Konuşmanın susmaktan zor olduğu zamanlardan geçiyoruz. Tam olarak ne yaşadığımızı anlayan kaç kişi var bilmiyorum ama akıl almaz bir sürecin içinde her yeni güne farklı ekonomik yıkım silsilesi ile uyanıyoruz. Ne o çok koruduğumuz kıymetli itibarımız ne de insanlarda dayanacak güç kaldı. İlkini muhafaza etmek adına çekilen bütün ıstıraplar da boşuna gitti; dünya gülmeyi bıraktı, acım acım acıyor halimize.
Enteresan şekilde bu duruma bizde gülebilenler var… Bu kara mizah ile de bir süre daha zaman geçirelim ama ekonomik sorunlar öyle tek başına gelmez ele geçirdikleri yerlere. Bunun sosyal, psikolojik etkileri de olur. Fakir daha fakirleşirken, zenginliğine zenginlik kattığı için rahat olanlar aynı toplumda huzur içinde yaşayamayacaklarını anladıklarında ya başka ülkelerde çare aramak ama her durumda dizlerini dövmekle yüz yüze kalacaklar.
İki de bir hükümet, devlet ayrımı üzerinden bir takım siyasi paylaşımlar ile algılar yönetilmeye çalışılıyor ya; kim kurmuş olursa olsun hükümetlerin birinci görevi devleti ve milleti korumaktır, kendini değil.
Devleti ve milleti önceleyemeyen hiçbir hükümetin kendini koruması da vaki değildir, bunu başarmak ise asla bir meziyet sayılmaz.
Allah devletimize ile milletimize sabır ve güç versin!
“KOLTUĞUNDAN GÜÇ ALAN DEĞİL, KOLTUĞUNA GÜÇ VEREN…”
Silivri Belediye Meclisi'nin birkaç aylık komisyon çalışmasının ardından Kasım ayında onayladığı Kırsal Mahalle kararı, İBB'nin Aralık Meclisinde onaylandı. CHP muhalefetinin “Geç kalıyoruz” serzenişleri İBB Meclisinden 39 ilçe arasından geçirilen ilk Kırsal Mahalle kararının Silivri Belediyesi'ne ait olması ile boşa düştü.
Silivri Belediye Başkanı Volkan Yılmaz'ın başını çektiği kırsal bölgelere İBB'nin su indirimi uygulamasını devam ettirmesi yönündeki ısrar belli aşamalardan geçip TBMM'de ciddi ciddi bir yasa olarak vücut buldu. Düşünüyorum da demek ki yasa çıkartmak için illa milletvekili olmaya gerek yok! Yıllarca mecliste dirsek çürüten milletvekillerinin muktedir olamadığına 2 yıllık bir ilçe belediye başkanı yapabiliyor! “O milletvekilleri yasayı gündemlerine almayıp, oy kullanmasaydı da ilçe belediye başkanı söz konusu yasayı çıkartsaydı da görseydik!!!” diye düşünenler olabilir. Mümkün bir senaryo ve ne yazık ki yaşamadığımız da değil...
Ancak bunu düşünürken milleti temsil etmek üzerine seçilen o vekillerin beklentileri ile alakadır olmadıkları vatandaşlar ile seçim arifesi veya sandıktaki vuslatını da düşünün derim. İktidarlar, yetki süreçleri güzel şeyler de bunun bir de seçimler ile sınırlandırılması ve oylaması var, tıpkı ne kadar gizlerseniz gizleyin her gerçeğin eninde sonunda gün yüzüne çıkma özelliği olduğu gibi…
“Koltuğundan güç alan değil, koltuğuna güç veren”leri seçtiğimiz sürece sorunlar değil gündemimizde yapılan çalışmalar ve gelişim süreçleri yer alır… Hatta yetkiyi ‘koltuğundan' (makam), gücü halktan alan siyaset karşılaşılan tüm sorunları çözerek temsil ettiği toplumu daha ileri bir refah seviyesi ve gelişime taşır.
ŞANS MI, AKIL MI?
Silivri Belediyesi kendi arazisi 500 dönümde yetiştirdiği ayçiçeklerinden ürettiği 50.000 litre ayçiçek yağını tam da, ülkece pek çok temel ihtiyaç gıda maddesi gibi, üründeki fahiş fiyatı tartıştığımız bir dönemde 10.000 aileye ücretsiz olarak ulaştırmaya başladı. (Silivri Belediyesi aynı uygulamayı daha az kapsamda geçen sene de gerçekleştirdi. O zaman sadece salgın nedeniyle ekonomik ihtiyaç boyutunu tartışıyorduk şimdi bir de stokçuluk ve satış kısıtlaması eklendi mevzuya. Yani sorun da, ihtiyaç da arttı...)
Bu dönem kendi alanı dışında sağlıktan, eğitime pek çok konuda gerçekleştirdiği yatırımlardan cesaret alarak yakında Hükümetin yarattığı sorunları da çözüme kavuşturmasını bekleriz ilçe belediyesinden diye Başkan Volkan Yılmaz'ı uyandırsak mı?!
Ayçiçek yağı konusu güzel bir hizmet olmakla birlikte ‘mimarı' için siyasi yönüyle de on numara bir tanıtım çalışması diye konuşurken bir arkadaşımla (CHP'li ve tarım konularında oldukça da bilgilidir…)
- ‘Ne şanslı bir zamanlama' dedim…
- “Belediye Başkan Adaylığı da öyle değil miydi?” diye karşılık verdi…
Z kuşağı jargonunun bilinen örneklerinden “Kaderin izin vermediğine şansın gücü yetmez” sözüne ufak bir revizyon yapıyorum; ‘akıl ile desteklenmeyen şansla da nereye kadar'a açıklık getirmek için...
Her durumda sadece şansın yeterli gelmediği, aklın da çokça emekle, üretimle, hizmetle, sorumluluk ve görev bilinci ile devrede olduğu bu zaman için, hele bu dönemde, Silivri adına çok şükür, darısın Türkiye'nin başına...