27 Mayıs: Nedir ne değildir?

Mademki takvimler bugün 27 Mayıs'ı gösteriyor, Türkiye için bir dönüm noktası niteliğindeki bu tarihin geçmişini kısaca bir hatırlayalım dedim.  Siyasi köşe yazmayı pek sevdiğimden midir nedir bilemiyorum ama yakın tarihe yaptığımız bu küçük yolculuklardan ben çok keyif alıyorum : )

27 Mayıs 1960 darbesiyle görevden alınan ve 17 Eylül 1961'de idam edilen 9. Türkiye Başbakanı Adnan Menderes'i idama götüren süreç neydi? Nasıl gelişti?

Adnan Menderes; 1899 aydın doğumlu, cumhuriyet tarihinde idam cezası uygulanan en yüksek makam sahibi kişidir. Kurtuluş Savaşı'na iştirak etmiştir ve istiklal madalyası sahibidir. Savaş öncesi İzmir'de top koşturmuştur. 1931'de Cumhuriyet Halk Partisi'nden Aydın milletvekili seçilmiştir. İsmet İnönü'nün toprak yasası ile toprak ağası formunu kaybedeceğinden itiraz etmiştir.

1946'da Celal Bayar, Refik Koraltan ve Fuat köprülü ile birlikte Demokrat Parti'yi kurmuşlar ve 1950 seçimlerini kazanarak iktidar olmuşlardır. Anlatılana göre kendisi başbakanlık beklemediği ve Fuat Köprülü'nün başbakanlığı alması için görüşmeye gittiğinde Bayar tarafından kendisine başbakanlık teklif edilmiştir. Sebebi ise Celal Bayar'ın Menderes'i daha idare edilebilir bir kişi olarak görmesiymiş.

"Yeter! Söz Milletindir!" diyerek 1950-1960 arasında 10 yıl 3 gün Başbakanlık yapmış olan Menderes, 5 hükümet kurmuştur. En önemli icraatlarını ise madde madde sıralamak gerekirse;

  • Baskıcı rejime karşı çıkmış, üniversitelere özerklik demiş, Köy Enstitülerini ise Sovyet yanlısı bulmuştur.
  • Milli Korunma Kanunu'nu kaldırmıştır.
  • NATO'ya girebilmek için feza uzaklığındaki Korey'e asker yollamıştır. Avrupa'yla ilişkilerini iyi tutmuş, beş sene sıcak para akışı sağlanmıştır. Türkiye'nin ilk görece refahı da denilebilir.
  • Marshall planı çerçevesinde yardımlar alınmıştır. Tabii ilk 4-5 sene için geçerli bir konu bu.
  • Sanayi ve tarımsal gelişmeler için hamleler yapılmıştır. Tarımsal olarak dikkat çeken değişiklikler belli başlı şeyler zaten. Mesela tarımda makineleşme, ilaç uygulamaları, ithal tohum alımlarında ülkedeki fiyat farkı halka yansıtılmamış, TMO tarafından aynı fiyatla verilmiştir. Tabii aradaki fark banka kredisiyle karşılanmaya çalışılmış ama aslına bakarsanız karşılanamamıştır. Borç büyüdükçe büyümüştür.

Buraya kadar aslına bakarsanız ciddi bir sıkıntı yok. Ancak 54-55 yılları sonrasında ciddi sıkıntılarımız başlıyor. Mesela;

