CHP Silivri İlçe Örgüt Toplantısı’nın huzur ve sükunet içerisinde geçmesine alışık olmadığımızdan acayip geldi. Kavga yok anladık da tartışma da mı çıkmaz kardeşim… Bir garip huzur kaplamış tartışmaların, sürtüşmelerin eksik olmadığı yılların CHP’sini de haberimiz yok.
İnsan davranışlarının hesabını vermek zorunda kalınca, atacağı adımı öncesinden bir kaç kez tartar duruma geliyor. Kişisel tecrübelerimden biliyorum. Selami Değirmenci’nin her zamanki gibi konuşmasını, düzenlediği basın toplantılarındaki kadar değil ama az biraz eleştirmesini bekleyenlerin hevesleri boşa çıkmış. Ama “Konuşsaydı biz de konuşurduk” diye karşı cephede bekleyenlerin sayısı da az değil. Ve al sana CHP’den bir olaylı örgüt toplantısı daha… Kavganın nedeni mi? E onu da kendiniz bulun, parçaları toparlayıp…
Basına kapalı bölümde Abdullah Yıldırım söz alarak, “Selami Değirmenci’yi neden partiden atıyorsunuz?”un hesabını sormuş. Eski bir ilçe başkanı ve bir parti üyesi olarak sorabilir tabi. Yeter ki geçmişte onun Değirmenci ile ilgili yaptıklarını, söylediklerini hatırlamak dorumunda kalmayalım. O neden geçmişte Değirmenci’nin partiye adım atmasına bile karşı çıktıysa, onu destekleyen basına tavır aldıysa bugünkü yönetim de belki aynı sebeplerle disipline verilmesini istemiştir! Hem disipline verilmesi kesin olarak partiden atılması anlamını taşımaz. İlçe yönetimin kimseyi partiden atmak gibi bir yetkisi de yok zaten.
Yıldırım’ınki çok belli muhaliflerin parti içinde kalması yönünde ‘iyi niyetli’ bir tercih. Bu yıllardır karşı çıktığı, adını duymaya tahammülü olmayan Selami Değirmenci olsa bile, mutlaka partide kalması belli ki Yıldırım’ın bugünkü beklentilerine uygun.
Bir yapı içerisinde muhaliflerin destekçilerden daha itici, etkin bir rolü olduğunu düşünüyorum. Işıklar’ın azmi, Hüseyin Şahin’in çabalarında muhalifler çok etkili. Belediye Başkanı “Huzur istiyorum” diyor ama bu rahatlama demektir. Karşı parti muhalefetini “Zaten rakip partililer” deyip çürütmeniz kendi tabanınız karşısında son derece kolay. Ama parti içi muhalefeti atsanız atılmaz, satsanız satılmaz! Onlar “başarısız” dedikçe, Işıklar dört koldan belediyeciliğe sarıldı, bu kesim onu kamçıladı. Sinir bozucu bir motivasyon türü ama son derece etkili olduğunu kabul etmeliyiz.
CHP, şaşırtmaya devam ediyor… 2012’nin ilk sürprizini kimseciklere bırakmadı… Doğru düzgün tartışıp, fikirlerini paylaşabileceğini gösterdiler ya bravo.
Özcan Işıklar’ın yapılanlar ve yapılacaklar ile ilgili sunumu da parti içinde sükunetin hakim olmasında etkili oldu bana göre. Parça parça düşünüldüğünde değerlendirilen şeyleri bir bütün olarak yan yana, alt alta, üst üste koyduğunuzda bayağı bir şey çıkıyor ortaya. Silivri’de taşları yerinden oynatmak Özcan Işıklar’ın bugüne kadar başardıkları arasında. Ve de şimdilerde duvarları yıkmaya niyetlenmesi dikkat çekici bir diğer vizyonel yaklaşım… Yaptıkları yapacaklarının teminatı sayılırsa umut vaat etme konusunda geçmişe nazaran, bir adım önde…
Işıklar, belediye başkan yardımcılığı ve danışmanlık sürecinde proje üretme konusunda oldukça derin bir tecrübeye sahipti. Belediye Başkanlığının şifrelerini çözmesi 3 yılını aldı. Proje üretmek kadar onları hayata geçirmek, bir belediyeye başkanlık etmenin başkana yardımcılık etmekten çok farklı bir süreç olduğunu idrak etti. Tüm bunların gereklerini yerine getirmek için özellikle aldığı eleştiriler, hırsını tetikledi. Işıklar’ı gelinen noktada en iyi tarif eden nedir derseniz, ‘hırs ve azim’ derim. Belediyecilik tek adam işi değil. Günümüzde artık hiçbir işi kişi tek başına en iyi şekilde yürütemez. Ama en tepedekinin tutumu çevresini doğrudan etkiler. Işıklar işi savsaklasa, kimsenin kılı kıpırdamaz, kıpırdasa da zaten faydası olmaz.
Haberin devamı 09.01.2012 tarihli Hürhaber Gazetesi’nde…