunun içinde yer almak istemiyorum. Ben bu oyunu da bozacağım. Maymun gözünü açtı. Kral çıplak. Silivri Belediyesini aldığında borç neydi, bugün ne diye adama sorarlar! Ben 5 milyon borçlu aldım, 2.5'a düşürdüm takımı da şampiyon yaptım. Başarı var başarı. Türkiye, Silivrispor'un hikâyesini anlatıyor. Biz nelerle uğraşıyoruz? “Kulüp elden gidiyor! Çökecekler! Silivrispor, Silivrili olmayan bir adamın elinde!” Irkçı bunlar ırkçı. Atatürk milliyetçiliği var. Atatürk bu ülkeyi kurarken bakmış ki kurtuluş mücadelesi veren farklı ırklar, din ve dillerden birçok insan var. Demiş ki, “Hangi dinden, dilden ve mezhepten olursan ol, önce insan olsun, arkasından da bu bayrak altında bu vatanın birliği için çalışsın o kişi benim milletimdendir.” Silivri milliyetçiliği yapacaksan böyle yap! Silivri'ye değer katan, taş üstüne taş koyan, herkes hemşerimdir de, özümse, davranışlarına yansıt, seni başımızın üstüne koyalım. Ama söylemde öyle, eylemde ‘O Silivri'nin çocuğu, o bilmem ne çocuğu' diye ayır… Yazıktır.
TEŞEKKÜR
Bu takım şampiyon oldu. Başta bu şampiyonlukta emeği olan Mutlu Memiş, Vahap, Aşkın kardeşim olmak üzere, İkinci Başkanımız Süleyman Gencoğlu olmak üzere, bizi yarı yolda bıraksa da Yusuf Temel'e çalışma arkadaşlarıma, Kasaba Taraftar Grubu'na, İlçe Kaymakamı Ali Partal'a, eski Kaymakamımız Faruk Bekarlar'a, İlçe Spor Müdürümüz Emrah Babuşçu'ya, Silivrili hemşerilerime çok teşekkür ediyorum. Bu süreçleri başından sona kadar farklı bir şantajla baskıya uğramanıza rağmen, takip edip destek veren basın mensuplarımıza çok teşekkür ediyorum.
En büyük teşekkürümüzü Belediye Başkanımıza diliyorum. Allah ondan razı olsun. Onun şantajları olmasaydı biz hırslanmazdık, takım şampiyon olmazdı. Asıl Kulüp Başkanı Özcan Beye ve onun gölgesini oluşturmaya çalışacak olan yanındaki başkan adayına, Silivrispor'u sevdiğim için bundan sonraki süreçte başarılar diliyorum. Silivrispor'u şampiyon bir takım olarak bıraktık. Kulübün borcu 2.5 milyon TL. Yerlerde olan bir takımı aldık ve şampiyon olarak bırakıyoruz. Borçları yapılandırılmış, itibarı artmış. Nobri'yi bile getiriyorduk. Mert Nobri Silivri'de… Vizyona bakar mısınız. Kendisinin bütçesini de şahsi olarak karşılayacaktım. Oysa ki her şey planlıymış. Biz çok safmışız. E, bizde şeytanlık yok ki.
“UNUTMADIM”
Cumhurbaşkanımızın kurucusu olduğu partiden de kimse çıkıp, “Bu adam PKK'lı mı ki bu adamı bu kadar eziyorsunuz” demedi. Bunu da unutmadım. Sordum. Rıfat Başkanı çok da severim kendisi, “Başkanım ben Iğdırlıyım, sen de Karslı'sın destek verirsem hemşeri dayanışması derler” dedi. Hep beraber önce insan olacağız. Kendime sahip çıkacak gücüm var ben bunu senden istemiyorum. Maddi demiyorum, manevi olarak Allah'a inancım var. Yakında hayat hikayemin yer aldığı kitabım da çıkacak. Orada da okursunuz. Tırnaklarımla kazıya kazıya buralara gelmeye çalışan birisiyim. Bu güne kadar Allah'tan başka kimseye güvenmedim, sırtımı dayamadım.
“TARİHE GEÇTİK”
Bu olaylarda iki şeyi unutmayacağım: bir bu haksızlığı, darbeciliği, şantajı yapan adam ziyanlarını, bir de bunlar yapılırken susup, sessiz kalanları unutmayacağım. Ben ve arkadaşlarım, Silivrispor'un tarihine geçtik. Onlar ise Silivrispor'u baltalayan kişiler. Onlar da tarihe böyle geçti.
