İki dönem iktidardan sonra muhalefet meclis üyesi olan CHP'li Fevzi Arslan ile genel ve yerel siyasi gündemi konuştuk. Cumhurbaşkanlığı Sistemini eleştiren Arslan, Millet İttifakı'nın 14 Mayıs seçimlerini kazanma şansı ve bunun neden gerçekleşmesi gerektiğine yönelik düşüncelerini Hürhaber'e anlattı.
İki dönem iktidar meclis üyeliği sonrasında muhalefet saflarında CHP Meclis Üyesi görevini sürdüren Fevzi Arslan, Silivri Belediye Başkanı Volkan Yılmaz'ın yerel yönetim performansını değerlendirirken “Volkan Başkan 2 tane direk dikiyor, önünde resim çekiyor, “Ben yaptım'' diyor. Kusura bakmasın da Azra Akın Dünya Güzeli seçildi. Cemil İpekçi “Efendim elbisesini ben diktim'' dedi. Elbiseyi sen yaptın da o kadının hiç mi etkisi yok? Demek ki var, sadece elbiseyle seçilmedi” diyerek ilginç bir benzetmeye imza attı ve önceki dönem kazanımlarına işaret etti.
Arslan, üç dönem birlikte meclis üyeliği yaptığı CHP İstanbul Milletvekili Adayı Doruk Bulut'a da kefil olduğunu belirtirken, iktidar değişikliği mesajlarını içtenlikle verdi.
“İKTİDARKEN SIRTINIZDA DAHA BÜYÜK YÜK VAR”
Sevginar SALİ: Silivri'de iktidar meclis üyesiydiniz, bu dönemde muhalefet meclis üyesisiniz? Nasıl bir fark var ikisi arasında?
Fevzi ARSLAN: İktidarken sırtınızda daha büyük bir yük var. Hem güzel, hem zor. Muhalefet iken de bir taraftan rahatsınız. Halk tarafından zor bir göreve seçiliyorsunuz. Güç yönü işi iktidara yaptırtmaya çalışıyorsunuz. İktidarken halkın isteklerini, yasal olan her türlü işlemi rahatlıkla yaptırabiliyorsunuz. Çünkü kendi eviniz gibi, karar ve uygulayıcı mekanizma. Eylemi daha rahat gerçekleştirme şansınız oluyor ama muhalefet olduğunuzda bu sefer iktidara söylüyorsunuz. Muhalefet olduğunuzda, bir isteğiniz veya halkın bir isteği olduğu zaman ilk etapta oradaki meclis üyesine veya belediye başkanına ricada bulunuyorsunuz. Orada şöyle bir zihniyet ortaya çıkıyor, işte “Bizden mi? Onlardan mı?'', “İsteneni yapalım mı, yapmayalım mı?”. Şu anda belediyede böyle bir zihniyet de var. Eğer yok dersem yalan söylerim. Bu çoğu yerde olan bir durum maalesef. İnsanın doğasında olan bir ayrıştırma.
“BİZİMKİNİ DEĞİL, AKP'NİN SÖYLEDİKLERİNİ DİKKATE ALIYOR”
Sevginar SALİ: Volkan Başkan, muhalefet olarak sizin eleştirilerinizi ya da sizin söylediklerinizi dikkate alıyor mu sizce?
Fevzi ARSLAN: Bence bizimkileri almayıp AK Parti'nin kini alıyor. Bu kadar rahat söyleyebiliyorum bakın. Yani muhalefet olarak gerçekten bir taraftan da rahatsın çünkü her istediğini söyleyebiliyorsun. Bana Selimpaşa'daki geçit ile alakalı “Defans yapıyorsunuz'' dedi. “”Hayır defans yapmıyoruz. Biz şampiyon olacağız'' dedim çünkü biz belediyeyi tekrar geri alacağız.
