Köşe yazarımız Adil Sirkecioğlu'nun 2 Şubat 2017 tarihli ve “Saygılı olalım” başlıklı yazısına istinaden bir açıklamada bulunan Akgün Duru, Referandum konusuyla ilgili görüşünü ayrıntılı bir şekilde derinlemesine araştırmayla kamuoyuyla paylaştı.
Silivrispor'un geçmiş dönem Kulüp Başkanlarından ve Silivri'nin başarılı işletmecilerinden Akgün Duru'nun Adil Sirkecioğlu'nun köşe yazısına istinaden yaptığı Referandum açıklaması aynen şu şekilde:
“KEMALİSTİM”
“Ben Mustafa Kemal'in yoktan var ettiği ülkede yaşayan bir bireyim. Bugün elimde özgür düşüncelerimi beyan etme hakkım varsa ve bunu korkusuzca yapabiliyorsam Mustafa Kemal sayesindedir. Ben ne AKP'li, ne CHP'li ne de başka bir partiliyim. Ben Kemalist'im.
“TEK İSTEĞİM YÜCE TÜRK MİLLETİNİN REFAHI VE HUZURU”
Günümüzde bütün siyasi partilerin iktidar olmak için ne kirli yollardan geçtiği bile belli olmayan ve halkın refahının yok sayıldığı bu zamanlarda, tek isteğim Yüce Türk Milleti'nin refahı ve huzurudur. Mustafa Kemal'in yıllar öncesinde söylediği cümlelerin değerini gün geçtikçe daha net anlayan biriyim.
Türkiye Cumhuriyeti'nin Mustafa Kemal Atatürk tarafından dünyada eşi benzeri olmayan destansı bir şekilde 1923'te nasıl kurulduğunu bilmeyen yok! Mustafa Kemal istese, bugün dünyanın her yerinde patlak veren diktatörlük rejimini yapamaz mıydı sanıyorsunuz? Kolaya kaçıp tek adam (başkanlık) rejimini uygulayamaz mıydı zannediyorsunuz? Yapardı yapmasına ama siz o zaman “Cumhuriyet”in tadına bakıp, kıymetini anlayıp, bugün bu konuda eleştiri yapabilecek hakkı bile bulamayacaktınız kendinizde…
“ATATÜRK, BAŞKANLIK SİSTEMİNE TAMAMEN MUHALİF”
Gelin 1923 yılında doğmuş, Atatürk dönemini yaşamış gazeteci ve hukuk fakültesi mezunu Hıfzı Topuz'un anlattıklarını beraber inceleyelim: “Biliyor musunuz, Cumhuriyet kurulurken bazı gruplar Atatürk'ün başkan olmasını istiyorlar ve bunu sık sık gündeme getiriyorlar. Atatürk bundan hoşlanmıyor, bakın ne diyor: “Amerika sistemini ülkemizde uygulamayı hiç aklıma getirmedim. Sistemsiz ve kanunsuz tarzda bir Reis-i Cumhurlukla Başbakanlığı birleştirmeyi asla düşünmedim. Ben anlamam devlet işlerinden, benim bildiğim dış politikadır, askerliktir” diyor.
“Devlette bir yığın bakanlık var, herkes haddini bilmeli, ben onlara bırakıyorum, onların işine karışmam asla” diyor.
Yani Atatürk, başkanlık sistemine tamamen muhalif. O zaman bir tek Amerika sistemi var, başkanlık olarak. Bir de Hitler var, Mussolini var. Atatürk müthiş karşı Hitler ve Mussolini'nin başkanlık sistemine. “Böyle sistem olmaz” diyor! Her fırsatta bunu vurguluyor, “Ben Meclis'e saygılıyım, Meclis karar verir, ben karar vermem. Meclis halkın temsilcisidir, benim millete güvenim var, onlar seçerler” diyor. Atatürk, “Ben isteseydim derhal askeri bir diktatörlük kurar ve memleketi öyle yönetmeye kalkardım. Fakat istedim ki, millet çağdaş bir devlet kursun ve onu yaptım. Ben diktatör değilim ve heveslisi de olmadım” diyor.
