MHP saflarında meclis üyeliklerini sürdüren AK Partili isimlerin gruplarına dönüşü var gündemde. Aslında Nisan'da olacaktı salgın sebebiyle süreç bugünlere kadar ötelendi. Meselenin özünden ziyade zamanlaması sorgulanıyor. “Neden başında ya da sonunda değil de şimdi?” denerek farklı fikirler ortaya konuyor.
“Öküz altında buzağı” aramaya gerek yok bana soracak olursanız. Öyle derin manalar çıkartacak bir meseleden söz edilemez, beklenen siyasi malzemeyi vermeyecek kadar sade ve net, hatta teknik (meclis komisyonları) gerekçeler söz konusu. İYİ Parti'den Ümit Seçkin'in MHP'ye katılması ile beraber AK Partililerinin kendi grubuna dönüşü önünde bir engel kalmadı gibi düşünün.
Türkiye genelinde sorun olmadıkça yerelde İttifaklar'da her türlü pürüzün çözümü bulunur!?
AK Partililerin, MHP grubunda yer almaya devam etmesi ile İBB ve Silivri Belediye Meclisinde çıkan ikircikli durumu gündeme taşıyıp aylar öncesinde ‘kendiniz olmadığınız yerde hiçbir şey olamazsınız' şeklinde değerlendirmiştim. Taş yerinde ağırdır… Herkes ait olduğu yerde, yapması gerekenleri çok daha doğru şekilde gerçekleştirebilir.
Kendi gruplarına dönüş sürecinde aksayan kimi şeyler var ama AK Parti'nin aldığı kararda bir sorun yok.
Niyet olarak farklı şeyler var mıdır? Düşünce suç değil : ) eylem olarak somutlaşınca yeniden konuşuruz.
AK Parti'nin toparlanması gerekiyor. MHP ve CHP'den sonra Silivri siyasetinde 3. konuma gelmesi genelde iktidar olan bir ilçe teşkilatına yaraşır burum değildir.
Evet şartlar itibarıyla çok zor bir dönem ilçe başkanlığı açısından ama kaybedilenlerin geri kazanılmasına yönelik heyecansızlığı ne yapacağız!?
Her yapı ve insan önce kendi varlığını düşünür. AK Parti yeniden bir yükseliş, sıçrama istiyorsa bunu kendi başarmalı, kimse sizin yerinize bunun için çabalamaz ve yapamaz, ayrıca niye yapsın!?
Meclis üyelerinin kendi grubuna çekilmesi AK Parti'de beklenen dirilişi gerçekleştirir mi? Zaman gösterecek… Ancak fazlasını yapmaya yönelik gayret gerektiği ortada.
Dipnot: AK Parti'ye tüyo verdiğime inanamıyorum : ) hep kör olmayası demokrasi aşkı! Güçlü bir iktidar kendi kendini eninde sonunda zehirler, muhalefetin iyileştirici, tedavi edici etkisi şart. Doz zehirdir malum : )) Fazla güç ise siyasette en tehlikeli şey!
GÜNÜN SÖZÜ
“Hem suçlu hem güçlü” deyimi yerleşmiş dilimize ama hiçbir suçlu güçlü değil, tıpkı haklı olan kimsenin zayıf olamayacağı gibi. Aksine kendinizi inandırabilirsiniz (bu da en kötü kandırma halidir) ama ne yaparsanız yapın daha öteye geçemezsiniz!