“VOLKAN BAŞKAN'IN KENDİSİ ASLINDA BAŞARISIZ DEĞİL”
Sevginar SALİ: Muhalefet olarak belediyeyi tekrar alma hedefinizi anlıyorum. Peki bunu Silivri Belediyesinin şu andaki yönetimi başarısız diye mi istiyorsunuz?
Fevzi ARSLAN: Volkan Başkan'ın kendisi aslında başarısız değil. Hakkını yemiyim. Ama biz 10 senedir iktidarda kaldık. Hükümetten, büyükşehirden destek görmeden bu kadar başarılı olduk. Alt yapıyı biz kurduk. Derneklere yardım yaptık. Şu an derneklerin hali ortada. Biz bunları yapabiliyorsak, bugün hükümetle bir olduğunda Volkan Başkan niye yapamıyor? Volkan Başkan bence bu konuda başarısız. Ama başarılı olduğu taraflar da var. Hükümetin bizim dönemimizde bize vermediği desteği bugün Volkan Başkana çok rahat verebiliyor. Peki biz bu zamana kadar yabancı bir ülkeden mi yönetim yapıyorduk?
Volkan Başkan 2 tane direk dikiyor, önünde resim çekiyor, “Ben yaptım'' diyor. Kusura bakmasın da Azra Akın Dünya Güzeli seçildi. Cemil İpekçi “Efendim elbisesini ben diktim'' dedi. Elbiseyi sen yaptın da o kadının hiç mi etkisi yok? Demek ki var, sadece elbiseyle seçilmedi.
Buradaki en büyük kabahat AK Parti'de şimdi AK Parti 40%'ı %5'e kurban etmiş. Diyor ki “Bize bakmıyorlar'' sen kendine bakmamışsın ki o sana baksın. Ben olsam ben de bakmam. Zaten %5'le gelmişim. Yarın öbür gün ne olacağım belli değil.
Sevginar SALİ: “Silivri'yi geri kazanacağız” dediniz. Nasıl olacak bu? Aday kim olmalı?
Fevzi ARSLAN: Şu anda aday söylemek için çok erken. Her şeyden önce benim 10 sene boyunca beraber çalıştığım bir Başkanım vardı (Özcan Işıklar). Hala fikirleriyle destek veriyor, yardımcı oluyor. Bazıları beğenmese de. Bana çok garip geliyor. 10 sene Belediye Başkanlığı yaptı. Beğenmeyenlerin tek sebebi de onun çocuğunu işe almadı, şuna şunu yapmadı gibi vefasızlıklar. “Bu adam bu ilçe için bu zamana kadar neler yaptı?'' diye sormalıyız. Tarım Lisesi'ni kim kurdu? Volkan Yılmaz “Şu kadar arpa dağıttım'' diyor. Tamam da arpa dağıtmayı herkes bilir. Samanla karın doymuyor. Şimdi AK Partili yapmış olduğu şeyi şuydu; beynini bana çalıştıracaksın, mideni ben doyuracağım. Senelerce insanların beyinlerini yıkadılar, midesini öyle doldurdular. Bin balya saman dağıtacağına neden safran dağıtmıyorsun? 5.000 balya saman, kimse kusura bakmasın, 100 kilo safran etmiyor. Özcan Başkan böyle değerlere sahip olan biriydi.
Üç dönemdir meclis üyeliği yapan pırıl pırıl kardeşlerimiz de var. İçlerinden biriyle de niye olmasın?
“DORUK BULUT'A KEFİL OLUYORUM”
Sevginar SALİ: Hafta sonu genel seçimler var, bir meclis üyeniz; Doruk Bulut da iyi, seçilebilecek bir sıradan aday. Bu konudaki görüşleriniz neler?