BAŞKANLIK SİSTEMİNİN DÜNYA TARİHİ VE ORTAYA ÇIKMA ŞARTLARI
Sizin ise tek derdiniz “şu anki” anayasa teklifi olmuş. “Şu an” sunulan başkanlık sistemi teklifi olmuş. Nasıl Türk tarihini, yıllar boyu hüküm sürmüş Osmanlı İmparatorluğu'nun tarihini adınız gibi biliyorsanız, “evet” diyeceğiniz o başkanlık sisteminin de dünya tarihini, neden ve ne şartlarda ortaya çıktığını bileceksiniz o zaman! Bilmeyenler için kısaca anlatayım, zira bunun da eksik bilgiler içerdiğini düşünenleriniz olursa onun için de uzun bir yazı yazmaktan keyif duyarım.
“ABD'DE YASAMA İLE BAŞKAN ARASINDA CİDDİ FREN-DENGE ARAÇLARI VAR”
Başkanlık sistemi, bildiğiniz üzere dünyada en kapsamlı ve en etkin biçimde Amerika Birleşik Devletleri'nde uygulanmaktadır. Amerika'nın bağımsızlığını elde etmesi sonucu, sıfırdan kurulan bir devletin başına, aciliyeti bulunan, bir devlet başkanı gerekmektedir ve devlet henüz yeni kurulduğu için çift başlı bir yönetim ülkeyi zora sokar düşüncesinden dolayı tek adam yönetimi olan başkanlık sistemi şeklinde kurulmuştur. Fakat Amerika'daki sistemde üst düzey atamalar, önemli anlaşmalar, bütçe, veto, yüce divan yargılamaları gibi yasama ile başkan arasında çok ciddi “fren-denge” araçlarının varlığı söz konusudur ki en son Trump'ın Müslüman ülkelere uygulamaya kalktığı “vize yasağı” kararnamesinin mahkeme kararıyla durdurulması buna güzel ve güncel bir örnektir. İşte bu “FREN-DENGE” mekanizmaları (yeni sistemle Türkiye'de tamamen ortadan kaldırılan) sayesinde başkan istediği gibi hareket edememekte, gerektiğinde bağımsız yargı başkana dur diyebilmekte, kuvvetler ayrılığı ilkesi tam olarak uygulanabilmektedir. Bundan dolayıdır ki bu sistem mevcut geçerliliğini yıllardır korumaktadır.
“BİZİM ÖRNEK ALMAYA ÇALIŞTIĞIMIZ BAŞKANLIK ABD'NİNKİ DEĞİL SURİYE'NİNKİ”
Zaten bizim örnek almaya çalıştığımız Başkanlık sistemi de Amerikan Başkanlık Sistemi değildir. Eleştirdiğimiz, diktatör diye nitelendirdiğimiz Esad'ın yani Suriye'nin Anayasasıdır.
AÇIKLAMA NEDENİ
Gelelim bu demeci verme gerekçeme! Bir süre önce sosyal medya aracılığıyla mevcut anayasa maddeleri ile değişiklik yapılması düşünülenleri, araştırarak, okuyarak, maddeleri inceleyerek herkesin anlayabileceği bir sadeliğe getirip karşılaştırma yaparak paylaşımda bulundum ve seçimi okuyanların vicdanına bıraktığımı belirttim. Hepimizin geleceğini önemli ölçüde etkileyecek değişiklikleri, bir vatandaş olarak, edindiğim bilgiler doğrultusunda fazla detaya girmeden, dostlarımla paylaştım. Fakat Hürhaber Gazetesi'nin köşe yazarlarından Sayın Adil Sirkecioğlu, bu paylaşımı “alelacele ele tutuşturulmuş ve çok eksik bilgi dolu bir metin” olarak nitelendirip “metnin geliştirilmesi ve tekrar bilgilendirilmesi” yönündeki talebini içeren bir köşe yazısı yazdı. Ben de bu talebi saygıyla karşılayarak, Sayın Sirkecioğlu'na kaynakları belirterek daha detaylı bir karşılaştırma yapıp yine aynı yolla yani kendi gazetesi aracılığıyla isteğini yerine getirmek istedim.
