Sevginar Sali

Anamın, babamın hayrına...

Ümit Eğitim Kurumları, ardından Mektebim ve en çok da Silivrispor'daki Başkanlığı vesilesi ile pek çoğumuz Ümit Kalko'nun varlığından haberdar olduk. Kimimiz tanıdıkça sevdi, kimimiz nefret etti bazıları da her şeye rağmen nötr kaldı.
İşte o Ümit Kalko'nun abisi Prof. Dr. Yusuf Kalko'nun sosyal medya hesabında bir paylaşımından sevgili Gözde sayesinde haberdar olduğum doğrusu… Yazı epey uzun, Pazartesi yoğunluğu bir yana şöyle bir göz atayım derken ilk satırdan sonra yazının sonuna gelmeden bırakamadım…
Bence herkes okumalı…
***
ANAMIN, BABAMIN HAYRINA…
Tolstoy'un çok güzel bir sözü var. Şöyle diyor: “Eğer iyiliğin bir nedeni varsa, artık o iyilik değildir. Eğer sonuçlar yani ödülü varsa, yine iyilik değil demektir. Bundan ötürü iyilik, sebep ve sonuç zincirinin dışındadır.”
Rahmetli babacığım çok iyiliksever bir adamdı. Çok çile çekmiş. Daha çocuk denecek yaşta bir kamyonun arkasına atlayıp Ankara'ya gelmiş. Ne yanında eşya ne de cebinde para. Hayatını kazanmak için, belki ileride kuracağı yuvaya, sahip olacağı evlatlarına daha iyi bir yaşam sunmak için çıkmış bu zorlu yola. Kalorifercilik yapmış, bekçilik yapmış. Biz çocukları çay ocağına yetiştik. Sonra da dayımın kuruyemiş dükkanında çalıştı, işletmeci oldu bu sefer. Hani tam da rahata erdi dedikleri dönemde kanser oldu. O zamanlarında bile çalıştı, işinin başında durdu. Gencecik, henüz 56 yaşında ayrıldı aramızdan, ebediyete göç etti.
Onu bildim bileli hep söylediği bir söz kulaklarımdadır, hiç unutmam. Herkese iyilik yapar ve “Rahmetli anamın babamın hayrına” derdi. Anlamazdım çocukken ne demek istediğini. Bizim evimizde misafir eksik olmazdı. Köyden Ankara'ya yolu düşen, işi düşen akrabamız köylümüz babamı bulurdu. O da onların işini görmekle kalmaz eve getirir misafir ederdi. Birinin ihtiyacı varsa cebindeki son parasını hiç düşünmeden verirdi ona. Akrabamız arsa alacaktı, ona yardım etti mesela. Bizim evimiz bile yoktu, gecekonduda oturuyorduk. Annem de biraz serzenişte bulundu hatta o dönem. Ama yine bildiği sözü söyledi,”Rahmetli anamın babamın hayrına yapıyorum” dedi. Diyemezdi o zaman bir şey anacığım da. Hak verirdi ona.
Yıllar geçince babamın yapmaya çalıştığı şeyin kıymetini ben de anladım. Allah yolumu açtı çok başarılı bir cerrah oldum. Evet, çok çalıştım, hala daha çok çalışıyorum ve çalışmaya devam edeceğim. Bir çok şeyden fedakarlık yaptım hala daha yapıyorum. Bundan şikayetçi miyim? Hayır, asla değilim. İşim benim hayatımın çok önemli bir parçası, hastalarım da öyle. Ama çok çalışmakla mı bu güne geldiniz Yusuf Kalko diye sorarsanız? Evet, çok çalışmak işin önemli parçası ama daha önemli bir şey var. Ana baba duası almak. Ana baba duası evladın bu hayat yolundaki en büyük tılsımı. Ana baba duası itici gücünüz oluyor bu hayatta, dayanağınız oluyor, koruyanınız oluyor.
