Bu hafta ki yazımız sektörün içinden bir ismin, aynı zamanda Saral olarak yönetiminde bulunduğumuz İstanbul İnşaatçılar Derneği (İNDER) Yönetim Kurulu Başkanı Nazmi Durbakayım'ın 2020'deki gelişmeleri değerlendirdiği bir basın toplantısı yaptı.
Aşağıda okuyacağınız tesbitler sektör değerlemesi açısından önem arz ediyor.. buyrun okuyalım.
***
Sözcü'de yer alan habere göre; İstanbul İnşaatçılar Derneği (İNDER) Yönetim Kurulu Başkanı Nazmi Durbakayım, yeni yılda ‘konut fiyatlarının artacağını' ve inşaat sektörünün zor bir yıl geçirdiğini vurgulayarak ‘arz sayısının düştüğünü' belirtti. Son iki yılda yeni proje başvurusunun yüzde 75 azaldığını.. konut fiyatlarına 2021'de zam gelmesinin kaçınılmaz olduğuna dikkat çekti.
İNDER Başkanı'nın 2020 değerlendirmesi ve 2021'e ilişkin beklentileri şu şekilde:
HAYAL KIRIKLIĞI: Büyük umutlarla girdiğimiz 2020 yılı hayal kırıklığı yaşattı. Pandemi ile ortaya çıkan ekonomik durgunluk, sektörde tam anlamıyla deprem etkisi yarattı. Özellikle devam eden projelerde bu depremin etkileri daha fazla yaşanıyor.
Ancak asıl faaliyetleri inşaat olup bu sektör için taşın altına sadece elini değil vücudunu koyan çeşitli büyüklüklerdeki İNDER üyesi firmalar sağlam zeminlere inşa ettikleri sağlam binalar gibi bu deprem karşısında direnmektedirler.
KAZANIMLAR: Pandemi dönemi her salgının geçtiği gibi nihayetinde geçecek, ancak giderken verdiği zararların yanında bir takım kazanımları da bırakacak.
Sektörümüzün kazanımlarını da sıralamak gerekirse; Öncelikle konut planlarında lüzumsuz alan olarak görülen balkonların yaşam kaynağı olduğunu, evlerimizin aynı zamanda iş yerimiz olabileceğini gördük.
Bundan sonra bizler yeni projelerimizde böyle günleri de göz önüne alarak planlar yapacağız.
Sosyo-kültürel tesislerde ara mesafeleri biraz açmayı, daha sağlıklı yaşayabilmek için tabiata daha özenle yaklaşmayı.. gibi bu günlerin bizi mecbur ettiğinin farkındayız. Fakat sözün özü şu ki; sektörümüz son yıllardaki 1994, 2001, 2008 krizlerinden sonra nasıl güçlü çıktı ise bu krizden de güçlenerek çıkacaktır.
Tüm sektör adına bunu inançla söylüyorum.
ASIL BÜYÜK KRİZİN FARKINA VARAMADIK: Son 3-4 yıllık konut satış rakamları sarmaşık gibi hepimizi büyüledi. 2017 yılında gerçekleşen 1,4 milyon adetlik rekor satış bayram havası yaşattı.
Takip eden yıllarda yine rekor seviyede konut satışları gerçekleşti. -Yıkılmadık ayaktayız- derken, asıl büyük krizin farkına varmadık.
Aynı dönemde yani 2017'den sonra alınan ruhsat sayısı diğer bir ifade ile hayata geçen projelerin büyüklüğü; her yıl bir önceki yıla göre yüzde 50 azaldı.
SATILAN KONUT SAYISINA TAKILIYORUZ: 2017'de 1,4 milyon m²'lik ruhsat 2018'de % 48 azalarak 667 bin m²'ye, 2019'da ise yine % 50 azalarak 324 bin m²'ye geriledi. İki yıl içinde ruhsat alınan proje büyüklüğü yani yeni proje miktarı yaklaşık yüzde 75 azaldı. Biz ise halen satılan konut sayısına takılıp kalıyoruz.
Kaldı ki; gerçekleşen konut satışlarının % 60'tan fazlası ikinci el konut olduğu göz önüne alınırsa, son 2 yılda gerçekleşen satışlardan sektöre aktarılan sermayenin de kısıtlı olduğunu anlayabiliriz.
REKOR KIRILIR AMA: 2020 sonunda yaklaşık 1,4 milyon adetlik konut satışını geçme olasılığımız çok fazla (2020'nin ilk 11 ayında 1 milyon 393 bin adet konut satıldı). Büyük ihtimalle bu pandemi döneminde yeni bir satış rekoru kırılabilir. Ancak altını bir daha çizmek istiyorum.
Gerçekleşen bu satışların çoğu ikinci el konut olup, sektörümüz satışlardan elde edilecek sermayeden yine kısıtlı bir pay alacaktır.
FİYATLAR ARTACAK: Yeni proje üretimi olmadığı için sektör daha da zayıflayacaktır. Türkiye ekonomisine sağladığı istihdam ve vergi gibi katma değerleri azalacaktır.
Diğer taraftan sektördeki bu sürecin devamında enflasyonist bir baskı oluşacaktır. Gerek 1. el gerekse 2. el satışlar devam ederken arzın yani konut üretiminin azalması, metrekare birim fiyatlarının artmasına sebep olacaktır.
Azalan arzın fiyatları yükseleceğini de unutmamak gerekir.
YA ZAM YA DA…: Son üç yılda, sektörde her geçen gün daha az arz oldu. Söz konusu projelerin hepsi eski maliyetlerle yapıldığı için fiyatları çok az arttı.
Bizler zam yapmadık, dayandık, eski fiyatlarla satmaya çalıştık, artık o devir geçti, çünkü eski mal kalmadı, yeni imalatlar yeni rakamlarla oluşuyor.
Elimizde olmadan bu zamları yansıtmak veya işi bırakmak durumundayız. Ancak bugüne kadar ulaşılan metrekare fiyatlarına, büyük oranda artan hammadde maliyetleri tam olarak yansıtmadık.
HAM MADDE SORUNU: Yılın son döneminde hızını artıran maliyet artışı, altını çizdiğimiz bu durumun vahametini daha çok gözler önüne sermektedir.
Bizler bu fedakarlıkları yaparken demir tüccarlarının demir fiyatlarını 6 ayda döviz bazında %50 artışının da yorumunu sizlere bırakıyorum.
Haziran ayı başında USD kuru 6,74 iken demirin ton fiyatı 3.360 TL (498 $), bu gün USD kuru 7,7 iken demirin ton fiyatı 5.780 TL/ton (750 $)
EL YAKACAK: Yeni proje yapılmadığı sürece; hem arzın azalmasından kaynaklanan fiyat artışı hem de hammadde maliyetlerindeki artışın eklenmesiyle birlikte konut fiyatları kısaca el yakacaktır.
Bu kapsamda böylesine kötü bir tabloya bakarak 2021 yılı için öngörüde bulunmak çok zor olacak.
2021 için temennimiz; sektörümüzün içinde bulunduğu durumu iyi analiz yaparak ve tedbir alarak tekrar güçlenmesi yönündedir.
***
Tespitlere katılmamak mümkün değil, doğru söze ne denir?
Tabi ki sektör bu tabloya karşı yeni maliyetlerle sahne alacaktır.. ancak işi zor.
Allah CC yeni yılda sağlık, afiyet, hayır ve bereketler lütfetsin.
İyi haftalar, mutlu yıllar diliyorum.