Fevzi ARSLAN: Bizim milletvekili adayımız Silivri'de ikamet ediyor ve Silivri doğumludur. 15 yıl boyunca Silivri'ye hizmet etmiştir. Bugüne kadar nasıl yaşadıysa, çalıştıysa bundan sonra iki katı çalışacaktır. Mecliste sadece CHP'li olarak değil, Silivrili olarak bulunacak. Çıkabilecek potansiyelde ve o görevi yapabilecek birisi. Faydalı olacağını düşünüyorum. Hatta kefil de oluyorum.
“BİR KOLDA 40 TANE KARPUZU HİÇ KİMSE TAŞIYAMAZ”
Sevginar SALİ: 14 Mayıs seçimlerinin, CHP'ye iktidar hissi veren farkı ne sizce?
Fevzi ARSLAN: 14 Mayıs zaten havasıyla, suyuyla, insanların görüşüyle farklı olduğunu hissettiriyor. 20 yıldır “kazanacağız'' diyoruz. Her insan maça kazanacağım diye çıkıyor. Hiçbir zaman kaybedeceğim diye çıkmıyor. Hatta politika olarak düşünecek olursak, 1.000 tane oyu olan bir insana da sorduğunda “ben kazanacağım'' der. Türkiye'nin en köklü partisi CHP'dir.
Mevcut durumun devamı yönünde geleceğe baktığımız zaman çok da parlak bir şey gözükmüyor. Benim kızım İtalya Padova Üniversitesinde, Elektrik Elektronik Mühendisi olarak doktorasını tamamladı ama ülkesinde bir gelecek göremediğini söylüyor, aynı şekilde arkadaşlarının da gündemi bu. AK Parti'nin 20 yıllık hükümet politikalarının sonucunda gençlere, vatandaşının önemli bir bölümüne gelecek hususunda umut vaat etmiyor. Demokrasi ve özgürlükler açısından sıkıntılar, yıkım yaratıyor.
Bir yangın çıkıyor, söndürme uçakları konusunda “Sayın Cumhurbaşkanımız şöyle emretti, izin verirse gidilecek'' gibi cevaplar alıyoruz. Bir kolda 40 tane karpuzu hiç kimse taşıyamaz.
“CUMHURBAŞKANI ŞU ANKİ SİSTEMDE TÜRKİYE'NİN TAMAMINA YETKİ VERMİYOR”
Cumhurbaşkanı şu anki sistemde Türkiye'nin tamamına yetkiyi vermiyor. Silivri'deki kaymakam valiye sormadan kendi yetkisini kullanamıyor. Vali, İçişleri Bakanı'na sormadan yetkisini kullanamıyor. İçişleri Bakanı, Cumhurbaşkanına sormadan hareket edemiyor. E, hani daha düzenli olacaktı, bürokrasi azalacaktı, işlemler hızlanacaktı? Bunlar yapıldı mı? Yapılmadı. E demek ki sistem yanlış. Bir avuç insan şu anda Türkiye'de çok güzel besleniyor. Ne yazık ki insanların %90'ı kötü vaziyette. Cumhurbaşkanı hepimizin cumhurbaşkanı ama bir avuç insanın menfaatini gözetir durumda.
“İKTİDARIN DEĞİŞMESİ ŞART”
Silivri'de de aynı durum söz konusu. Cumhurbaşkanı zannediyor ki iyi bir şey yapıyor. Ama geriye dönüp bakıldığı zaman hata işlendi. Ben hata yaptığımda bana ceza kesiliyor. Sayın Cumhurbaşkanımız en büyük hatayı yapıyor, “beni affedin'' diyor çıkıyor işin içinden. Ya tamam, biz seni kul olarak affedelim de devlet nasıl affedecek? Ufak bir suçta beni çağırıyorsun. Ama yandaş olan birine hesap sorulmuyor. Artık iktidarın değişmesi şart. Herkes kendi görevinin bilincinde olacak. Adama yetki vereceksin. Ama öbür taraftan bu yetkinin ağırlığını da vereceksin. Deprem bölgesinde 3 gün sonra çıkıldı, konuşuldu, “işte gittik mi, gitmedik mi?'' vesaire? Oradaki adamın yetkisini kullanabildi mi? Kullanamadı. Çadırı satıyor. Çadırı satıyorsun da benim kanımı satamazsın ya o çadırlar benim kanımla alındı, senin kanınla alındı, vatandaşın kanıyla alındı. Hataların yanlış uygulamaların hesabı sorulmuyor. Bir şekilde sorulmadığı için de daha büyük hatalarla karşı karşıya kalıyoruz. İktidar yanlısı bir hata işliyor cezası yok, muhalif işliyor en ağır ceza. Bu nasıl hak, anasıl adalet?
