“Adalet diye benim karşıma çıkamazsınız”

“Adalet diye benim karşıma çıkamazsınız”

14.09.2022 13:16:43

İBB Meclisinde CHP Grup Sözcüsü Doğan Subaşı'nın açıklamalarına istinaden Silivri Belediye Başkanı Volkan Yılmaz, “150 Proje noktasında Ekrem beyin vurguladığı en büyük temel felsefe; adalet. Doğan Bey dedi ya, “Büyükçekmece'ye bir gidin sahilini bir görün, neler olmuş?” E, gel bir de Silivri sahiline ne yaptınız onu görelim. 50 tane bank yaptınız. Başka bir şey yok. Kendi partinizde olan bir ilçenin sahiline İstanbul'daki 39 ilçenin sahiline yaptığınız yatırımın 10 katını yaparsanız ben burada itiraz ederim. Adalet diye benim karşıma çıkamazsınız. “Adalet, parti ayırmayacağı, kayırmayacağız” sözlerini bana ve Silivrili vatandaşlara anlatamazsınız” ifadeleri ile tepkisini ortaya koydu.

İBB Meclisinde Eylül oturumunda Silivri ve Başkan Volkan Yılmaz'ın açıklamaları gündemi belirleyen ana başlıklar arasında yerini aldı.
“BU KADAR KESKİN ÇIKIŞLARLA HİÇ KİMSENİN VE İSTANBUL'UN KAZANACAĞI BİR ŞEY YOK”
İBB Meclisi 2022 Yılı Eylül Ayı Meclis Toplantısının 1. Oturumunda, CHP Grup Başkan Vekili Doğan Subaşı'nın ardından, mecliste baş gösteren “Vahdettin hain miydi, kahraman mı” tartışmalarının alevlendi gelirim üzerine söz alan MHP Grup Başkanvekili ve Silivri Belediye Başkanı Volkan Yılmaz, şu ifadelerine yer verdi: “Ülkemizin içinden geçtiği süreçte, Türkiye'nin sorunlarını yek vücut olarak aşması gerektiği günlerde, kısır tartışmaların içerisine girerek kendi tribünlerimize belki de selam çakarak burada birbirimizi üzebiliyoruz.
Hatibin otururken, mikrofonun dışında meclis kayıtlarına geçen konuşmalar için özür dilenmesi gerekir. Bir yanlış anlaşılma olduysa özür de dilenir ama iki kişinin arasında geçen, ben duydum o duymadı, meclis kayıtlarına da geçmemiş bir şeyin üzerinden bu kadar keskin tartışmalara girmenin ne size, ne bana, ne bu salonu varlıklarıyla şereflendiren arkadaşlarımıza veya partilerimize bir yararı olmayacak.
Yaşanan olaylar ortada, hepimiz tarih okuyoruz. Tarihçilerin bile hemfikir olamadıkları bazı durumlar var. Bir tarihçiye göre vatan haini olan, bir başka tarihçiye göre o günün şartlarında yapması gerekeni iyi yapan kahraman da olabilir. Aynı pencerelerden aynı şekilde bakmayabiliriz ama gördüklerimiz ortak değerler olmalı.
Kurtuluş Savaşı'nın atmosferinde o günün şartlarında yaşanan hadiselere bu kadar keskin ifadelerle “vatan hainidir” veya “vatana ihanet etmiştir” gibi suçların çok haklılık payı olacağını düşünmüyorum. Sultan Alparslan'ın Anadolu'nun kilidini açması, Ertuğrul Gazi'nin Anadolu'yu yurt edinmesini tescillemesi ve en son da Anadolu'nun kapılarını Türksüz bir Anadolu hayali kuran emperyalistlere Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün kilitlemesiyle beraber bugün kurulan Türkiye Cumhuriyeti devletinde hep beraber yaşıyoruz.
Burada bu kadar keskin çıkışlarla hiç kimsenin ve İstanbul'un kazanacağı bir şey yok.”

