Bu Maliye ve Hazine Bakanının istifasına bir gönderme değil çünkü işin maddi boyutundan çoktan geçtik, malum virüs belasıyla ‘savaşta'yız… Savaşmasak da anlaşsak mı acaba artık çünkü hiç ‘düzenli ordularımız' yok… Her birimiz kendi kafasına göre takılıyoruz. Toplum disiplinimiz olmadığından titizlenenler kafayı yemek üzere, umursamayanlar hep rahat.
Sayılar ve gerçek duruma dair tahmin ile öngörüler havalarda uçuşurken, ‘çember daralması'nı geçtik, “bıçak kemiğe” dayandı… Uzmanlar “15 Aralık'a kadar virüsün bulaşmadığı kimse kalmayacak” diyor… Aman ne ala memleket! Uçsan da kaçsan da kurtuluş yok. Doktorlar “Sırayla gelin aranızdan tercih yapmak zorunda bırakmayın bizi…” diye yalvaracak neredeyse. E, onların da canına tak etti. Biz kaçıyor, korunuyoruz bir yere kadar onlar en ön cephede kafa göz girmek zorunda kalıyor…
Bilim kurgu filmi izlediğimizi düşünüyorum sokakta insanları maskelerle görünce. Hele çocukların halleri tam bir trajedi. Nasıl da uslu uslu başlarına açtığımız deliliğe itaat ediyorlar. Etmeseler ne olacak sanki!?
Geçenlerde bir tespit okudum; “Ne zaman normale döneriz?” sorusuna çok çarpıcı bir yanıt… “Hangi normal? Çevre, insan, hayvan katliamları normalimiz miydi?!” O ‘normallerden' sonra bugünkü akıbetimiz müstahak diyeceğim, demesine de o da bizi kurtarmayacak…
Peki, ne yapacağız?
Olaya böyle bakınca virüs işi önümüzdeki en ufak zorluk sanki… Dağ gibi sorunlar açtık başımıza, hem de ne dağlar! Ferhat ile Şirin'in efsanesini çırak çıkardık maşallah!
Her pozitif haberiyle kalbim sıkışıyor, iyileşenler ile gevşiyor; kayıplar ile üzülmek, sevdiklerini kaybedenlere başsağlığı ile sabır dilemekten başka elimizden bir şey gelmiyor…
***
Sanki bir süre lüzumsuz uğraşlarımızı bir kenara bıraksak, sağlığımıza özellikle de sağlık çalışanları ve sevdiklerimiz için ayrı bir özen göstersek (kendimiz için yapmadığımız oluşan tablodan ortaya çıkıyor) çünkü hepimizin hayrına olan tek şey bu…
Biri sağdan, biri soldan çekiştirip durmaya ara verse de birbirimize sadece insan olarak baksak ve bir toplum içinde bireysek kurtuluşun, hele ki bu virüste, hiçbir şey ifade etmediğini o kalın kafalarımıza soksak da tünelin ucunda bir ışık görünene dek; iyi, hoşgörülü, anlayışlı olma konusunda dişimizi sıksak…
Derdim iç karartmak değil, aklımızı olması gereken yer; başımıza almak konusunda uyarmak…
Tüm hastalara tekrardan şifa diliyorum…
BAŞSAĞLIĞI
Nazif Konuk'u kaybettik. Allah rahmet eylesin, sevenlerine sabır ile başsağlığı diliyorum. Kendisini epeydir yoran kalbi nihayetinde yapacağını yaptı demek ki… Mekânı Cennet olsun…