1 Eylül'de adli tatil bitti. Eylül ayından itibaren tüm hukuk camiası tatil rehavetini üzerinden atarak yoğun bir tempo içine girdi. Adliyedeki katibinden, hakimine; avukatlardan noterlere kadar herkes artık işinin başında. Tatil süresince birçok okuyamadığım kitabı okuma, izlemediğim filmi izleme fırsatım olsa da duruşma yoğunluğunu özlemedim desem yalan olur.
Ağustos ayı yangınlar, sel felaketleri, depremlerle geçti. Bu felaketlerin ardından sorumlularının cezalandırıldığını da görmek isterdim doğrusu. Oysaki ülkemizde felaketlere ne yazık ki kaderci bir yaklaşımla yaklaşılmaktadır. Yanan ormanın sorumlusu alevler, selde sürüklenen evin sorumlusu akan sular sanki! Sorumluluk bir kişinin üstüne aldığı, yapmak zorunda olduğu ya da yaptığı iş için hesap verme yükümlülüğü olmasına rağmen günümüzde kimsenin hesap vermediğini görüyoruz. Yeni adli yılda sorumlular hesap verir mi bilinmez ama yaşananları izleyen herkes günlerce hesap sorma isteği ile doldu taştı. 10 Temmuz 2018 Tarihli Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Tarım ve Orman Bakanlığı'nın görevleri sayılmış ve bu görevlerin ORMANLARIN KORUNMASI, geliştirilmesi, işletilmesi, ıslahı ve bakımı, çölleşme ve erozyonla mücadele, ağaçlandırma ve ormanla ilgili mera ıslahı konularında politikalar oluşturulması olduğu ifade etmiştir. Bu açık hükme rağmen binlerce metrekare orman alanının yok olmasının hesabını kimden sormalıyız?
YARGITAY YENİ YERLEŞKESİNDE…
6 blokta hizmet veren ve fiziki imkanları artık yetersiz kalan Yargıtay 1 Eylül'den sonra 10 blok halinde toplam 422 bin metre kare kapalı alanda, hizmet vermeye başladı.500 binleri geçen dosya sayısı ile ağır yük altında olan Yargıtay'ın fiziki koşullarının iyileştirilmesi dava süreçlerini olumlu etkileyecektir. Adil yargılanma için nitelikli hukukçuların yetişmesinin fiziki iyileştirmeden çok daha önemli olduğu unutulmamalıdır.
Yıllardır çeşitli anket firmaları halkın yargıya ne kadar güvendiğine dair araştırmalar yapar. Bu araştırmaların sonuçlarında ülkemizdeki yargıya güvenin %18‘lere kadar indiği görülmektedir.100 kişiden 72 kişisi adil yargılama yapılmadığını düşünmektedir. Yapılan anketler yüzümüzü güldürmese de Yargıtay Başkanı birkaç gün önce yargıya olan güvenin arttığını ifade etmiştir. Bununla ilgili objektif bir araştırma var mıdır bilinmez ama buna gerçekten inanmak istiyorum. Hukuk fakültesine girebilmek için ilk 100 bine girme şartının getirilmesi, eğitimin 5 yıla çıkarılması ve avukatlık sınavının getirilmesi ile meslek kalitesinin artacağı ve yargıya güvenin yükseleceği ama yeterli olmayacağı ortadadır.
Yargıya güvenin nasıl artacağının yanı sıra yargıya güvenin artmasının sonuçlarına da değinmek gerekir. Yargıya güvenin artması toplumsal huzur için olmazsa olmazdır. Adil yargılanacağını inanan vatandaşların yaşadığı bir ülkede kişiler arasındaki çatışma azalır. Aksi halde ise kişiler haklarını bireysel yollarla almaya çalışır ki bu da çetelerin, mafyaların, tefecilerin peyda olması demektir. Bu sebeple tüm hukukçuların ve kanun koyucu ve uygulayıcıların bu güveni arttıracak şekilde görevlerini sürdürmesi gerekir.
Yeni adli yılın herkes için adil bir yıl olması dileğiyle…