“SİLİVRİ, YURDUN DÖRT BİR KÖŞESİNDEN GELMİŞ BİRÇOK
VATANDAŞIMIZIN HUZUR VE REFAH İÇİNDE YAŞADIĞI ÖRNEK BİR İLÇE”

Tarık Bey, “Silivri'de çok mu Karadenizli var?” diye sordu. Ben 1924 Lozan Mübadelesiyle Selanik'ten göç etmiş, Silivri'ye yerleştirilmiş bir ailenin ferdiyim. Silivri'deki Karadenizliler de, Güney-Doğu Anadolular da ilçemizi yurt edinmiş vatandaşlarım benim için çok önemli. Mikro söylemler beni rahatsız ediyor. Dolayısıyla Silivri, yurdun dört bir köşesinden gelmiş birçok vatandaşımızın huzur ve refah içinde yaşadığı örnek ilçelerinden biri.”

“YAPMANIZ GEREKENLERE YAPIN BEN BAŞKA BİR ŞEY İSTEMİYORUM” 

CHP sıralarından yükselen “Her şeyi Büyükşehirden beklemeyin” sataşmalarına Yılmaz, “Her şeyi İBB'den beklemiyorum, hiçbir şey beklemiyorum. Yapmanız gerekenlere yapın ben başka bir şey istemiyorum.”

“İHALEYİ YAP TOHUMU SATIN AL ÇİFTÇİYE DAĞIT! POPÜLİZM NE KADAR GÜZEL!”

Doğan Subaşı'nın tarım çalışmaları ile ilgili eleştirisine yanıt veren Yılmaz, “Borç batağına batırdığınız İBB'nin kasasından parayla tohum, yem satın alıyorsunuz ve bunu çiftçiye dağıtıyorsunuz. Aramızdaki fark ne? Sizin döneminizde atıl durumda bırakılan arazileri ekiyor, hasat ediyorum, kazandığım tohumu çiftçiyle paylaşıyorum. Üreterek destek oluyorum. Silivri Belediyesinin bu yılki tarım desteği 20 Milyonun üzerinde. Tohum, silajlık mısır, fide, saman, yem bezelyesi, Ayçiçek tohumu, Ayçiçek yağı üretiyoruz. İBB gibi yapmıyoruz; ihaleyi yap tohumu satın al çiftçiye dağıt! Popülizm ne kadar güzel!” şeklinde konuştu.

“ADALET DİYE BENİM KARŞIMA ÇIKAMAZSINIZ”

“150 Proje noktasında Ekrem beyin vurguladığı en büyük temel felsefe; adalet” diyen Yılmaz, “Doğan Bey dedi ya, “Büyükçekmece'ye bir gidin sahilini bir görün, neler olmuş?” E, gel bir de Silivri sahiline ne yaptınız onu görelim. 50 tane bank yaptınız. Başka bir şey yok. Ben rakamlarla ve yapılanlarla konuşurum. Kendi partinizde olan bir ilçenin sahiline İstanbul'daki 39 ilçenin sahiline yaptığınız yatırımın 10 katını yaparsanız ben burada itiraz ederim. Adalet diye benim karşıma çıkamazsınız.
“Büyükçekmece sahiline milyonlar yatırıldı” demek esasında bizi adam yerine koymamak. Onun için öyle “adalet, parti ayırmayacağı, kayırmayacağız” sözlerini bana ve Silivrili vatandaşlara anlatamazsınız” sözleri ile ayrımcılık yapıldığı iddiasını dile getirdi.

