Bilineni tekrar edeyim. 3 Mayıs 2003’den beri Ak Parti (son gelişmelerde silinmediyse) üyesiyim. İğneyi kendine batıran bir yapının ötesine geçip, çuvaldız saplayarak öncelikle ve çoğunlukla kendi canımı yakan olduğumun da farkındayım. Yazacağım satırların parti büyüklerine güvensizlik ve itibarını zedeleyecek sözler olarak yorumlayıp, ihraç ettirme heveslilerinin iştahını kabartacağının da farkındayım. Ben tam tersi düşünceyle; Ak Parti’ye ve Türk siyasetine itibar ve katkı sağlayacağına inandığımdan geri kalmayacağım.
Baykal’ın başına gelen çirkin olay; Başbakan, bakanlar ve Ak Partili Milletvekillerinden birisi yaşayacak olursa ve örnekteki gibi inkâr edilemez gerçeklikteyse derhal ama derhal görevlerinden ve Ak Parti üyeliğinden istifası gerekir. Teorilerden veya komplolardan dem vurarak, ülkenin sürükleneceği karanlıktan bahsedilerek geçirilecek her gün; partime olan güvenimi sarsar. Hele hele eline, beline, diline sahip olamayanın gözetiminde ve himayesinde yapılacak genel kurul beni hepten çileden çıkartır. Yapacağım tek şey kalır. Gerekçelerimi bir güzel sıraladığım, noter onaylı istifa mektubu.
Aman be keskin sirke sen uzayda mı yaşıyorsun? Sen ne dersen de aynı durum Ak Parti’de de olsa bırakma bizi diyenler kurultay için Ankara’ya koşacak milyonlar olacaktır. Tıpkı CHP’de olduğu gibi. Bilemem… Olmaz diye düşünüyorum. Benimki ön tedbir. Testi kırılmadan önce kendi tokadımı yiyeyim de aklım başına gelsin. Belli mi olur, belki ben de kıvıranlardan olurum. Ahlaksızlığı herkesin alkışladığı zamanda, belirttiğim şekilde protesto etmek en doğal ve anayasal hakkım olmalı kararlılığındayım.
İlçe başkanının adı tecavüz olayına karışsa Silivri meselesi görür, elimizden gelen mücadeleyi yaparız. Geri adım attırma, hatta istifa ettirme konusunda da netice alabiliriz. Ama daha yukarıdaki olası rezillikler karşısında yapacak fazlaca bir şey yok. Sonuç alamadığın yerde çamurun üzerine sıçramaması için tedbir almaktan başka.
Anlaşıldı ki; imam nikâhına karşı olan Baykal, çok eşliliğe karşı değilmiş. Direk ilgili üç ismin olgun suskunluğu, tam bir çağdaşlık örneği. Zaten ağızlarını açacak olsalar, hain mertebesine yükselmek var. Hele soyadı Baytok olan koca gıkını çıkaracak olsa linç edilme tehlikesi yaşayacaktır. Eminim hafta sonu yapılacak kurultaya katılacak ve Baykal’ı yürekten alkışlayacaktır. Ak Parti aleyhtarlığı bütün rezillikleri örtmeye yetecek yorgan büyüklüğünde.
Baykal büyük bir komployla karşı karşıya olduğu iddiasında. Hak veriyorum. Yapılanların silah zoruyla olmadığını düşünsem de, komplonun açığa çıkmasında fayda var. Çözülmesinde Baykal’ın yardımcı olması gerekiyor. Yer, gün, tarih, saat, şüpheliler konusunda verilecek bilgiler netice alınmasını kolaylaştıracaktır. Sürüncemede kalması belki Baykal’ı rahatlatır ama kurumların yıpratılmasına neden olur. İletişim ve bilgisayar uzmanı olan koca Baytok’un tecrübelerinden yararlanmak lazım.
