Beklenen hareketler her şeyden önce… AK Parti saflarını sıklaştırma işaretleri veriyor. Yeni katılımlar, sistematik bir çalışma daha ne olsun... Gürültü, patırtı daha az… Bana soracak olurlarsa içerde ve dışarıda ortamı germemelerinde fayda var. Sosyal medyayı Tayyip Erdoğan’ın tüm ikazlarına rağmen gereğinden çok kullandıkları için nezaket sınırlarını aşabiliyorlar. Normal siyasi söylemlerinde olmayan dilleri sanal alemde ayrıştırıcı, ötekileştirici vazifesini ziyadesiyle görüyor. Siyasi çalışmalar esnasında karşılaştığımız beyefendiler ve hanımefendiler sosyal medyada niye canavarlaşma belirtileri gösterme ihtiyacı duyar bilmiyorum. Kibar, efendi hallerini tercih ederim; siyasi ağırlığa yakışan da budur… Oy almasanız bile saygı kazanırsınız, bunun da küçümsenecek bir şey olmadığını düşünüyorum.
Yeni katılımlar özümsenirse faydalıdır. Ben siyaset sahnesinde 180 derecelik değişimleri kolay kolay samimi bulmam. Kimse de anında inanmaz zaten. Emek lazım, çaba gerek… Hayırlı olsun yine de…
***
Konu AK Parti’den açılmışken; dün değerli bir siyasi büyümüz aradı "Silivri’yi, İstanbul’u yazmışsın saç ayağının Ankara ayağını es geçmişsin” diye eleştiride bulundu. Ankara’dan Tülay Kaynarca selam eder, muhtemelen kim olduğunuzu bilse "Allah iyiliğinizi versin” der : ) Bize de diyebilir, yalnızlık hissetmeyin… AK Parti’de değişen bir şey yok; değişime gerek yok anlaşılan… Evirip çevirip aynı ayaklarla saç tekrardan kuruluyor. Değişim denilen şey küt diye olmaz zaten. O ancak kadınların depresyon hallerinde gidip iki saatte saç modeli ve rengini değişimle mümkün : )) Siyasette dengelerin farklılaşması radikal kararlar ve onların içselleştirilmesi için zamana bağlı…
Rıfat Kutlu’ya bakıyorum da ağabeylerinin himayesinden, desteğinden ve ablasının sorunsuz katkılarından memnun görünüyor. Yoksa tırmanışa geçtiği yokuş canını çoktan okurdu : ))
GERİ ALINAN İŞÇİLER
Işıklar’ın hangi koşullarda böyle bir karar verdiği benim için ikinci önemde. İşçilerin işlerine geri dönmesine sevindim. "Sonunu düşünen kahraman olamaz” sözünü bizim başkan çok özümsedi anlaşılan. Çabuk asar keser, bir anda affeder eşi benzeri olmayan bir adam işte bu da… Umarım yaşananlardan her iki taraf da üzerine düşen dersleri çıkartmıştır. Işıklar büyük bir risk aldı; inşallah pişman olmaz… Etmezlerse olmaz tabi bir yanıyla da…
"SİLİVRİ’Yİ DÜNYA TURİZMİNE AÇMAK LAZIM”
Böyle diyor Ortaköy kökenli Yunanistan, Kavalalı gazeteci Stelios Hatsoukis, Silivri ile 10 yıllık tanışıklığının ardından. Yunanistan’dan gelenlere açmak bile ne kadar zor oldu bir bilse : ) Silivri bizim zaten kimse mülkiyet hakkı iddia etmiyor; rahat olsun herkes. Ama insanlar gelsin, gezsin ve görsün güzel ilçemizi. Tabi güzel ve anlamlı anılarla ayrılmaları ve yeniden gelmeyi özlemeleri için değerlerimizi parlatmalıyız. Haftasonu Silivri’de 8 TL’ye yediğim bir tatlıyı Ortaköy’de bir kafenin menüsünde 18 TL olarak görünce şaştım kaldım. Ortaköy’den neyimiz eksik bizim… Boğaz Köprüsü dışında : )) Aynı deniz, aynı sahil… Sahip olduğumuz şeylerin değerini bilelim ve tüm güzelliklerin paylaşılarak arttığını unutmayalım… Stelios Hatsoukis’in önerileri, dışardan bizi bizim kadar düşünen bir göz olarak tavsiyeleri dikkate değer bence...