Annem derdi ki, “Oğlum babanın çok hayır duasını alıyorsun”. Hatırlıyorum o günleri... Ben henüz Çapa'da asistanken babama kanser teşhisi konmuştu. Sıradan bir asistan olmama rağmen onları İstanbul'a getirmiştim. Babamın tedavisine Çapa'da devam ettik. O dönem hocalarım sağ olsunlar çok destek oldular. Onlar sayesinde babam gözümün önünde oldu hep, ona vefa borcumu bir nebze de olsa ödeyebilmenin mutluluğunu yaşadım ben de. Odasına gittiğimde görürdüm. Ellerini havaya kaldırmış, “Oğlum Allah yolunu açık etsin” derdi. Duaları ile hakkın rahmetine kavuştu. Ondan sonra sabah akşam annemin de çok duasını aldım, son nefesine kadar. Onu da gencecik kaybettik. Henüz 62 yaşındaydı. Ben 40 yaşında annesiz babasız kaldım. Görüyorum yaşlıları öyle özeniyorum ki. 80, 90, 100 hatta 105 yaşında hastam oldu. Yaşamın yaşlılığı yok. Hayat her yaşta tatlı. Bu meslekte onu gördüm. 105 yaşında Yaşa teyzemiz var. 103 yaşında ameliyat etmiştim. Evlatları gözünün içine bakıyor, el üstünde tutuyor. Ne büyük mutluluk… Keşke benimde anam babam yaşasaydı diyorum işte o zaman.
Onlar ölünce gittiler, her şey bitti sanıyoruz ama öyle değil aslında. Asıl onlar gittikten sonra onlar için daha çok şey yapmak lazım. O zaman işte insan karşılıksız iyilik yapmayı öğreniyor. İyilik denilen şey ne ‘iyilik yap denize at' diyebileceğin bir şey, ne karşılık ne de ödül bekleyeceğin bir şey. İyilik öylesine yapılır, içten geldiği için yapılır, anamızın babamızın hayrına boynumuzun borcu olduğu için yapılır.
Düşünsenize… Hepimiz bir şekilde hayatımızın bir döneminde bir hastalığa yakalanıyoruz. Kanser oluyoruz, kalp hastası oluyoruz, yatağa düşüyoruz. Evet, hastalıklar var. Ama bir de şöyle düşünmek lazım. Anne baba evlatlarına yetmek için, onları daha iyi şartlarda yaşatmak için, kimseye muhtaç etmemek içi saçını süpürge ediyor. Hayatını bize adıyor ana babamız. Tıpkı bizim de evlatlarımıza adadığımız gibi. O adayışta birçoğu kendi hayatını hiçe sayıyor. Bu yıpranışlık sonucunda hastalıklar bir bir çıkıyor zamanla. Evlat olarak görevimiz iyi günde kötü günde onların yanında olmak olduğu gibi onlar öldükten sonra onları unutmamaktır. Ben çok zorlu ameliyatlarda korunduğumu düşünürüm. Bir tılsım var sanki, sanki babamın nefesini hissediyorum dardayken. Annemin dualarını hala hissediyorum.
Hayatımın bu güçlü kahramanlarına artık dua etmekten başka bir şey yapamıyorum. Bir de babam gibi dilime doladığım, “Anamın babamın hayrına” dediğim iyilikler yapmaya çalışıyorum. Onlar için başkalarından dua almaya çalışıyorum. Alıyorum da. Anılarımı yazarken sayfadan edilen dualara, telefon açıp “Hocam annenizin babanızın adına Yasin okudum, hatim ettim” diyen hastalarımın dualarına karşılık bir değer olamaz.
Ana ve baba ebediyete göç etse de amel defteri kapanmazmış. Evlatları onlara yaptıkları hayırlar ve aldıkları hayır dualarıyla katkı yapmaya devam edermiş. Benim güzel anam, canım babam ömrünüzü bize adadınız. Tatil bilmediniz, rahat bilmediniz, yemediniz, içmediniz, giymediniz. Biz evlatlar için, iyi olmamız için, başarıyı bulmamız için… Evlat olarak bizler ne yapsak hakkınızı ödeyemeyiz. Bize düşen babacığımın dediği gibi içi dolu dolu ‘anamın babamın hayrına' lafını bol bol söylemek ve uygulamak. Resul babam, Cemile annem Allah'ın rahmeti üzerinize olsun, mekanınız cennet olsun. Tıpkı herkesin ebediyete intikal etmiş anası babası gibi. Kalın sağlıcakla.”
Allah rahmet eylesin...

YORUM YAP