Bir ilçe kongresi, iki eğilim yoklaması… Üçe gerek var mı?
Neden mi bahsediyorum? Özcan Işıklar’ın hatalarından ders almama inadından. Allah’tan şanslı da başka bir şekilde yırtıyor.
Özcan Işıklar’ın belediye başkanı olduğu günden bu yana bıkıp usanmadan yaptığı bir hatayı yeniden yazmanın vakti geldi. Bugün gazetemizde Işıklar’ın seçim maratonundan uğradığı pek çok durağa ilişkin bilgi ve görüntüleri göreceksiniz.
Liderlik durumunu abartmak, bütün yükü tek başına sırtlamak gibi bir sorunu var Işıklar’ın… Hatayı hep kendinde arayarak ekip arkadaşlarını yüceltmek yanlışında bitmeyen ısrarı… Evet yaşadığımız pek çok şeyin sebebi asla bir başkası değil, büyük ve belirleyici ölçüde biziz. Ama bir konunun iç etkenleri gibi tesiri altında kaldığı dış sebepler de vardır.
Ne yapıyor Işıklar, arkasına kattığı meclis üyeleriyle kurumları, esnafları dolaşarak kendisi ve onlar için oy istiyor. Oysa 28 meclis üyesi sahaya bizzat çıkıp, dört bir koldan onun için destek istese geri dönüşüm daha etkili olmaz mı? Bir kişinin 28’e istediği destek çalışması mı, 28 kişinin en etkili olacakları alanda faaliyeti mi daha iyi bir oy geri dönüşümü sağlar?
Mümin Koçoğlu’nun Selimpaşa’da, Devrim Uzun’un Çanta’da, Saadet Gencoğlu’nun mali müşavirler ve kadın örgütlerinde, Semih Ayeş’in eczacılar ve gençlerin ortamında, Cengiz Aksu’nun Mimar Sinan Mahallesi’nde, Bora Balcıoğlu’nun Gazitepe’de, İbrahim Çeşmecioğlu’nun Ortaköy’de, Hakan Sefa’nın esnaflar arasında, Mehmet Bulut’un Orduluların ortamlarında, Ali Tonta’nın çarşı veya Kavaklı’da insanlarla zaman geçirmesi daha etkili olmaz mı? Bu insanların hepsinin aynı anda İGDAŞ, BEDAŞ, İSKİ, banka veya kamu kurumunda olmasının geri dönüşümü ne fark yaratır?
Zafer Bıyıklı, İSKİ’de ağzını bile açamaz ama Gümüşyaka’da nüfusun yarısına ismiyle hitap edip, etkili bir geri dönüşüm sağlar. Işıklar, ekibinin bölgesel ve yöresel tanınırlık avantajını iyi değerlendiremiyor. Hareket ve etkinlik hızını yavaşlatacak ölçüde sorumluluğu tek başına yüklenme eğiliminin faydasızlığını bir an önce sağlıklı şekilde değerlendirmesinde yarar var.
Seçim koordinasyon merkezinde yapılan çalışmalar işin teorik kısmı olarak takdir görse de halka ulaşmak, yüz yüze ve birebir etkileşim konusunda CHP’nin gerekli ölçülerde değerlendirmede bulunmadığı görüşüne katılmaktan başka yapacak bir şey yok bu noktada.
AK Parti’nin teşkilat dengelerini yeni sürece göre düzenlemesi, seçim kampanyasını yabancı el ve gözden yürütme hatası CHP’de ziyadesiyle rahatlık yaratmış vaziyette. Meclis listelerine örgüt takviyesi de tabanın tepkisiyle ilgili sıkıntıyı çözüme kavuşturduğu için rehavete kapılma durumu artış gösteriyor.
CHP, oluşan son durumda seçime yine de en hazırlıklı ve en sorunsuz giren parti. Ancak zorlukların bir yapıda yarattığı devinim asla küçümsenmemeli. Rehavetin, rakibini hafife almanın hissettirmeden kaybettirdiği durumlarla değil, yokluk ve sıkıntılar ile mücadele içinde kazanılan zaferlerle tarih yazılır.
Bir kez daha örneklemek gerekirse; Doruk Bulut’un, Özcan Işıklar’ın yanında dolaşarak sağlayacağı bir getiri yok. AK Parti Değirmen- köy’den iki ismi listesine koydu. Işıklar’ın, Değirmenköy ile ilgilenmeye ayıracağı vakit son derece sınırlı. CHP’nin belediye başkan adayının, Selimpaşa’ya da çok fazla zaman ayırmasına gerek yok (imkân da yok zaten); Mümin Koçoğlu, Arzu Yalçınkaya’ya yetki ve sorumluluk verecek, sorumluluk yükleyecek.
Yani CHP’nin seçim koordinasyon merkezi görev dağılımı üzerine yoğunlaşsa hiç fena olmaz. Yoksa Işıklar’ın seçime kadarki vaktinin yarısı arkasından gelen grubu beklemekle geçer, bu da onu çalışmaktan daha çok yorar, sıkıntıya sokar. Tarih yazma işi de yalan olur!