1950'li yıllardı. Türk futbolu 1954 Dünya Kupasına katılmış ve kendi gücünün üstünde oyunlarla kupaya veda etmişti. O takımda forma giyen Lefter vardı. Müthiş bir futbolcuydu. Büyük beğeni alıyordu. Fenerbahçeliydi. Lefter Rum orjinli olmasına rağmen bir Türk gibi yaşadı. Bir Türk gibi hissetti. Bir Türk gibi davrandı. Türk Milli Takımının kaptanlığını bile yaptı.
Sonra Metin Oktaylar, Cemil Turanlar, Turgay Şerenler ve daha niceleri geçti. Hepsi birer marka olmuşlardı ama hiçbiri uluslararası düzeyde olmadı.
Oysa Alman futbolu, İngiliz futbolu, Fransız futbolu, İspanyol futbolu dünyaya birçok yıldız yetiştirmişti. Bu ülkelerden çıkan futbolcular da hepsi birer marka olmuşlardı. Ama Pele ve Maradona gibisi geldi mi? Tabii ki hayır!
Messi ve Ronaldo'yu bir kenara koyalım.
Konumuz futbol olduğu zamanlar çevremizin en çok sorduğu soru şu: Bizden niye bir yıldız çıkmıyor?
Bir kere yıldız yetişmez doğulur. O doğuştan gelen yetenek çok sonraları çalışarak üstüne katar ve öyle yükselir.
Mesela şöyle anlatabiliriz;
Almanya'da 1960'lı yıllarda parlayan Franz Beckenbauer, Gerd Müller gibileri geldi mi? Yok.
İngiltere'de Bobby Charlton gibisi var mı? O da yok.
Daha bunlar saymakla bitmez. Yani sözün özü şu;
"Yıldız öyle tarlada yetişmez, büyümez. Beklemek ve sabır gerek."
Şimdi Türk Futbolu büyük bir heyecan içinde; Arda Güler...
Fenerbahçe alt yapısından yetişme. Ankara Altındağ doğumlu. Daha 17 yaşında.
17 yaşında hangi parlayan bir yıldızı görsem aklıma Pele ve 1958 İsveç Dünya Kupası gelir. Çünkü Pele o dünya kupasında Brezilya forması giymişti. Yani daha küçücüktü.
Arda ilk kez bu sene başında forma şansı buldu. O da belki Ali Koç'un uyarmasıyla. Ve muhteşem oyunlarıyla sadece Fenerbahçelilerin değil, bütün Türkiye'nin kalbine girdi.
Şimdi bütün Avrupa kulüpleri başta Bayern Münih, Barcelona, Paris Saint Germain olmak üzere sıraya girdiler.
Değeri 25 Euro. Bana göre daha fazlası. Zaten annesi Serap Güler de konuya girmiş. Yani demiş ki "Icardi'nin Wanda Nara'sı varsa burada da ben varım."
Milli maçlardan sonra birçok konu ortaya çıkar ve 'kuş' yuvadan uçar.
Arda'nın da yüzü 'Güler!'