Adı yok ama gücünün maşallahı var : ))

Bir 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü daha geride bıraktık… Bu günde tavan yapan hassasiyetlerimizi yılın her günü sürdürme temennimizle…
Siyaseten, adetten, idareten öyle veya böyle kadınların beklenti ve sorunları üzerine kafa yoran, kalbinde buna ilişkin özen barındıran herkese teşekkürler…
Neden korkuyorum biliyor musunuz? Akşam eve gidip ana haber bültenlerinde “Kadına yönelik şiddet bugün de durmadı” başlığı altında herhangi bir olayın yayın politikasından bağımsız ana haber bültenlerinin tümünde eksiksiz boy göstermesinden!
Ülkemizde ve aslında gelişmiş ülkelerde daha az, gelişmekte olanlarda daha fazla oranlarda ama yine de kadının şiddet mağduru veya cinsellik objesi olarak yansıtılması sistemimizin çarklarından biri… Kadın denilince sanki akla başarı, kendi ayakları üstünde duran, güçlü bir profil gelsin istenmiyor ve tüm dünyada bununla ilgili bir anlaşma var! Oysa erkeklere nazaran fiziksel zayıflığının farkında olarak ve bedelini peşin peşin, fazlasıyla ödeyerek aklı ve becerilerini geliştirerek çoktan bertaraf etti o… Fiziksel olarak hayata, erkeklerle kıyasla bir sıfır yenik başlayan kadın aradaki mesafeyi aklı, yüreği, emeği ve becerisiyle kapatma hususunda artık bir usta!
Ama dünyayı yöneten zihniyet halen kadınların erkeklere mecbur olması ve böyle yaşaması adına direnç gösteriyor!
Hesapta erkeklerin izin verdiği ölçülerde kadın var olabiliyor… Erkeklerin en çok inanmak istediği yalan bu olsa gerek… Size bir sır vereyim beyler; kadınlar bu yalana inanmanızı kullanıyor : ) En iyisi aramızdaki tüm oyun ve kurguları bir kenara bırakalım ve kadınlar ne kadar erkeklere muhtaç ise erkeklerin de kadınlara o kadar ihtiyaç duyduğu noktasında anlaşalım… Oyun yok, plan yok saf gerçeklerle yaşamımızın dengesini sağlıklı bir şekilde kuralım… Kimse kimseyi kandırmasın, kimse bir diğerinin canına, hayatına, hayallerine kast etmesin!
Hunharca öldürülen kadınları düşünüyorum da hiç birinin bir erkeğe aynı şeyi yapmamış olmasına dikkatinizi çekmek istiyorum… Ne kadar canı yansa da, birinin yaşamına kast edecek noktaya gelse bile çoğu zaman sadece kendini, çocuklarını kurtarmak güdüsüyle hareket ettiğini fark etmek zor değil…
***
Tüm bunları bana düşündüren Silivri Kadın Girişimciler Derneği'nin anlamlı programı… Aslında saflarına katıldığım günden beri 8 Mart'ları hep bu denli anlamlı kaydettiklerine şahitlik ediyordum… Dernek içi etkinliklerini bu yıl halka açmış olmalarının ne denli yararlı ve ulaştığı kişilerin duyarlılığıyla güçlü sinerjisini arttırdığını herkes fark etti sanıyorum.
Yılın Emekçi Kadını Perihan Öztürk'te çok yerini buldu… İnanılmaz bir azim ve çalışkanlık… Mütevaziliği, fedakarlığı tarif olunmaz.
Yılın Girişimci Kadını Eda Ziko; eminim ki ilerleyen senelerde başarıları artarak devam edecek… Genç, yetenekli ve çok çalışkan pırıl pırıl bir işkadınımız. Göçmenlerin çalışkanlığı, zarafeti, duruluğu, ‘çocuk da yaparım kariyer de' azmi; maşallah… Kutluyorum…
Ve Yılın İşkadını Dilek Şimşek Dönmez… Dernek vasıtasıyla tanıştık… Dört dörtlük bir kadın; her kadının olmak isteyeceği kadar özel bir insan… Eş oluşu, anneliği ve işkadınlığı; Allah nazarlardan saklasın, mutluluğu ve başarısı tüm hemcinsleri için yol gösterici, aydınlık verici nitelikte… Hayranlıkla takip ediyoruz efendim : )
Bir kez daha beni kadının gücüne inandırdığınız, geleceğe dair umutlarımı tazelediğiniz için TEŞEKKÜRLER…
Programda emeği geçenleri kutluyorum özellikle Öznur Kırkıcı'nın teatral yeteneğini ayakta alkışlıyorum, gösteride emeği bulunan tüm kadınlarımızın medeni cesaretini canı gönülden kutluyorum… Heyecanınızı, güzelliğinizi, emeğinizi bizimle paylaştığınız için teşekkürler…
Varsın adı olmasın; kadının gücü baki olsun : ))

Not: ‘Sevginar bugün siyaset yazmamış' diye bu yazıyı okumayan beylere teessüflerimi iletiyorum : ) Dünyayı, hayatınızı kiminle paylaştığınız çok önemli, siyasetten daha mühim inanın bana...

YORUM YAP