"Kul kurar kader gülermiş
Bazı hikayelerin sonu mutsuz bitermiş
Ama kadere inat insanoğlu hayal kurmaya
‘Yazgım değişir’ diye inanmaya devam edermiş
İnsanız, bir anlam ararız yaşamak için
Ait oluruz, sahip oluruz ya da olamayız
Hesaplar yaparız sonumuzu bilemeden
Dünyalar kurarız dengimizi bulamadan
Acılar çekeriz hesabını soramadan
Yeminler ederiz tutamadan
Çeker gideriz…”
***
Bugün Hürhaber’in 3000. sayısını tutuyorsunuz ellerinizde… Bir kutlama planlıyorduk öncesinde derin bir üzüntü sundu kader bize… "Kul kurar, kader gülermiş…” şeklindeki hayat dersini en iyi ölüm öğretiyor.
Bundan sonrası için tek tek tesellimiz, bu yaşamdan iz bırakarak, güzel bir mirasla ayrılmış olması İmtiyaz Sahibimiz İlhan Uygun’un… Mekanı Cennet olsun!
Bugünlere kolay gelmediğimizi, Hürhaber’in Hürhaber olmasında büyük emeklerin etkili ve belirleyici olduğunu tekrar tekrar ifade etmeme gerek yok sanıyorum. 10 yıl, 3000 sayı… Silivri benimsemese, özümsemese yine olmazdı. Hürhaber’le yolu kesişenlerin sayısını hesap edemiyorum ama ister abonesi, okuyucusu isterse haber konusu olsun herkesin bir şey kattığı bu gazete sizinle güzel ve de anlamlı.
Biz yine elimizden gelenin daha fazlasını yapmak için çalışacağız, siz de bizimle olmaya devam edin...
Nice sayılara Hürhaber!
DÜZELTME
Dün AK Parti ilçe yönetiminden meclis üyesi aday adaylığı sebebiyle istifa eden iki isimden biri olan Orhan Çelik’in Bayburtlu olduğunu belirtmiştim; Gümüşhaneliymiş.
Yani meclis kadrosunda bu memleketin insanlarını temsil edeceği şeklinde düşünün. Ayrıca inşaat mühendisi olduğu da belirtildi.
Anlaşılan Bayburt kontenjanı farklı … Yavuz Bayram olduğunu belirtmeme gerek var mıydı? Yok anlaştık!
İDDİALI SLOGAN
Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar ile geçtiğimiz hafta sonu bir sohbet gerçekleştirdik. Ayrıntılarını haberinden okuyabilirsiniz. Ben daha ziyade Başkan Bey’in ruh haline dair izlenimlerimi paylaşmak istiyorum. (Kendi ruh halim alt üst olmuşken, başkalarınınki hakkında fikir üretmelerim ne kadar etkili olur bilemiyorum tabi. Ama ben en iyi bildiğime inandığım işin üzerine giderek, kabullenmesi zor olan gerçeklerle baş etmeye çalışıyorum…)
Aday adaylığı açıklamasından sonra, dışarıdan bakınca bizim günlük gelişmeler ve olaylar ışığında ‘göklere çıkartıp’, ‘yerin dibine’ soktuğumuz Işıklar, özgüven eksikliklerini tamamlamış, kararlık zırhını kuşanmış, olumsuzlukları ve kendi dışındaki hedefine mani etkenleri önemsememeyi başarmış. ‘Aday adayı’ faslını geçmiş ‘adaylık’ aşamasında, parti içi huzursuzlukların aklını karıştırma durumunu bertaraf etmiş görünüyor. Böyle olmasa, görünme şansı da olmazdı. Çünkü Işıklar, iç dünyasının dışa vurumu konusunda hep acemiydi, hiç ustalaşamadı. Böyle bir gayreti var mıydı? Olsa belli olurdu…
Işıklar’ın adaylık konusunda da yeniden başkan olması aşamasında da son 6 ayda yapacaklarından ziyade, son 4,5 yılda yaptıkları belirleyici. Yani o yapacağını çoktan yaptı. CHP’nin Işıklar dışındaki aday adayları açısından son 6 ayın taşıdığı önem ve anlam Işıklar ile ilgili hükmünü büyük ölçüde yitiriyor. Yani Işıklar, olumlu ve olumsuz anlamda yapacağını yaptı. CHP’li rakipleri, ellerinden geleni yapma faslında. Onlara en büyük yardımı Işıklar’ın hataları oluştururdu ama işler bu açıdan da pek istedikleri kıvamda değil.
‘Aday adaylığı’ çok özgür bir müessese… Neredeyse herkes olabilir. Bana sorarsanız bu aşamada mesai harcayanları ‘aday’ olmaktan daha çok yüceltecek tek şey; aday olan kişiye rağmen, partilerine sunacakları destektir.
Işıklar, 2014’te sahaya indiğinde Silivri’ye şunu demeye hazırlanıyor; "Silivri’nin başkanı var; Özcan Işıklar”… Özgüven, inanç, iddia… ‘İnanmak başarmanın yarısı’ derler…