24. Dönem CHP İstanbul Milletvekili, Sosyalist Enternasyonal Genel Sekreteri Umut Oran, milletvekili dokunulmazlığının yasama faaliyetleri için gerektiğine Silivri Adliyesinde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a hakaretten yargılandığı Silivri'de katıldığı duruşma sonrası CHP İlçe Başkanlığında düzenlediği basın toplantısında dikkat çekti. Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar, belediye meclis üyeleri de İlçe Başkanı Suna Göçengil, ilçe yöneticileri ve meclis üyeleriyle birlikte Oran'ın basın toplantısında hazır bulundu.
ORAN: YASAMA DOKUNULMAZLIĞININ YOKLUĞUNDA İKTİDAR YARGIYI ÜZERİMİZDEKİ TEHDİT OLARAK KULLANIYOR
Oran, milletvekili olduğu dönemde Ergenekon ve Balyoz davaları ile ilgili olarak yaptığı çalışmalar, soru önergeleri ve açıklamalar ile ilgili olarak yargılandığı dava nedeniyle dün Silivri'deydi. Duruşma sonrası CHP ilçe merkezinde bir basın açıklamasında bulunan Oran, görüşlerini kamuoyuyla şöyle paylaştı: “Yasama dokunulmazlığı bir parlamenter için son derece önemli. Yasama dokunulmazlığı yasama faaliyetlerinizden dolayı kaldırıldığı zaman iktidar yargıyı istediği zaman üzerinizde bir tehdit ve baskı aracı olarak kullanabiliyor. Yargı bugünkü gibi iktidarın kontrolündeyse en ufak bir şey söyledikleri zaman siyasetçileri mahkeme kapılarında uğraştırır. Gereksiz bir mücadelenin içine çekilirler.
“HUKUK TARİHİNE KARA BİR LEKE OLARAK DÜŞMELİ”
Tabi ki adi suçlarla ilgili dokunulmazlık olmamalı ama yasama dokunulmazlığı olmalı ki milletvekili çalışmalarını rahatça yapabilsin. Yargının iktidarın kontrolü ve baskısına girdiği noktalarda işte bana olduğu gibi hemen bizi yargılamaya alıyorlar. Bugünkü davanın hukuk tarihine kara bir leke olarak geçmesi gerekiyor çünkü iddianame benim savunmam alınmaya gerek duyulmadan düzenlendi. Son görüşümü sormadılar. Yargısız infaz yapıldı.
“TÜRK YARGISININ KEŞMEKEŞ BİR HALE DÖNÜŞTÜRÜLDÜĞÜNÜN İBRET VERİCİ BİR ÖRNEĞİ”
O iddianameyi hazırlayan başsavcı görevden uzaklaştırılmış. Fetullah Gülen terör örgütü veya Pensilvanya Cemaat suç şebekesi yapılanması çerçevesinde o başsavcı görev yerinden alınmış hem de eşi hakim olarak incelemeye tabi bulunmuş. Dava Sayın Erdoğan'a hakaret gerekçesiyle açıldı. Bu bana göre Türk yargısının Adalet ve Kalkınma Partisi ve Fetullah Gülen terör örgütü eliyle nasıl bir keşmekeşe dönüştürüldüğünün ibret verici bir örneği. Türk yargısı, hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı iktidar, hükümet AKP ve Fetullah Gülen terör örgütüyle ne hale gelmiş!