  • Üniversite özerklik işi yalan olmuştur.
  • Basın özgürlüğü kapsamında çok söylemler söylenmiş ama basın özgürlüğü bırakın arttırılmayı daha da berbat bir hale sokulmuştur. Hele ki bir basın kanunu var bu dönemde, araştırın enfes maddeler bulacaksınız.
  • Tarım ve sanayi politikaları ülkeyi bir yere kadar götürmüş ama sonra büyük kaynak sıkıntıları çekilmiş ve sürekli değiştirilmiştir.
  • Daha dikta bir sisteme geçilmiş. Komutanlar tutuklanmış, basın özgürlüğü denilen şey sadece kavramsal bir hale gelmiştir. Hatta gazeteler neredeyse boş çıkıyordu gerisini siz düşünün. Bunun yanı sıra siyasi tutuklamalar da (Osman Bölükbaşı gibi) artmıştır.
  • Amerikan yardımları bıçak gibi kesilmiştir artık. Ülkedeki görece refah bir anda tersine dönmüştür. İthal bir ton makine almışız, araba, otobüs, traktör, tramvay, iş araçları vs. almışız ama araçlar hareket etmiyor. Yanlış anlamayın benzin sıkıntısından değil, benzin bolca var. Ancak yedek parça yok, o yüzden.
  • İktidara geçerken en çok çemkirilen konulardan bir tanesi hayata tekrardan geçirilmiştir. Milli korunma kanunu sonradan dara düşünce bir daha çıkarmıştır.
  • Menderes'in en büyük sıkıntısı, bütçe açığı olmuştur bu dönemde. 1958 yılında baktığımızda 55 milyon küsur dolar bütçe açığı var, bir sene sonra yani 1959 yılına baktığımızda bütçe açığı, 266 milyon küsur dolara çıkıyor.
  • Üst maddede gözüken uçurumun ana bir sebebi var; 4 Ağustos 1958 yılında çıkan istikrar kararları. İMF, Dünya Bankası ve OECD birleşerek Türkiye için kararlar alıyorlar, daha doğrusu biz istiyoruz ve bu kararları kabul ediyoruz. Devalüasyon yapılarak paranın değerini düşürüyor ve katlı kur sistemine geçiyoruz.
  • İlginç bir olay ise 1960 yılında yaşanıyor. Darbe zamanlarına yakın bir süreçte bütün ülke kazan kaldırmış bir hale gelmişken, Adnan Menderes hala bir yerlerin açılışını yapıyordu. Buradan çıkaracağımız şey ise, hükumet ve Menderes hala darbe yapılacağı ihtimalini düşünmemiş ve bununla ilgili bir önlem hazırlamamıştır. 

Menderes'e yöneltilen suçlamalar ise şu şekildedir;

  • Örtülü ödenek paralarını zimmetine geçirmek.
  • 6-7 Eylülde azınlıklara yapılan saldırılardan haberi olduğu halde müdahale etmemek.
  • Devlet radyosunu siyasi çıkar için kullanmak.
  • 1954 seçimlerinde Demokrat Parti'ye oy vermeyen Kırşehir'i ilçe yapması.
  • Tahkikat komisyonu kurup olağanüstü yetkiler vermesi. 15 kişilik komisyon 15 DP'li vekilden oluşuyordu. Hem suçlama hem yargılama yetkisine sahipti.
  • CHP mallarına haksız yere el koydurmak. 
  • 4 yılda 240 yazarı karşıt yazı yazmaktan ötürü mahkûm ettirdi.

Takvimler 27 Mayıs 1960'ı gösterdiğinde darbe gerçekleşti. Peki, sonra ne mi oldu? Darbeyi radyodan duyuran kişi Alparslan Türkeş oluyor. Menderes 17 Eylül 1961 yılında idam ediliyor. Bu arada 1961 anayasası gereğince 27 Mayıs günü ülkede Hürriyet ve Anayasa Bayramı olarak kutlanmaya başlanıyor, 21 sene bayram olarak kutlanıyor. Sonra 1982 Anayasasında kaldırılıyor.

Her ne yapmış olursa olsun bir başbakanın idam edilmesi doğru mudur değil midir?  Açıkçası henüz siyaseten bunun üzerine yorum yapabilecek yeterlilikte görmüyorum kendimi. Ancak şu kadarını söyleyebilirim ki bir Halepçe katliamı ya da Holocaust gibi bir şey söz konusu değilse bir başbakanı idam etmek demek her kim olursa olsun, her ne yapmış olursa olsun kişiyi kahramanlaştırır. Biz de şu an bunu yaşıyoruz. Adnan Menderes her açıdan korkunç bir siyasetçiydi demeye getirmiyorum ama hiçbir zaman Tayyip Erdoğan'ın kullandığı bir tabirle "demokrasi kahramanı" değildi bence. Aslına bakarsanız 1954'ten sonra Menderes'in demokratlığı, sadece parti ismiyle alakalı bir hal almıştır. Bu yüzden tarih bileceksek, milletin nutuklarından değil, belgelerden bilmemiz lazımdır.

Not: Hepinizin geçmiş Ramazan Bayramı mübarek olsun. Rabbim bir sonraki bayramı daha iyi şartlarda kutlamayı nasip etsin inşallah…

YORUM YAP