“KURTULUŞ RUHU, CUMHURİYET RUHU BİR KONSERİN DAHA AŞAĞISINDA KALMAMALI”
“Doğan Bey'in konuşmasında MHP Grup Başkanvekili olarak şahsıma, Belediye Başkanlığımla ilgili söylemiş olduklarına cevap vermek için kürsüye tekrar çıktım” diyen Yılmaz, “9 Eylül İzmir'in kurtuluşunun aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti devletinin temellerinin atıldığı tarih. Kurtuluş Savaşı'nın sona erdiği tarih olarak gördüğüm için bu kutlamaların önüne konserin veya konseri veren sanatçının geçmesinden duyduğum rahatsızlığı ifade ettim. Kurtuluş ruhu, Cumhuriyet ruhu bir konserin daha aşağısında kalmamalı. “İstanbul'un kurtuluşunu daha görkemli kutlayacağız” diyorsunuz. Daha görkemli olması için sanatçı olarak kimi getireceksiniz? Ben bunu ifade etmek istiyorum. Yoksa o konseri veren sanatçı kıymetli. Şahsında onu incitecek bir şey söylemek istemiyorum. Önemli günleri kutlamamızdaki kalabalıkların konser marifetiyle oralara toplanmasından duyduğum rahatsızlığı ifade ettim.
30 Ağustos'ta “Siz de konser düzenlemişsiniz” diye bana mesaj geldi. Biz sabah resmi törenimizi gerçekleştirdik. Zaferin Genel Kurmaydaki arşivinde yer alan fotoğrafları sergi açarak vatandaşlarımızın gezmesini sağladık. Üç gün süren 30 Ağustos Zafer Kupası basketbol turnuvası düzenledik. Akşam Zafer Yürüyüşü ve Fener Alayı düzenledik. Selçuk Balcı konseriyle nihayetlendirdik.
“İBB'NİN YAPTIĞI BİR MESİRE ALANI YOK”
Doğan Subaşı'nın açıklamalarını cevaplandıran Yılmaz, “Ben piknik alanları derken parkları kast etmedim. Vatandaşın ailesiyle aracıyla gidebileceği, mangalını yakabileceği, çocukların top oynayacağı, piknik yapabilecekleri alanlardan bahsettim. Şile, Tuzla'dan Silivri'ye kadar yapılan bir piknik alanı yok. Mesire alanı diyelim.
“İŞLERİ ALGIYLA BİR YERE MANTOLAMADA ÜZERİNİZE YOK”
“Yaşam Vadisi 1 ve 2. Etabı bitti” dediğiniz ya doğru bilgilendirmiyorsunuz ya da bu konuları araştırmıyorsunuz. Boğluca Gezi ve Dinlenme Alanı diye 1-2-3-4 etaptan oluşan bir Yaşam Vadisi Projesi hazırladık. İBB Park ve Bahçeler Müdürlüğünü ziyaret ettik. Projenin hazır olduğunu ağaç ve bitkiye ihtiyaç duyduğumuzu söyledik. Daire Başkanı, “Müsaade ederseniz bu projeyi biz yapmak istiyoruz” dedi. Normalde bir belediye başkanı bunu farklı bir siyasi partinin başkanına vermez, kendi yapmak ister. Biz buyurun yapın dedik. Şikâyet olarak algılamayın. 1. Etabın yarısı yapıldı, 2. Etabın dörtte biri yapıldı. 1. Etap yapılırken 2 yıl sürdüğü için “1. Etap biter, 2-3-4. Etabı ben yapıyorum” dedim. Genel Sekreter Yardımcınız geldi 2. Etap için tekrar müsaade istediklerini ifade ettiler, tekrar kırmadık. İlişkiler bozulmasın, dostluklar bozulmasın dedik. Tanıdığım da bir arkadaşım. 2. Etabın da bir bölüm dördünü yapmış durumdasınız. Öbür üstü için de bir projeniz yok.
