Ligler başladı başlayalı keyfim yerinde desem yalan söylemiş olmam. Bol bol maç izlemenin verdiği keyif ile birlikte ligin az da olsa kalitesini beğendiğimi ifade edebilirim. Devamı daha da güzel olur dileğiyle… Hafta başında Perili Köşkte Adam Mat ile bir sohbet toplantısı gerçekleştirdim. Bu toplantıya Yüksel kardeşim ile birlikte icabet ettim. İşin aslı bu toplantıya giderken beklentilerim çoktu ve sormak istediğim bir yığın soru vardı. Büyük konuşmayayım ama bu zamana kadar hiçbir toplantıya geç kalmadığımı da övünerek belirteyim. Saat 12.00’da Perili Köşke girdim. Adem Mat makamında Yüksel ile beni bekliyordu. Ben de gelince kadro tamamlandı ve başladık sohbete. Benim beklentilerimi karşılayan bir toplantı olmadığını belirtmek isterim. Aklımda o kadar çok soru vardı ki bunların hiçbirini soramadım bile.
Canımı sıkan bir konudur, ben profesyonel bir gazeteciyim. Ailemin nafakasını bu işten kazanıyorum. Tek yaptığım iş spor muhabirliğidir. Bunun TFF’de ikinci adam sıfatında olan atanmış bir ismin bilmemesi ne kadar acı verici bir durum benim tarafımdan. Beni ve çalıştığım kurumu Başbakanlık tanıyorken TFF’nin tanımaması ve tanımamakta da ısrarcı olması düşündürücüdür. TFF’de haklı o kadar iç entrika varken basını mı takip edecekler canım bizde çok oluyoruz…
Daha önce Orhan Saka Amatör Evi’nde TFF İstanbul İl Ajanlığınca yapılan basınla tanışma ve dert dinleme toplantısı ardından yazdığım yazıda ne denli haklı olduğum bir kez daha kanıtlanmış oldu. Buradan Adem Mat’ın asla misafir ağırlayamayacağının sonucu çok net çıkıyor. O zaman ne demiştim ev sahibi misafirlerden önce gelir ve konuklarını ağırlar, ardından da bir el sıkar, hal hatır sorar. Perili Köşkte Adam Mat ile görüşmemde el sıkıştık lakin hal hatır sorma işi hak getire. El sıkışmanın ardından başladı kendini ve geçmişini anlatmaya. Ya ben oraya amatörler için yapılması gereken ve yapıldığını düşündüğüm ivedi çalışmalar hakkında bilgiler almaya gittim, aldığım bilgileri de okuyucularım ile paylaşmaya niyetliydim, Mat’ın futbol ve iş geçmişini dinlemeye değil. Başta da belirttiğim gibi aklımda o kadar soru vardı ki birini sormaya bile sıra gelmedi. Dinlemeyi çok severim. Çok ve boş konuşmaktansa dinlerim akabinde de kendimce yorum yaparım. Önce dinlerim yani…
Haberin devamı 28.09.2011 tarihli Hürhaber Gazetesi’nde…