“TEŞEKKÜR EDİYOR VE ÖZÜR BEKLİYORUM”
Anayasa maddelerinin detaylı açıklamalarına girmeden şunu da belirtmek isterim! Beni tanıyan herkes, Sayın Sirkecioğlu da dahil, böyle bir yazı yazdı diye kendisinin işten kovulmasını isteyecek bir karaktere sahip olmadığımı bilir. Yapıcı eleştirilere kapımız sonuna kadar açıktır. Ve bu yapıcı eleştirisi sayesinde hem kendisini hem de bu konuda detaylı bilgi edinmek isteyen dostlarımızı aydınlatacak bir metin hazırlamamıza vesile olmuştur. Bundan dolayı kendisine benden beklediği teşekkürü ediyorum. Fakat yazısına “Saygılı Olalım” diye bir başlık atıp beni birilerine “yaranmakla” suçlamasını kendisine yakıştıramayıp bu cümlesinden dolayı da kendisinden bir özür bekliyorum.
Şimdi izninizle daha önce paylaştığım Başkanlık Sistemi ile günümüzdeki Parlamenter Sistemi karşılaştıran yazımı, dayandığım kaynaklar ile birlikte daha detaylı bir şekilde tekrar paylaşıyorum. Kıymetli köşe yazarı büyüğümüz Sayın Sirkecioğlu'nu da televizyonlardaki bedel karşılığında çıkan konuşmacıların alıntılarından ya da sosyal medyada kopyala yapıştır mantığından uzak bir şekilde, benim yapmaya çalıştığım gibi, sadece anayasal hukuka ve anayasa maddelerine dayanarak tek tek açıklamalarını ve “eksik değil, çok eksik” olduğuna dair iddialarını madde madde ispata davet ediyorum. Ama dediğim gibi, kaynağı ANAYASA olmak koşuluyla!
1. A) Şu anki sistemde TBMM ve cumhurbaşkanı ayrı hareket eder.
AA) Şu anki sistemde yürütme 2 başlıdır: TBMM ve cumhurbaşkanı.
KAYNAK:
ANAYASA MADDE 8 – Yürütme yetkisi ve görevi, Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu tarafından, Anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir.
B) Başkanlık sisteminde bütün yetkiler sadece başkanda toplanmıştır.
BB) Başkanlık sisteminde yürütme tek kişiye aittir: Başkan.
KAYNAK:
MADDENİN DEĞİŞİKLİK TEKLİFİNE GÖRE HALİ:
Madde 104 – Başkan, Devletin başıdır. Yürütme yetkisi Başkana aittir.
KAYNAK:
MADDENİN DEĞİŞİKLİK TEKLİFİNE GÖRE HALİ:
Madde 8 – Yürütme yetkisi ve görevi, Başkan tarafından, Anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir.
(Bakanlar Kurulu ibaresi çıkarılmıştır.)
2. A) Şu anki sistemde TBMM, cumhurbaşkanını güvensizlik oyuyla düşürebildiği gibi, cumhurbaşkanı da TBMM'yi feshedebilir.
KAYNAK:
ANAYASA MADDE 116 – Bakanlar Kurulunun, 110 uncu maddede belirtilen güvenoyunu alamaması ve 99 uncu veya 111 inci maddeler uyarınca güvensizlik oyuyla düşürülmesi hallerinde; kırk beş gün içinde yeni Bakanlar Kurulu kurulamadığı veya kurulduğu halde güvenoyu alamadığı takdirde Cumhurbaşkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanına danışarak, seçimlerin yenilenmesine karar verebilir. Başbakanın güvensizlik oyu ile düşürülmeden istifa etmesi üzerine kırk beş gün içinde veya yeni seçilen Türkiye Büyük Millet Meclisinde Başkanlık Divanı seçiminden sonra yine kırk beş gün içinde Bakanlar Kurulunun kurulamaması hallerinde de Cumhurbaşkanı Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanına danışarak seçimlerin yenilenmesine karar verebilir.
B) Başkanlık sisteminde başkanı düşürebilecek daha üst bir güç yoktur.
KAYNAK:
MADDENİN DEĞİŞİKLİK TEKLİFİNE GÖRE HALİ:
Madde 116- Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının beşte üç çoğunluğu ile seçimlerin yenilenmesine karar verebilir. Bu halde Türkiye Büyük Millet Meclisi genel seçimi ile Başkan seçimi birlikte yapılır. Başkanın seçimlerin yenilenmesine karar vermesi halinde Türkiye Büyük Millet Meclisi genel seçimi ile Başkanlık seçimi birlikte yapılır. Başkanın ikinci döneminde Meclis tarafından seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi halinde Başkan bir defa daha aday olabilir. Seçimlerinin birlikte yenilenmesine karar verilen Meclisin ve Başkanın yetkileri, bu organların seçilmesine kadar sürer. Bu şekilde seçilen Meclis ve Başkanın görev süreleri de beş yıldır.