“YARGI TARAFSIZ HAREKET ETME KABİLİYETİNİ KAYBETMİŞ DURUMDA”
Sizlerde Silivri'de yakından şahit oldunuz; Balyoz, Ergenekon, Oda Televizyonu davalarında bir sürü günahsız insan içeriye atıldı, hayatlarını kaybettiler, buradan sağlıklarını kaybederek ayrıldılar. Dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde aslında mahkeme konusu olmayacak bir şey. Benim yapmış olduğum açıklamanın hiçbir yerini görmemiş sadece ‘terörist başı' ifadesini cımbızla çekmiş ve hakaret olarak değerlendirmiş. Bu suçlamalara maruz kaldığımda savunmam bile alınmadan sadece cımbızlanarak ‘terörist başı' ifadesiyle bir iddianame hazırlanmasının adil bir uygulama olmadığını düşünüyorum. Fezlekeyi hazırlayan başsavcı kamuoyunda Fetullah Gülen terör örgütüyle bağlantılı olarak değerlendirilen bir şahıs. Ve yargı gücünü terör örgütü lehine kullandığı öne sürülmüş, buradan da görevden uzaklaştırılmış. Fetullah Gülenci başsavcı Ali İşgören'in fezlekesini aynen bu savcı kopyalamış, kesmiş, yapıştırmış. Bugün bu Ergenekon, Balyoz davaları çökmüş vaziyette ama şayet paralel devlet yapılanmasıyla mücadele ediliyorsa ve bugüne kadar onlarca kumpas davanın açıldığı kabul ediliyorsa o halde bu dava hala neden devam ediyor? Bugünde hala Fetullahçı terör örgütüyle mücadele ettiğini söylüyor birileri. Ben ana muhalefet partisinde siyaset yapan etkin bir siyasetçi olarak hala üzerimde bu baskı uygulanıyor. O zamanki başsavcıya Fetullah Gülen terör örgütü mensubu diyorlar ama aynı iddianameyi ona karşı güya bugünkü savcı uyguluyor. Yargı tarafsız hareket etme kabiliyetini artık kaybetmiş durumda. Yargı büyük bir baskı altında. Özellikle söz konusu Sayın Erdoğan ismi olduğu zaman bugün yargı mensupları üzerinde çok büyük bir baskı olduğunu ortaya koyuyor. Maalesef savunma bile almadan iddianame hazırlayabiliyorlar. Benim savunma hakkım gasp edilerek iddianame hazırlandı. Bu gerçekten Türk yargısı açısından kaygı verici bir durum. Son 14 yıldır bu hukuksuzlukları hemen hemen her gün yaşıyoruz. Onun için bizi çok şaşırtmıyor, korkutmuyor, yıldırmıyor da.
“İKTİDAR GÜÇLERİNE DAYANARAK MUHALEFET LİDERLERİNİ SUSTURMAYA ÇALIŞANLAR ŞUNU BİLSİNLER Kİ; YILMAYIZ”
Daha geçen gün hep beraber izledik; Milliyetçi Hareket Partisi'nin olağanüstü Kurultayının yargı yoluyla, polis ve siyasetçiler eliyle nasıl engellenmeye çalışıldığı, bir muhalefet partisinin geleceğinin nasıl dizayn edilmeye çalışıldığını gördük. Dolayısıyla bu yargı eliyle gözdağı verilmeler bizi korkutmuyor, alıştığımız bir hadise. Beğenilmeyen başbakanların değil aynı zamanda seçmen tabanında karşılığı olan siyasetçilerin de yargı yoluyla siyaset yapmasını engellemeye çalışıyorlar. Bütün bu hukuksuzluklar ve muhalefeti topyekûn susturma girişimlerine rağmen bir hakikatin altını çizmemiz gerekiyor; 14 yıllık AKP iktidarı zulmü, Balyoz, Ergenekon, askeri casusluk gibi kumpas davalarıyla sınav sorularının çalınması, torpil, adam kayırmacılık gibi yollarla çok sayıda vatandaşımızı mağdur etti. Milyonlarca yurttaş sadece AKP'li olmadıkları için düşmanca davranışlara maruz kaldı. Bu insanların işleri ve aile düzenleri