Sevginar Sali

An’ı yaşamak...

“Yaşamımızda geçmiş ve gelecek üzerine o kadar çok odaklanıyoruz ki, hayatımızda en değerli olan hazineyi, “AN'I” kaçırıyoruz.
Bir arkadaşımızla konuşurken ya da doğayı izlerken “anda olmak” yerine yarın için planlar yapıyor veya akşam ne yapıcağımızı düşünüyoruz.
Yaşamımızın “şimdi”de olmadığı bir zaman asla olamaz. Geçmiş de şimdide yaşanmıştır. Gelecek de şimdide yaşanacaktır.
Varlığınızın özüne ulaşmanın, derin ve sarsılmaz huzur hissinin anahtarı “an'da yaşamak”tır.
“An'da” yaşamadığımız sürece geleceğimiz, geçmişimizin kopyası olacaktır. Zihnimiz geçmişin ağır yüklerini taşıyor ve ona bağlılığını sürdürüyorsa aynı şeyleri tekrar tekrar deneyimleyeceğiz demektir.
Geleceğimizi şekillendiren şey “şu an'daki” bilincimizin niteliği, geçmişin ortadan kaldırılabileceği yer ise “an'da yaşamaktır”.
Biz geçmişin ya da geleceğin sorunlarıyla dolu olduğumuzda hayatımıza yeni bir şeyin ya da çözümün girebilmesi için yer yoktur. Yapabildiğiniz her an bir yer açmalıyız ki hayatımıza çözümler girebilsin.
Bazılarımız daima başka bir yerde olmayı isterler. Onların “buradası” asla yeterince iyi değildir.
Kendinizi gözlemleyerek, sizin yaşamınızda da durumun böyle olup olmadığını görün.
Eğer yaşadığınız “an'ı” katlanılmaz ve çekilmez buluyorsanız 3 seçeneğiniz var:
Hiçbir bahane yaratmadan, bütün sorumluluğu üstlenerek, ya o durumdan uzaklaşın ya o durumu değiştirin ya da olduğu gibi hiçbir içsel çatışma yaşamadan kabullenin.
Hayatınızla ilgili yaptığınız herhangi bir eylem eylemsizlikten daha iyidir.
Eğer hatalı bir eylem yaptıysanız en azından bir ders alırsınız ki bu durumda o hata olmaktan çıkar.
Yaşamımızın sorumluluğunu üstlenmek istiyorsak, soruna saplanıp kalmayalım. O zaman hiçbir şey öğrenemeyiz.
Eğer “şimdimizi” ya da andaki durumumuzu değiştirebilmek için gerçekten yapabileceğimiz bir şey yoksa o zaman “tüm içsel direncimizi” bırakarak şimdiyi bütünüyle kabul edip teslim olalım.
Teslimiyet bir zayıflık değildir. Sadece teslim olmuş insan, ruhsal güce ve içsel huzura sahiptir. Yaşama ve onun getireceklerine güvenirsek o zaman durumun hiçbir çabaya gerek kalmadan değiştiğini görürüz.
Evrenin ve varoluşun doğası, her durumun her koşulun geçiciliğine yakından bağlıdır.
Yaşadığımız bir drama sıkı sıkı yapışmadığımız sürece o mutlaka değişecektir.
Olumsuz ruh halimiz, arzu ettiğimiz koşulu çekmek yerine onun ortaya çıkmasını engelleyecektir.
Kimsenin, en yakınlarınızın bile içsel huzurunuzu ve enerjinizi etkilemesine izin vermeyin.
Birisi size kaba ve incitici sözler söylediyse, hemen saldırıya geçmek, öfkelenmek ya da içinize çekilmek gibi tepkiler verip olumsuzluğa girmek yerine, içinizde biriken o duyguları fark edin ve sizi incitmeden geçmelerine izin verin.
Bu insan sizin “İçsel huzurunuzu” kontrol etme gücüne sahip değildir.
O zaman güç başkasında değil, sizdedir. Bütün bu yıkıcı duygular zihnin ve egonun eseridir.
Sizi egonuz ve zihniniz yönetemez, varlığınızın huzurunu bozamaz, kontrol her zaman sizin...”
*ALINTI

YORUM YAP