“SİLİVRİ'DE ESER BIRAKACAĞIZ”
Son bir konu da kulübe ikinci yıl bağışlayacağım bir rakam vardı. Özcan beyin de söylediği gibi her şey para değil diyor, doğrudur. Ben bu paraları kulüpten geri alacağım. Bağışladıklarımın helali hoş olsun, borç verdiklerimin hepsinin tahsilatını yapacağım ve o parayla Silivri'de bir vakıf kuracağım ve Belediyenin yapmayı beceremediği onlarca projeyi kendi bütçesiyle yapacak ve halka bila bedel bağışlayacak. Diyeceksiniz ki ‘1.5 milyonla olmaz'. Takım Süper Lig'e çıksın diye bütçe ayırmıştım. O bütçenin tamamını bu vakfa bağışlayacağım. Çok ciddi projelerim var. Silivri'de eser bırakacağız.
Bir eğitim kurumu zinciri sahibi olarak gelip bu takıma sahip çıkmışım, para ve itibar koymuşum, takımı şampiyon yapmışım, ölmüş anama küfür etmişler. Annelere sahip çıksınlar. Yaşayanların ellerinden öpsünler. Bir gün boyunca o küfür kaldı. Silinmedi.
“KAP İÇİNDEKİNİ SIZDIRIR”
Ben bu kulübü bırakıyorum. Bir Allah'ın kulu çıkıp, ‘Ben Kalko döneminde şu işi yaptım paramı alamadım' desin. Eğer bir kişi bunu derse ben Silivri'yi terk etmeye hazırım. Belediye Başkanımızın da dediği gibi “Kap içindekini sızdırır”. Benim kabımda dürüstlük, namus, şeref var. Kabımdan da bunlar sızdı, takımda da bunlar kaldı. Bu takım da şampiyon oldu. Ama onların kabında ne varsa ortaya çıktı. Darbe yaptılar. Şantaj yaptılar.
En son da okul inşaatımı mühürleme ile tehdit ediyorlar. Eğer okul inşaatımda 1 m2 ruhsata aykırı bir şey varsa sen mühürlemezsen, ben yıkarım. Ama her şey usulü uygunsa ve sen orayı mühürlemeye kalkarsan, sana o Belediye Başkanlığı koltuğunu dar ederim. Haddini bil! İnsanların emekleriyle oynama! Emek kutsaldır.
Hadi bakalım Silivrispor'u nereye taşıyacaksınız! Anlattınız anlattınız bir tane vizyon, iddia duymadım. Ben yönetimin doktorasını yapıyorum. Doktora ünvanı alacağım yakın zamanda. 150 Bin kişinin yönettiği bir yönetim şeklini bu güne kadar görmedim. 17 kişiyle değil tüm Silivri ile yönetecekmişler! Sen daha kulüp başkanıyla anlaşamıyorsun! Allah herkese benim gibi eline düşen adam nasip etsin! İyi ki benim elime düştünüz, yoksa küme düşüyordunuz!
“HAKKIMI HELAL EDİYORUM”
Allah'tan korkarım. Onlara acıdığım için hakkımı helal ediyorum. Silivrispor'uma başarılar diliyorum. Bu takımı yine kötü yönetir, ayağa düşer duruma getirirlerse ki inşallah getirmezler, korkmasınlar Ümit Kalko yine gelir yine bu takımı sırtlanır ve başarılı kılar. Umarım o zaman da siz başarılı insanlardan kıskançlıkla uzak durmazsınız.
“ARSIZ GÜÇLÜ OLURSA, HAKLI SUÇLU OLURMUŞ”
Başarılı insanlar ortaya çıktıkça bazıların başarısızlığı daha fazla ortaya çıkıyor. Arsız güçlü olursa, haklı suçlu olurmuş. Biz dik durduk, onun emir eli olmadık. Bundan sonra da olmayacağız.
İnşallah yakın zamanda Silivri'de kuracağım vakfın tanıtımını yapacağım. Projeleri sizlerle paylaşacağım. Bundan sonra Mektebim tabelasını ilk astığım ilçeye destek vermeye devam edeceğim. Bu sene Silivrispor'a destek verdim. Bundan sonraki yıllarda da yapacağımız hayırlarla eser bırakacağız. Hakkınızı helal edin. Silivri'yi ve Silivrispor'u çok seviyoruz.”