(Madde tamamıyla değişmiş, güvenoyu veya güvensizlik oyu ile ilgili bir ifade eklenmemiştir.)
3. A) Şu andaki sistemde, TBMM bir yasa çıkarırsa cumhurbaşkanı bu yasayı kabul etmek zorundadır.
KAYNAK:
ANAYASA MADDE 88- Kanun teklif etmeye Bakanlar Kurulu ve milletvekilleri yetkilidir.
ANAYASA MADDE 89- Cumhurbaşkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisince kabul edilen kanunları on beş gün içinde yayımlar.
Yayımlanmasını kısmen veya tamamen uygun bulmadığı kanunları, bir daha görüşülmek üzere, bu hususta gösterdiği gerekçe ile birlikte aynı süre içinde, Türkiye Büyük Millet Meclisine geri gönderir. Cumhurbaşkanınca kısmen uygun bulunmama durumunda, Türkiye Büyük Millet Meclisi sadece uygun bulunmayan maddeleri görüşebilir. Türkiye Büyük Millet Meclisi, geri gönderilen kanunu aynen kabul ederse, kanun Cumhurbaşkanınca yayımlanır.
B) Başkanlık Sisteminde, Hakimleri ve savcıları başkan seçer.
KAYNAK:
DANIŞTAY KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN:
MADDE 1, FIKRA 5- Başkan tarafından Danıştay üyeliğine seçilip idari yargıda bir göreve atanmak isteyenler, görev sürelerinin bitiminden bir ay öncesine kadar, idari yargıda bir göreve atanmak için talepte bulunur. Talepte bulunanlar Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ilgili dairesi tarafından idari yargıda sınıf ve derecelerine uygun bir göreve atanır. Talepte bulunmayanlar, başka bir göreve atanmak üzere Danıştay Başkanlığı tarafından Başbakanlığa bildirilir.
BB) Başkanlık Sisteminde, Yasaları başkan çıkarır. Meclisin yasa çıkarma yetkisi yoktur.
KAYNAK:
MADDENİN DEĞİŞİKLİK TEKLİFİNE GÖRE HALİ:
Madde 88- Kanun teklif etmeye milletvekilleri yetkilidir.
Madde 104- Başkan, bakanları atar ve görevlerine son verir.
Başkan, kanunların uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, yönetmelikler çıkarabilir. Kararnameler ve yönetmelikler, yayımdan sonraki bir tarih belirlenmemişse, Resmî Gazetede yayımlandıkları gün yürürlüğe girer. Başkan, ayrıca Anayasada ve kanunlarda verilen seçme ve atama görevleri ile diğer görevleri yerine getirir ve yetkileri kullanır.
(Kanun tekliflerini başkanın atadığı milletvekilleri, yani dolaylı yoldan başkan yapar.)
4. A) Şu anki sistemde cumhurbaşkanı güvensizlik sebebiyle düşürülebilir. Erken seçime gidilebilir.
KAYNAK:
ANAYASA MADDE 116 – Bakanlar Kurulunun, 110 uncu maddede belirtilen güvenoyunu alamaması ve 99 uncu veya 111 inci maddeler uyarınca güvensizlik oyuyla düşürülmesi hallerinde; kırk beş gün içinde yeni Bakanlar Kurulu kurulamadığı veya kurulduğu halde güvenoyu alamadığı takdirde Cumhurbaşkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanına danışarak, seçimlerin yenilenmesine karar verebilir. Başbakanın güvensizlik oyu ile düşürülmeden istifa etmesi üzerine kırk beş gün içinde veya yeni seçilen Türkiye Büyük Millet Meclisinde Başkanlık Divanı seçiminden sonra yine kırkbeş gün içinde Bakanlar Kurulunun kurulamaması hallerinde de Cumhurbaşkanı Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanına danışarak seçimlerin yenilenmesine karar verebilir.
B) Başkanlık sisteminde başkanı düşürmek için milletvekillerinin 412'sinin oyu gereklidir.
