Bugün günlerden çarşamba çok güzel bir hava ve çok güzel bir günden herkese neşe, sağlık, huzur dolu, bunların bol olduğu günler diliyorum dostlar.
Acısıyla, tatlısıyla, gördüklerimizle, yaşadıklarımızla hummalı geçirdiğimiz günlerle dolu bir yılı da geride bırakmak üzereyiz. 2020 yılının son günlerine yaklaştığımız şu zamanda sizlerle biraz yılın analizini yapmak istedim.
Her yeni yılda olduğu gibi sevgiyle, coşkuyla merhaba dediğimiz 2020 yılı da bizlere neler getirir, neler götürür bilmeden yaşayarak sonuna gelmek üzereyiz.
Yüce Yaradan bu imkânı tüm evrene ve canlılarına bahşettiği gibi kıymetini bilip, mazharına erişmek gerektiğini de bilmemiz gerek diye düşünüyorum.
Öyle bir yılı geride bırakmak üzereyiz ki insanlar ‘bit artık 2020 yılı' der gibi oldu. Hem ülke olarak hem de dünya çapında pek çok felaketlere, kayba seyirci kaldık önemli olaylara şahit olduk.
Elâzığ-İzmir'de yaşanan depremlerde ülkemiz, Çin'in Wuhan kentinde tanımlanamayan Virüs dünya çapında paniğe yol açtı, çok sayıda insan yaşamını yitirdi.
Aslında 2020 yılını değil de insanlığımızı sorgulamamız gerek diyorum.
Dünya içinde bulunduğumuz bu yılda birlikte çalkantılı bir sürece girdi, savaş tehditleriyle başlayan yıl, yüzyılda bir gelen küresel salgının yarattığı yıkımla devam etti.
Dünya geneline yayılan COVİD-19 salgını hiç şüphesiz yılın ilk 6 ayına damgasını vuran gelişme oldu.
Türkiye dahil birçok ülkede COVİD-19 salgını nedeniyle Mart-Nisan aylarında sıkı güvenlik tedbirleriyle ekonomik faaliyetler yavaşlatıldı tabi ki. Bu da hem insanlığa, hem de ekonomilere büyük zararlar getirdi.
Aslında insanlar "ben mucizeyim" diyebilse her sabah uyandığında “Ben de hayata böyle doğuyorum, yeni gün bana enerjilerle geleceğine inanıyorum, tüm öfkelerimi-korkularımı rüzgâra bırakıyorum, dilediğim her şey benim duam, sahip olduğum her şeyi seviyorum ve kıymetini biliyorum, bana ruhumdan üfleyen her şeyin yaratıcı olan yüce Yaradan'a şükrediyorum” dese arzu ve istekler şelâle olmaz mı?
Yaşadığımız küresel krizin etkisiyle insanlar kendilerini daha sıkışmış ve çaresiz hisseder olmuştur, evet böylesi bir dönemde kendimizi motive etmek de zor olsa gerek. Zor ama bu asla kendimizi bırakma anlamına gelmemelidir.
Çünkü bulunduğu yeri güzelleştiremeyen insan cennete gitse de cehennemi yaşayacaktır.
Ne de güzel demiş Mevlâna "Yaşadığın dünyaya bak, yüce Tanrı hangi eserini sevginin kucağında büyütmemiş, neden okşamak ve kucaklamakla gidilecek yere tekme ve tokatla erişmeyi tercih edersin."
Daha önceki yazımda da belirttiğim gibi dünyanın çivisini çıkartmayalım. Basitçe yaşamalı, cömertçe sevmeli, dürüstçe konuşmalı ve her gün halimize dua etmeliyiz.
Bakın her şeyin nasıl düzeldiğini göreceksiniz. Ne güzel olurdu herkese hak ettiği şekilde davranabilsek, yenilmesek ihtiraslara ve kim bize ne hissettiriyorsa aynısını ona da hissettirebilsek.
Nerede hayat varsa orada umut vardır derler, mutlu olmak paylaştıkça güzelleşir, bunun içindir ki yeni yıla girerken sevgi, barış ve tüm insanlığa huzur diliyorum.
2020 yani bu yıl acılarımızla, sevinçlerimizle geride kalsın insanı sev, doğayı sev, hayvanı sev her şeyden önce RABBİM 'i sev ki tüm kapılar sana açılsın diyor ve 2021 yılı ülkemize ve tüm dünyaya barış, huzur, kardeşlik getirsin.
Hayatınızın hiç bir köşesinde yapmak istedikleriniz ne varsa ötelemeyin dostlar.
Yineleyerek söylüyorum 2021 yılı kötülüklerden yoksun, musibetlerden uzak sağlık ve huzurla gelsin hoşça kal SİLİVRİ 'm.