“GÜREŞTİĞİNİ RAKİP, BELEDİYE DEĞİL, HÜKÜMET”
Sevginar SALİ: Büyükşehir Belediyesi uzun zaman sonra CHP'ye, Millet İttifakı'na geçti. Ekrem İmamoğlu'nun Büyükşehir performansını siz nasıl buluyorsunuz?
Fevzi ARSLAN: Aslında Ekrem İmamoğlu, zaten sıkıntılı bir süreçten geçip de seçildi. Yeniden seçim oldu, daha büyük bir fark ile kazandı. Başa geldikten sonra sistemi bir anda değiştiremezsiniz. Bu aile için de, belediyeler için de geçerli. Yani oradaki bürokrasiyi de geldiğiniz gibi ortadan kaldıramazsınız. Her istediğinizi yapamıyorsunuz. İş yaptırmamak için uğraşıyorlar. En büyük zorluk oradan geliyor.
Diğer yandan güreştiğiniz rakip belediye değil, hükümet. Hükümet sana yaptırmamak için elinden geleni yapıyor. En basiti yemek yiyorsun vay efendim “şu saatte şu yemeği neden yedin?'' diye soruyorlar. Kusura bakma da milletin açken, siz de 50.000 dolarlık çanta taktınız!
Ormanlar yanarken, 13 tane uçağı var ama 1 tane yangına gönderilmedi. Ekrem İmamoğlu için “Yok şunu yapmadın, bunu yapmadın'' diyorlar da 20 yılda sen ne yaptın? İmamoğlu, 4 yılda bunu yapmadı da 20 yılda sen niye yapmadın?
“EMEK VERECEKSİNİZ!”
Aynı durum mesela Selimpaşa'da karşımıza çıktı. 20 Yıldır kavşak yapılmadı, İmamoğlu geldi kavşağı yaptı. Sen 20 yılda her sene tutup da “proje, kayıp olmasın'' diyerek, sembolik olarak programa bir miktar koydun. Diğer yandan şu an anda İmamoğlu döneminde 2 milyarlık proje tamamlandı. Ona da hala gelmiş “eksileri var'' diyorsun. Ya biz sadece “bu yöre için, bu devlet için, bu memleket için ne yapabiliriz?'' diye düşünüyoruz. Emek vereceksiniz!
İmamoğlu'na “İşten işçi çıkardı, bürokrat çıkardı'' diyorlar. Silivri'de Mezarlıklar Müdürlüğü'nde şu anda hepsi AK Partili. Yine çalışıyorlar. İstersen değiştirirsin ama o adamın ekmeğine niye mâni olacaksın?
“ARTIK “%51 BENDE, %49'U ANASINI ALSIN GİTSİN…'' HESABI YOK”
Hükümet bir zahmet zihniyetini değiştirsin. Yani artık “%51 bende, %49'u anasını alsın gitsin…'' hesabı yok. Bilançolara bakalım. Ne kadar borcu varmış? Ne kadarını ödemiş? Ne yapmış? Ne yapamamış? Çıkart da zamanında Kadir Topbaş'a verilen desteğin kaçı İmamoğlu'na verildi bakalım. İmamoğlu, peki % kaç ile seçildi? Cumhurbaşkanı “%51 ile seçildim'' diyor ya, %63'le seçilene neden bakmıyorsun o zaman?