KAYNAK:
MADDENİN DEĞİŞİKLİK TEKLİFİNE GÖRE HALİ:
Madde 105- Başkan hakkında, TBMM üye tam sayısının en az üçte ikisinin (367) vereceği önerge ile soruşturma açılması istenebilir. Yüce Divan'a sevk kararı ancak üye tamsayısının dörtte üç çoğunluğunun (412) gizli oyuyla alınabilir.
(Burada Hürriyet gazetesi yazarlarından Erdem Erol'un sorduğu soruyu tekrarlamak isterim: Neden 367, neden 412? Seçerken katılanların bir fazlasıyla seçiyoruz da... Yargılamak için başkan seçilenin kaderini kendi partisinin “ihanetine” bağlıyoruz? Neden yüzde 5'i geçen siyasi partiler başkan adayı teklifi yapabilecek? Neden yüzde 1 değil?)
5. A) Şu anki sistemde TBMM'nin yetkisi vardır, milletvekillerinin yetkisi vardır, başbakanın yetkisi vardır. Cumhurbaşkanı karar alırken, başbakanın onay vermesi zorunludur.
KAYNAK:
ANAYASA MADDE 105 - Cumhurbaşkanının, Anayasa ve diğer kanunlarda Başbakan ve ilgili bakanın imzalarına gerek olmaksızın tek başına yapabileceği belirtilen işlemleri dışındaki bütün kararları, Başbakan ve ilgili bakanlarca imzalanır; bu kararlardan Başbakan ve ilgili bakan sorumludur.
B) Başkanlık sisteminde TBMM'nin yetkisi yoktur, milletvekillerinin yetkisi yoktur, başbakan hiç yoktur.
KAYNAK:
MADDENİN DEĞİŞİKLİK TEKLİFİNE GÖRE HALİ:
Madde 8 – Yürütme yetkisi ve görevi, Başkan tarafından, Anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir.
(Bakanlar Kurulu ibaresi kalkmıştır, dolayısıyla TBMM ve milletvekillerinin fiili ehliyeti sona ermiştir, yetkisizlerdir.)
(Başbakan ile ilgili anayasada bulunan bütün hükümler silinmiş, buna dair maddeler tamamıyla iptal edilmiş ve başbakanlık makamı artık bulunmamaktır.)
BB) Başkanlık sisteminde Başkanın asistanları vardır. Ancak başkan bir karar alırken bu asistanlara danışmak mecburiyetinde değildir. Tüm kararları kendisi verebilir.
KAYNAK:
MADDENİN DEĞİŞİKLİK TEKLİFİNE GÖRE HALİ:
Madde 106- Başkan, seçildikten sonra bir veya daha fazla Başkan yardımcısı atayabilir.
(Başkan yardımcısı, ABD Başkanlık Sistemi'ndeki “başkanın asistanları” makamına tekabül eder. Başkan yardımcısı, kesinlikle “başbakan” makamına tekabül etmemektedir. Yani, başkanın bir karar alırken bu yardımcısına danışma gibi bir mecburiyeti bulunmaz.)
6. A) Şu anki sistemde cumhurbaşkanı denetlenir. Anayasa Mahkemesi, cumhurbaşkanını denetler ve yargılar.
KAYNAK:
ANAYASA MADDE 148 - Anayasa Mahkemesi Cumhurbaşkanını, Bakanlar Kurulu üyelerini, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Askerî Yargıtay, Askerî Yüksek İdare Mahkemesi Başkan ve üyelerini, Başsavcılarını, Cumhuriyet Başsavcıvekilini, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ve Sayıştay Başkan ve üyelerini görevleriyle ilgili suçlardan dolayı Yüce Divan sıfatıyla yargılar.
ANAYASA MADDE 125- Cumhurbaşkanının tek başına yapacağı işlemler ile Yüksek Askeri Şuranın kararları yargı denetimi dışındadır. Ancak, Yüksek Askerî Şûranın terfi işlemleri ile kadrosuzluk nedeniyle emekliye ayırma hariç her türlü ilişik kesme kararlarına karşı yargı yolu açıktır.
B) Başkanlık sisteminde başkan denetlenmez. Kimsenin başkanı denetleme yetkisi yoktur.
