Adettendİr yılın son günlerinde geçmişin muhasebesi yapılır, gelecek yıl için güzel temennilerde bulunulur. Beklentiler gerçekleşmese, gelen yıl geçen yılları aratacak olsa da bu durum böyle sürer gider. Yaratılışımızın gereğini yapıyor gibiyiz. Gelecek için umudumuzun olmadığı anda yaşamın da bir anlamı olmayacaktır.
Okuduklarımıza, yaşadıklarımıza bakınca insanoğlunun en canavar yaratık olduğunu kabullenmemiz gerekiyor. Eşref-i mahluk iddiasındaki insan varlığının yaptığı kötülükleri, hiçbir yaratık gerçekleştirebilmiş değil. Bitkileri, hayvanları, dünyayı, havayı, suyu aklınıza ne gelirse her şeyi yok edebilen insanlık; zaman geliyor birbirini öldürmekten de çekinmiyor. Yoldan çıkıp azgınlaşıldığı dönemlerde yol gösterici peygamberler gönderilmiş. İnancımız gereği Hz. Muhammed'in son peygamber olduğu kabullenildiğinde bizim ve bizden sonrakilerin böyle bir şansı olmayacak. Canavarlaşmanın sınırlarını yine canavarlar belirleyecek.
Peygamber görenlerin, gördükleri halde karşı çıkanların en sapkın insanlar olduğunu söyleyebiliriz. Peygamber yüzü göremeden doğruyu bulmaya çalışan bir ırkın ahvadı olmakla ne kadar övünsek azdır. Yaratanın tek olduğunu anlayan, kendi yaptığı heykel ve putlara tapmayan, kadını-erkeği eşit bir hayat süren, hakça yaşamaya çalışarak hakkı bulan bir geçmişimiz ve soyumuz var.
Adaletli olmak ve yaşamak için onca çabamıza rağmen, canavarlıkta doktora yapmışlar tarafından barbar gösterilebiliyoruz. Bütün katliamların altında imzası olanlar, uslanmaz bir şekilde bizleri soykırım suçlusu gösterebiliyorlar. Bugün baktığımızda bütün Müslüman coğrafyada oluk oluk kan akıyor. Müslüman olmayanlar perdelenemez bir mutluluk içindeyken bile yine Müslümanları suçlayabiliyorlar. İslam alemi kendine kurulan tuzakları umursamadan “tek dişi kalmış canavarın” maşası olabiliyor. Müslüman Müslümanın kardeşidir sözü kutsal kitap satırı olarak kalırken, kardeş kardeşi öldürebiliyor. Üstün gelen bahar ilan ediyor. İnşallah bizler görmeyeceğiz ama kıyametinde insanlık tarafından gerçekleşeceği iddiası ispatlanmaz bir teori değil.
Diktatör deviriyoruz, demokrasi getiriyoruz yalanlarıyla yapılan zulüm, katliam ve sömürü hiçbir zaman son bulmayacak. Üzerinde güneş batmayan imparatorluk monarşiyle yönetilirken, demokrasinin beşiği kabul ediliyor. Terörle idare edilen bir dünyanın beyni İngiltere, tetikçisi ABD, laboratuvarı İsrail. Maşaları ise sayamayacağım kadar çok. Allah ülkemi maşa olmaktan muhafaza eylesin. Amin.
2020 yılında ülke olarak terörle boğuşmaya ve birbirimizi terörist olarak suçlamaya devam edeceğiz. Dileğim güvenli bölge oluşturmakta başarılı olup, misafir ettiğimiz Suriyelileri ülkelerine gönderebilelim. Kan dökmeye doymayan canavarların müsaade edeceklerin sanmıyorum. Uzakdoğu savaşlarından sonra Afrika savaşlarına da müdahil olacağımız kaçınılmaz. Yüzyıl önce yedi düvele karşı savaşı kazanırken aralarında ABD yoktu. Batının bütün psikopatları göç etti ABD denilen devlet oldu. Soysuzların hiçbir kural tanımaz canavarlıklarını engellemenin yolunu bulmak zorundayız.
İlk yerli otomobilin tanıtımındaki gurur duyma refleksi memnuniyet verici. Kılıçdaroğlu karar veremezken; Yavaş ve İmamoğlu açıklamaları CHP'yi temsil etmiş kabul edildi. CHP genel başkanı sevinmek için bile izin alamadı herhalde. Önümüzdeki günlerde “petrol üreten Arap dostlarımızla düşman oluruz” açıklaması yaparsa şaşırmam. Yerli otomobil tartışmasız destek bulurken, kanal tartışması uzun süreceğe benzer. Taraflar birbirlerini hainlikle suçlamadan tartışılmasından yanayım. Arzu edilen birlik, beraberlik, dirliğin ben yaptım oldu zihniyetiyle sağlanmayacağı anlaşılmalı.
Önümüzdeki yıl da HDP'ye oy veren seçmene göz kırparak siyaset yapma isteği sürecek gibi. Yeni kurulacak partiler kendileri için iyi bir pazar olduğu kanaatindeler. HDP'ye gönüllü ve zoraki oy veren seçmen, devletime karşı terör maşası olanlara sempati duydukça dikkate alınmayacaktır. Teröre yataklık edenler yerine kayyum atanması her zaman destek bulacak, itirazlar sinek vızıltısı mertebesinde kalacaktır.
2019 yılında Silivri'de basit dokunuşlarla hizmet anlayışı göz doldurdu. Eminim 2020 yılında da devam edecektir. Silivri'nin boyunu aşana hizmetler konusunda beklemeyi sürdüreceğiz. Uzun köprünün restorasyonu bitirilebilirse teselli bulacak, devlet sözünü tuttu diyeceğiz. Diğer bekleyen konularda tarafların birbirlerini suçlamalarını alkışlar eşliğinde izleyeceğiz!
Yazılarımı vasatın altındaki zeka sahiplerinin anlamasını beklemiyorum. Yine de satırlarımı eleştiri ve ikaz kabul etmek yerine düşmanlık kabul edip, düşman olmayı seçenlere üzülüyorum. Bilinmelidir ki; keskin sirkeye düşmanlık acizlik göstergesidir. Anlamak, anlamaya çalışmak, gereğini yapmak iyi partili, iyi Silivrili, iyi insan olmanın belirtisi olacaktır. En azından tarafımca öyle düşünülüp, karşılık bulacaktır. 2019'da anlayamayanların, 2020'de anlayabilmeleri umuduyla.
2020 yılının iyiliklere, hayırlara vesile olmasını diliyorum. Yazılarımı okuyanların, okumayanların, kızanların, alkışlayanların, dost olanın, düşman olanın kısacası bütün eşref-i mahlukun yeni yılını kutluyorum.
Önümüzdeki hafta yokum. Yeni yılın ilk haftasında kıvırmaya başladın diyenler yanılıyor. 37 yıldır bana katlanabilen hayat yoldaşımla birlikte, torunumuzu da alarak kısa bir tatil yapacağız. Her şey gönlünüzce olsun.
Katliamsız kalın, düşmansız kalın.