bozuldu. Ergenekon ve Balyoz davalarından yargılanan, sabaha karşı evlerinden alınan, işkenceye maruz kalan insanların bir kısmı hayatın kaybetti. Daha geçtiğimiz Cuma günü emekli Albay Yunus Nadi Erkut içerde yakalandığı bir hastalıktan dolayı kanser oldu ve hayatını kaybetti. Rahmetli Türkan Saylan hoca, Ali Tatar, İlhan Selçuk, Kuddisi Okkır, Uçkun Geray, Kaşif Kozanoğlu ve Engin Aydın bunlardan sadece birkaçı. Bu insanlar masumiyetlerini biliyordu ve bundan hiç şüphe duymuyorlardı ama böyle bir kumpas, alçakça iftira karşısında hayatlarını kaybettiler ve beraat ettiklerini göremediler. Birçoğu da içeride hastalıklara yakalandı. Mesela Tuncay Özkan şu anda yasama faaliyetlerini yürütemiyor çünkü içeride yakalanmış olduğu bir karaciğer hastalığından dolayı evinde tıbbi gözetim altında yaşıyor. Bu insanların anneleri, babaları, çok yakınları vefat etti o zamanki yargı zulmü cenazelerine bile gitmelerine izin vermedi. Böylesine dramatik gerçekler ortadayken bu malum zihniyetin bizleri hedef almalarını ben normal karşılıyorum. Ancak iktidar güçlerine dayanarak muhalefet liderlerini susturmaya çalışanlar şunu bilsinler ki biz mahkeme kapılarına gelir gider uğraşırız ama hiçbir zaman mücadelemizden taviz vermeyiz, yılmayız, sonuna kadar da doğru bildiğimiz yolda ilerlemeye devam ederiz.
““BEN BUNUN SAVCISIYIM” DİYENLER VE SONRA DA “KANDIRILDIK, SAFMIŞIZ” DİYENLERİN UTANMASI LAZIM”
Ana muhalefet olarak milletimiz adına iktidarı yani yürütmenin başındakileri denetleme, takip etme, eleştirme ve uyarma görevimiz var. O zaman Türk Silahlı Kuvvetlerinin 365 askerini içeri atmışlar, 188 general ve genelkurmay başkanı içerde, bugün olduğu gibi her gün şehit cenazeleri geliyor, askerin üzerinde büyük bir baskı var, Türkiye'nin her yerinde bombalar patlıyor. Biz de, eğer İlker Başbuğ'u bir genelkurmay başkanı olarak terörist ilan ediyor ve buna ses çıkarmıyorsanız, “bu iş emir-komuta olarak size bağlı, o zaman o teröristse sizde terörist başısınız, uyanın, akıllı olun, dikkatli olun, bu yanlışlıktan dönün” dedik. Bu uyarmalar 4 yıl sürdü. Gazlandık, coplandık, mahkemelerde itildik kakıldık ama 4 yıl sonra haklılığımız ortaya çıktı. Sonuçta Balyoz da Ergenekon da Oda Televizyonu da bütün hepsi çöktü. O zaman, “Ben bunun savcısıyım” diyenler ve sonra da “Kandırıldık, safmışız” diyenlerin utanması lazım. Bırakın bizim davalarımıza müdahil olmayı bizden özür dilemeleri lazım. Millet, mağduriyet adına ana muhalefet olarak görevimizi yaptığımız için de teşekkür etmeleri lazım. Doğruları ortaya çıkarmış o doğruların peşinden de korkmadan, eğilmeden, bükülmeden dosdoğru gitmişiz. Bundan sonra da böyle devam edeceğiz. Her zaman hukuksuzluk uygulayanları, kuralları çiğneyenleri, anayasayı tanımayanlara hadlerini bildireceğiz.
GÖÇENGİL: HUKUKUN, YARGININ TARAFSIZ OLACAĞI SÜRECE KADAR MÜCADELEMİZİ VERECEĞİZ
“Geçmiş dönem Milletvekilimiz Sayın Umut Oran'a yaşadığı süreçte geçmiş olsun diliyoruz şimdilik. CHP olarak bizler de hukukun, yargının tarafsız olacağı sürece kadar mücadelemizi vereceğiz. Bu anlamda hiç kimsenin şüphesi olmasın” dedi.
Hazal BAŞARAN