KAYNAK:
MADDENİN DEĞİŞİKLİK TEKLİFİNE GÖRE HALİ:
Madde 125 (Başkanın tek başına yapacağı işlemler ile Yüksek Askeri Şuranın kararları yargı denetimi dışındadır. Ancak, Yüksek Askerî Şûranın terfi işlemleri ile kadrosuzluk nedeniyle emekliye ayırma hariç her türlü ilişik kesme kararlarına karşı yargı yolu açıktır) tamamen kaldırılmıştır. Yerine ek bir madde yapılmamıştır.
Madde 98'in (Türkiye Büyük Millet Meclisi soru, Meclis araştırması, genel görüşme, gensoru ve Meclis soruşturması yollarıyla denetleme yetkisini kullanır. Soru, Bakanlar Kurulu adına, sözlü veya yazılı olarak cevaplandırılmak üzere Başbakan veya bakanlardan bilgi istemekten ibarettir) esas anlamda denetleme mekanizmasının işlenmesinin güvencesi olan “Soru, Bakanlar Kurulu adına, sözlü veya yazılı olarak cevaplandırılmak üzere Başbakan veya bakanlardan bilgi istemekten ibarettir” hükmü kaldırılmıştır. Aynı maddeye yalnızca şekil anlamında denetim manasına gelen “Genel görüşme ve Meclis araştırmasına yürütme adına herhangi bir temsilci katılamaz. Yazılı soru; yazılı olarak en geç̧ onbeş gün içerisinde cevaplanmak üzere milletvekillerinin, Başkan yardımcıları ve bakanlara yazılı olarak soru sormalarından ibarettir.” hükmü eklenmiştir.
Eski maddeye göre bakanlardan istenebilen “bilgi”, yeni maddeye göre yerini yalnızca “yazılı soru sorabilmeye” bırakmıştır.
Başkanlık sistemini savunanların cevaplamakta en çok zorlandığı yer burasıdır. Başkanı daha üst birinin denetleme yetkisi yoktur.
7. A) Şu anki sistemde cumhurbaşkanının TBMM'ye karşı sorumluluğu vardır.
KAYNAK:
ANAYASA MADDE 8. – Yürütme yetkisi ve görevi, Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu tarafından, Anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir.
(Yürütme çift başlı olduğundan dolayı kuvvetlerin bu ayrılığı her kuvvetin diğer kuvvete karşı sorumluluğunu doğurur.)
B) Başkanlık sisteminde başkanın kimseye karşı bir sorumluluğu yoktur, sorumsuzdur.
KAYNAK:
MADDENİN DEĞİŞİKLİK TEKLİFİNE GÖRE HALİ:
Madde 104 – Başkan, Devletin başıdır. Yürütme yetkisi Başkana aittir.
(Yürütme bir tek başkana ait olduğundan dolayı ve başkanın denetlenmesinin hükümlerini içeren Madde 125'in de tamamen anayasadan çıkarılması üzerine, başkanın başkalarına karşı sorumluluğu olmadığı açıktır.)
“ÇAY BAHÇELERİNDE SİGARASIZ, ÇAYSIZ KALIN; ARAŞTIRMASIZ, BİLGİSİZ
VE KORKAK KALMAYIN”
Evet, benden bu kadar. Gönül ister ki bu araştırmaları ve paylaşımları kimselerden korkmadan herkes yapabilsin. Şimdi yapmazsak, bir daha yapamayacağız. Sayın Sirkecioğlu gibi bitireyim. "Gelişmelere göre tavır almak hakkım saklı kalmak kaydıyla" demiyorum, tavrım açık ve net diyorum. Çay bahçelerinde sigarasız, çaysız kalın; araştırmasız, bilgisiz ve korkak kalmayın.
“BÜTÜN ATATÜRKÇÜLERİN AYNI KARARI VERMESİ DİLEĞİYLE”
Sonuç olarak, Mustafa Kemal'in kararı net bir şekilde belliyse, benim de bellidir… Bütün Atatürkçülerin aynı kararı vermesi dileğiyle!
SENA DURU'YA TEŞEKKÜR
Bir konuyu daha gururla sizinle paylaşmak istiyorum. Ne mutlu bana ki, bu bilgilendirme metninde bana yardımcı olan kişi, Hukuk Fakültesi öğrencisi, Cumhuriyetçi ve Kemalist kızım Sayın Sena Duru'dur. Kendisine sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum…”
Haber:
Sevginar SALİ