İBB bir de şöyle bir nezaketsizlik yaptı. Bir video hazırladılar. “Daha önce hafriyatlarla dolu, pislik içindeki alan, İBB'nin marifetiyle Yaşam Vadisine dönüştürülüyor”. Pislik içinde olan alanın sahibi biz oluyoruz! Oysa ki Silivri Devlet Hastanesi'nin hemen arkasında yapılan bir yer. Ne hafriyat, ne pislik var. Daire Başkanının aradım, burada da konuştum bunu. Böyle bir karalama yapamazsınız, etik değil. Kendisi videodan haberinin olmadığını, bir düzeltme videosu çekebileceğini söyledi. Gerek yok dedim. Bir de bizimle istişare etmeden bizimle ortaklaşa yapmış olduğunuz projeye isim verip videosunu çekmişsiniz! İş birliği diyorsunuz, İstanbul'u beraberce yönetelim diyorsunuz! Bu işleri algıyla bir yere mantolamada üzerinize yok. Bunları yaşadım, yaşamaya da devam ediyorum.”
“Plajlar dediniz, çadır kurmuşuz para toplamışız” diyerek CHP Grup Sözcüsünün açıklamalarına yanıt vermeyi sürdüren Yılmaz, “Silivri Belediyesi iki tane halk plajı yaptı. İstanbul'da olmayan tek Kadınlar Plajı'nı yaptık. Şezlong, şemsiye, duş, tuvalet ücreti yok. Plajı yapıyoruz, Zabıta geliyor “Ne yapıyorsunuz” diyor. Sosyal amaçlı bir plaj yapıyoruz. Kaldı ki Milli Emlak'ın arazisine yapıyoruz, ruhsatı İlk Kültür Turizm Müdürlüğüne ait. Sizinle ne ilgisi var? Kadınlar Plajı 300 metre uzunluğunda, derinlik hissedilsin diye dubalar vardı. Bir sabah dubalar yok oldu. İBB ekiplerinin, o dubaların iplerini kesip Kadınlar Plajı'nın önünden aldığını fark ettik. Satın alma yapıp dubaları yerine koyduk.
Kadınlar Plajı'nda İBB'nin cankurtaran hizmeti var. Kadın cankurtaran istihdam edileceğinden iki tane talep ettik. Verilmedi. Biz Silivri Belediyesinde istihdam ederek Kadınlar Plajı'nı açtık. “Çadır kurmuş, para toplamış” diyorsunuz ya bilgileriniz hep yanlış.
“Haremlik selamlık, hangi çağdayız, yaptırmayız” paylaşımlarına girmiyorum. Kadınlar Plajı'na gelen 10 hanımefendiden 7 tanesini başı açık. Dubaları kesmek, iki cankurtaranı vermemek niye? Siz bunları vermeyince biz yapamayacak mıyız?
Siz 3.5 yılda bir plaj yapamadınız, biz Silivri Belediyesi olarak 2 tane plaj yaptık. Doğan bey seneye iki tane daha yapacağım. Dört olacak. Sizin beş tane yapmanız gerekecek.” dedi.
“EKREM BEY KENDİSİNE TEŞEKKÜR ETTİĞİMİZDE KEYİFLENİYOR, BİRAZ ELEŞTİRDİĞİMİZDE KİMYASI BOZULUYOR”
Subaşı'nın CHP'li olmayan İlçe Belediye Başkanlarının İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nda teşekkür değerlendirmesi üzerine Başkan Yılmaz, “Bu teşekkür olayını anlamıyorum. Hayırdır neden ülke gündeminde? Bir ilçeye misafir olarak gidersiniz, o belediye başkanı gayet tabi İBB Başkanını misafir eder. En güzel koltuğa oturtur. Sırtına minder verir, limonata söyler. Bu Türk'ün töresinden gelir ve yapılanlar için teşekkür edebilir, yapılmayanlar için de eleştiride bulunur. Ekrem Bey, her konuşmasında “O teşekkür etti, bu teşekkür etti” diyor. Niye bunu çok büyük bir olay gibi anlatıyorsunuz? Kendisine teşekkür ettiğimizde keyifleniyor, biraz eleştirdiğimizde kimyası bozuluyor. Ekrem beyi o kadar gözünüzde büyütmüşsünüz ki, herkesin karşısında esas duruşta duracağı, teşekkür edeceği, emret diyeceği bir konuma sokmuşsunuz. Teşekkür olayını çok abartmayın” dedi.