Daha önce yazmıştım. Rahmetli Alparslan Türkeş ilk hanımının ölümünden sonra evlenmek istediğinde MYK’dan izin istemişti. Uzun tartışmalar sonucu istediği izni alabilmiş ve evlenmişti. Bunu yapan Başbuğ gerici ve faşist olarak tanıtılabilmişti. Gönül macerası yaşamak için gerekli izinleri aldığı anlaşılan Baykal’ın; çağdaş, ilerici ve demokrat olarak lanse edilmesinin çifte standardına isyan ediyorum. Başbakan olabilse, Baltacının torunları olarak dünyaya nam salmaya devam ederdik.
Bu duygu ve düşüncelerle hafta sonu yapılacak olan CHP kurultayının, hayırlara vesile olmasını diliyorum.
BU İŞİ BİLMİYORLAR
Yağmurların kesilmesiyle Silivri Belediyesi yol yapımına ağırlık vermeye başladı. Yeni cadde ve sokak düzenlemeleri tam hız devam ediyor. Yaşanan kış şartları ve sel nedeniyle Silivri merkezinde çoğu sokak ve caddeler bozulmuş halde. Bu sezonda yama yapmaya yetişebilmenin mümkün olmadığını görüyorum. Yapılan yamaların da baştan savma olduğunu yazmalıyım. Sanayi girişi ve Piramit önündeki gibi.
Fevzi Çakmak Caddesi’ndeki yeni düzenlemeyi gereksiz görsem de, haklı gerekçelerini bulabilmiş durumdayım. Hürhaber yolu olan Şerif Sokağın hiçbir çukuru yokken, çevresinde onca inşaat devam ederken, yer yer on beş santime ulaşan asfaltı kepçelerle patlatılıp (hiçbir geri dönüşümü olmadan) yeniden düzenlenecek olmasını yadırgadım. “Seninkiler yazmaz, bari sen yaz” ricası bu konudaki düşüncemde yalnız olmadığımın kanıtı. Aynı zamanda “Bunlar bu işi bilmiyorlar, belediyecilikten anlamıyorlar” sözlerinin dile getirilmesinin de başlangıcı.
“Turan’ın beş yılda yaptıklarını, biz beş yılda bozar yeniden yaparız” uygulamalarının Turan’a zararı olmayacağı gibi, Işıklar’a ise hiçbir faydası olmaz. Olan borç batağındaki belediyenin, dolayısıyla Silivri’nin bütçesine olur. Öncelik Fevzi Çakmak ve Şerif Sokak olmamalıydı. Hizmet bekleyen cadde ve sokakları başkanın benden daha iyi bildiğine eminim.
CEMAAT SPORA EL ATTI
Bu sezonun şampiyonu Bursaspor. Olmaz denilen oldu, Bursa şampiyon oldu. Bir tarafta “Biz sizi şampiyon olmanız için sevmedik” diye ikinciliği kutlamaya hazırlanan taraftar. Diğer yanda Beşiktaş berabere kalamadı diye, yanlış anonsa kızıp kendi stadını yakanlar. Yetmedi; kutlamalarını canlı olarak bütün dünyaya yayınlayacak olan, naklen yayın arabalarını kullanılmaz hale getirenler. Elbette Fener’in şampiyonluğu kaçırmasına üzülenler az olacak. Büyük çoğunluk Bursa’nın sevincine ortak olacak. Coşkusunu ve hırsını dizginleyemeyenlerin düşünmesinde fayda var.
İlk günler geçtikten sonra Bursaspor’un arkasında Gülen Cemaati’nin olduğundan bahsedilecek. İlk benden duyun istedim. Eğitimdeki kaliteyi, geneldeki hoşgörüyü spora da yansıtabilirlerse ne mutlu. Bence hiçbir mahsuru yok. Ama birileri çok rahatsız olacaklar çok.
Tolga kardeşimin sayemde yazılarına tekrar başlamasından mutluluk duydum. Bilgilendirilerek, emirle yazdıkları konusunda da haklı görüyorum. Ne de olsa Gülencilerle yemişliğim, Adıyaman’a gitmişliğim var. Her türlü hoş görüyü göstereceğime emin olabilir. Bendeki niyet kadar, hacılar da kendi niyetlerini sorgulasalar ne güzel olurdu!
Layık olduğunuz gibi kalın!