Adaylık stratejileri

Adaylığı görmeden sahaya inmeyen, gönlünde aday adaylığı sevdası yatan siyasetçilerimize kötü bir haberim var… Bu sevdanın mutlu sonla neticelenmesi mümkün değil : )
Diyeceksiniz ki ‘2014'te Metin Karakaş deli gibi çalıştı, aday olmadan tırnağının ucunu görmediğimiz Tahir Sert aday oldu…' Çalışmadan aday olamazsınız demedim ben de zaten… Olursunuz, seçimi alamaz, geldiğiniz ceketle siyaset sahnesinden iner gidersiniz evinize diyorum…
Ürkek ve çekingen siyasetin neticeleri vasatı geçmez… ‘Buradan bana oy çıkmaz', ‘Şunları ikna edemem', ‘Bunlar şuncu' deyip atladığınız her seçmen profili kayıp hanenizi arttırır… Gitmediğiniz yer kesinlikle size gelmez ama giderseniz bir ihtimal kazanırsınız, başka bir olasılık en azından karşı direnci yumuşatmış olursunuz. Rakibinizin bir hatası da seçim duygusallığı içinde size gün yüzü doğmasına bakarsınız vesile olur; ruhunuz duymadan kazançlı bile çıkarsınız. Hele bir tohum ekin toprağa; tutar tutmaz orası hiç belli olmaz : ) Ekmezseniz çıkmayacağı kesin!
Moralinizin bozulmasını göze alabilirseniz, büyük memnuniyetlere kavuşmayı da tecrübe edebilirsiniz… Örneğin ‘Kırk yıllık bir CHP'linin oyunu tekrar almak' sizi istikrarlı yapar ama daha önce hiç CHP'ye oy vermemiş birini ikna etmek sizi başarılı kılar. Ticarette bunu ‘büyük risk, büyük kazanç' şeklinde tarif ediyorlar…
Eskiden aynı görüş ve düşünce yapısına sahip insanlar ile sohbet etmeyi tercih ederdim, diğerlerine kolay sinirlenir, tartışmalar ile huzursuzluklar yaşamaktan kaçınırdım. Şimdi acayip merak ediyorum benim görmediğim veya düşünmediğim noktalara nasıl, hangi yollardan geçerek geliyorlar, gelinebiliyor : )) Aynı düşündüğünüz ve yaşadığınız insanlar size huzur veriyor. Ama hiçbir başarı ve gelişim huzurda gelmiyor. Zor koşullar, çatışmalar, tartışmalar bizi kendimize getiriyor.
Kimse hatasız değildir… ‘Her şeyi' kimse bilmez… Bilmediklerini kabul eden insanın hayatı kolay olur, her şeyi bildiğini sanan sürüm sürüm sürünür de onun bile farkına varmaz… Hatalarınızdan dönmekten gocunmayın, özür dilemeniz gerekirse dileyin… “lk özür dileyen en cesur, ilk affeden en güçlü, ilk unutan en mutlu...” kesinlikle katılıyorum…
Siyaset kızıştıkça kavgaların dozu da muhtemelen artacak… Hep öyle oldu belki bu defa değişik olur. ‘Kavganın kazananı yoktur. Daha çok ve daha az kaybedeni vardır…' yaklaşımı benim aklıma çok yatıyor. Sert, yıkıcı ve kırıcı üslup benimseyen siyasetçi tabi ki dikkat çeker. Ama bir kişinin ağzından çıkan sözler hedef aldıklarından önce kendisine zarar verin… Vermemesi mümkün değil… Kime ne söylediğiniz aslında büyük ölçüde de sizi tarif eder; zihniyetinizi, yaklaşımınızı, karakterinize dair daha fazla şeyi anlatır…
Hangi partiden olursa olsun belediye başkan adayı veya meclis üyesi, ya da muhtar adayı rakipleriyle mücadele ederek talip olduğu göreve seçilecek. Rakiplerinizin niteliksizliği üzerine kurduğunuz iktidar hayalleri ya da attığınız yönetim temelleri her daim zayıf, güçsüz, çelimsiz olacak… Kendinize güvenerek, seçmenleri daha iyisine yapabilmeye ikna ettiğiniz noktada sadece güç ve yetki değil bunları sağlıklı kullanma hususunda en çok ihtiyaç duyacağınız şey ‘saygınlığı' da elde etmiş olursunuz. Bundan sonrası kazanmayı bildiğiniz şeyi korumaktır, başarmanız önünde çok fazla engel çıkmaz karşınıza…
Saygının, etik değerlerin feda edildiği iktidar mücadeleleri sonunda koltuğa oturma hakkını kazanmış dahi olsanız; dikenli bir taht, kapalı bir baht sizi bekler…
Siyasette kimi ‘ufak tefek cinayetler'in masum gösterilmesi için “İktidara giden her yol mubahtır” söylemi geliştirilmiştir. Her ‘siyasi cinayet' hatta ‘katliam'dan sonra bu söz ezbere, gözü kapalı tekrarlanır. Değil her yol mubah, siz de öyle saymayın… Bazı şeylerin telafisi asla olmaz, olamaz, olmuyor da…
Seçim yorgunu bu milletten yerel yönetim etkisi almak için üslubunuzu aman ha doğru seçin… Rakibiniz adaya saldırırken arkasında binlerce (yeni ve eski) destekçisi üzerinde oluşturacağınız etkiyi asla göz ardı etmeyin.
Kınadığınız durumlara düşmeden, eleştirdiğiniz kişilere benzemeden, kalp kırmadan, gönül ile rakip ve karşıtlarınızın bile saygısını kazanarak kavuşun inşallah hak ettiklerinize : ) Hak etmiyorsanız Allah sizi de bizi de korusun : ))