Obezitenin bilimsel tanımı, vücut kitle endeksi (Body Mass Index:BMI) yani kilogram cinsinden ağırlığın metre cinsinden boyun karesine olan oranı ile ifade edilir (BMI = Ağırlık(Kg)/Boy(m)2 ). BMI 30-40 arası ise o kişi obez kabul edilmekte, 40′ın üzerinde ise morbid obeziteden bahsedilmektedir.
Obezİte nedeniyle birçok hastalığın ortaya çıkma olasılığı ciddi bir şekilde yükselmektedir. Bu hastalıklar arasında en çok bilinenleri yüksek tansiyon ve kalp-damar hastalıklarıdır. Bunun dışında şeker hastalığı ve buna bağlı yandaş sorunların ortaya çıkma olasılığı da obez hastalarda çok daha yüksektir. Ayrıca akciğer yetmezliği, astım tarzı solunum sıkıntıları ve ağırlığın artmasına bağlı vücudu taşıyan eklemlerde problemler ortaya çıkabilmektedir. Dış görünüşü nedeniyle psikolojik sorunlar yaşayan ve sosyal hayatında başarısız olup iş ve özel hayatında dışlanan obezlerin sayısı hiç de az değildir.
OBEZİTE CERRAHİSİ NEDİR VE KİMLERE UYGULANMALIDIR?
Obezite cerrahisi temel olarak iki prensibe dayanmaktadır; mide hacminin küçültülmesi ve/veya yiyeceklerin emiliminin bazı aşamalarda engellenmesinin sağlanması. Bunun için sleeve gastrektomi (tüp mide ameliyatı), ayarlanabilir mide bandı (mide kelepçesi), gastrik by-pass ve benzeri cerrahi prosedürler uygulanmakla birlikte ameliyatsız çözüme ulaşmak isteyen hastalar için ise daha az girişimsel bir yöntem olarak mideye balon yerleştirilmesi de uygulanmaktadır. Tüp mide ameliyatı olarak da bilinen sleeve gastrektomi yönteminde mide, tüp şeklinde küçültülmekte ve böylece hastanın çok az gıdayla tokluk hissetmesi hedeflenmektedir. Halk arasında ‘mide kelepçesi' olarak da bilinen ayarlanabilir silikon gastrik band yani mide bandı metodunda, yemek borusu ile midenin birleştiği noktanın hemen altına, midenin çevresine bir band yerleştirilerek mide hacmi küçültülmektedir. Gastrik by-pass denilen yöntemde ise ince bağırsağın bir kısmı devre dışı bırakılarak mide küçültülmektedir. Günümüzde bu ameliyatlar içinde uygulama kolaylığı ve vücut anatomisini korumak adına sıklıkla uygulanan yöntem tüp mide ameliyatıdır.
Obezite cerrahisini n 18-65 yaş arasında ve BMI 40 kg/m2'nin üzerinde (morbid obez) olanlara veya BMI 35-40 kg/m2 arasında obez olup, hipertansiyon, diyabet, uyku apnesi sendromu ile artrit gibi hastalıkları bulunanlara, en az 1 yıl normal kilosuna kavuşmak için uzman denetiminde diyet ve egzersiz yapıldığı halde bunu başaramamış olan hastalara uygulanması doğru bir yaklaşım olacaktır.
AMELİYATIN RİSKLERİ VARMI? AMELİYAT SONRASI HASTA NASIL TAKİP EDİLMELİ?
Obezite cerrahisi sıklıkla laparoskopik (kapalı yöntem) olarak uygulanır. Ve her laparoskopik karın ameliyatında mevcut olan risklere sahip olmasının yanı sıra bu ameliyata özel riskler de barındırmaktadır. Bunlar organ yaralanmaları yada ameliyat sonrası gelişen darlıklar gibi sorunlar olmakla beraber mideye atılmış olan dikişlerden kaçak olması ihtimali de mevcuttur. Ameliyat sonrası komplikasyonlar içinde sıklıkla izlenen sorun bu olsa da zamanında müdahale edilmesi durumunda tedavisi mümkündür. Bunun dışında hastanın obez olmasından dolayı hastada ortaya çıkmış olan kronik hastalıkların bulunması da ameliyat sonrası yoğun bakım ihtiyacı gerektirebilecek sorunlara yol açabilmektedir.
Obezite tedavisinde cerrahi müdahale hastalığı anında ortadan kaldırmadığı gibi tek başına yeterli de değildir. Ameliyat obezite tedavisinde ilk adım olup tedavi süresince hastanın diyetine harfi harfine uyması ve yaşam tarzını buna göre ayarlaması çok önemlidir.
Hastaları uzun vadede başarıya taşıyacak olan da budur. Aksi takdire ameliyatınız ne kadar başarılı olmuş olursa olsun zayıflama hedefinize ulaşamayabilirsiniz. Bu yüzden hastaların ameliyat sonrası tedavi ve takibini sadece cerrahının değil uzman bir diyetisyen ve bir psikologun da gözetimi altında sürdürmesi gerekmektedir.