“12 EYLÜL KONUSUNDA MHP'YE HAKSIZLIK EDİYORSUNUZ”
CHP Sözcüsünün açıklamaları üzerinden cevap vermeyi sürdüren Başkan Yılmaz, Subaşı'nın MHP'ye 12 Eylül Darbesi ile ilgili sözlerine de değinerek şöyle konuştu: “Doğan beye, “Saçmalıyorsunuz veya saçmalamayın” diye bir kelime kullandım. Türk Dil Kurumuna bakın, yersiz, tutarsız konuları ifade etme, konuşma anlamına gelir. Siz çocuğunuza, eşinize saçmalama dersiniz. Doğan beyin dili sürçtü “Yargıtay Dairesince suç, hakaret sayılmamış” gibi bir kelime çıktı ağızından. Ben bunu hoşgörü ile karşıladım. Dert etmedim. Dert etiğim bir konu var 12 Eylül'de iki meclisimiz var, ikisinde de aynı konuya geldiniz takıldınız. Cumhuriyet tarihini anlatıyorsunuz, siyasi tarihi de iyi bildiğinizi düşünüyorum. 12 Eylül konusunda MHP'ye haksızlık ediyorsunuz. Ülkücülerin yeri MHP'dir zaten. MHP'nin o günkü Genel Başkan Yardımcılarından biri olan Agah Oktay Güler beyefendinin nerede, ne şekilde de ifade ettiği belli olmayan, bir lafından hareketle partinin kurumsal kimliğine zarar veren çıkarımlarda bulunuyorsunuz. Güler, ülkücü kuruluşlar davasında yargılanmış, ilk mahkemelerde berat etmiş, hapis cezası almamış, daha sonraki siyasi hayatında da liberal çizgisi devam etmiş bir devlet adamı. 12 Eylül darbesi olmuş. “Bizler hapisteyiz, fikirlerimiz iktidarda” dediğini ifade ediyorsunuz. Bu ifadeyi referans alıp MHP'nin cuntacı, darbeci yönetimle aynı kefeye koymak, partinin fikirlerini onların fikirleriyle aynı paralelde söylemek çok doğru bir şey değil. Ben bir devlet adamın sözünü söylersem ona katıldığım anlamı çıkar.
Bir bakan, bir belediye başkanı, 12 il başkanı, 44 ilçe başkan, 5 bin'in üzerinde dava arkadaşı şehit edilmiş, 9 tane dava arkadaşı idam edilmiş, kurucu genel başkanı idamla yargılanmış 11 yıl ceza almış 4 yıl 8 ay da ceza yatmış bir hareketin mensuplarını ve partiyi 12 Eylül darbe yönetimiyle aynı fikriyatta göstermek nasıl bir akıl tutulması? Nasıl bir siyasi körlük? Nasıl bir siyasi nezaketsizlik? Başbuğ Alparslan Türkeş'in de mahkemede söyledikleri var; “Bu mahkemenin berat ya da hüküm vereceği karar benim için eşdeğer. Bu mahkemede yargılanan bütün evlatlarımın suçları benim üzerimde. Hepsinin azmettiricisi benim. Bu mahkemenin vereceği kararı tanımıyorum”. 4 Yıl 8 Ay hapis yatıyor. Siz nasıl oldu da Milliyetçi Hareket Partisi'nin kurumsal kimliğini cuntacı hükümetle eşdeğer kılıp Agah Oktay Güler'in sözüyle buraya varırsınız? O günlerde de Başbuğ'nun sağlığında da, hayatta olduğu sürece MHP'ye söz söyleyecek tek kişi Başbuğ'dur. İnşallah bir sonraki 12 Eylül'de böyle bir açıklama yapmazsınız.”
Sevginar SALİ

YORUM YAP