AK Parti Seçim Koordinasyon Merkezi olduğunu dün itibariyle resmen hissettim. ‘Nihayet'i eklesem mi eklemesem mi?! Dün itibariyle bakıyorum da her taşın altından, her sokaktan bir Cumhur İttifakı Meclis Üyesi çıkıyor. Akşamları bir arada olup gövde gösterisi kısmına katılmakla birlikte evet, gündüzleri daha çok yere daha kısa sürede ulaşmak için bence doğru bir taktik sahada dağılarak, ayrı ayrı çalışmaları.
Aynı şekilde CHP listesinden Lütfü Vardar, Gümüşyaka'da oldukça etkin bir çalışma sergiliyor. Doruk Bulut, Değirmenköy'ü ezberlemiş olmakla birlikte bu dönem daha çok Silivri'ye (Muharrem İnce'ye mi diyeydim : ) kaymasından ve çıkış mahallesindeki partisel çalkantılardan sebep biraz daha fazla yorulması gerektiği aşikar.
Merkezdeki karmaşadan ne çıkar kestirmek zor ama belde ve köyleri iyi tanıyan ve takip eden meclis üyeleriniz varsa size toplamda alacağınız neticeye dair güçlü ipuçlarını seçim kampanyası devam ederken ulaştırabilirler. Siyasilerin “Asıl anket sandık sonucunda” deyişine hastayım. Sandıktan sonuç çıktıktan sonra telafisi için 5 yıl beklemek zorunda olduklarını ne kadar tatlı unutmayı, unutturmayı seçiyorlar…
Seçimin kimse için çantada keklik olmadığı söylemlerini son bir aya kadar siyasilerin kendisine çekidüzen vermesi için ezbere yazdığımı kendi adıma itiraf etmeliyim ama hiç de yalan ve yanlış olmadığını şimdi herkes gördü sanıyorum.
Herkesin kendini en kötü ihtimale hazırlamakla birlikte, en iyisi için elinden gelen her şeyi yapmak konusunda son demdeyiz. Seçimin en hassas dönemine girdik; son bir ay…
“En az kötü olan, en az hata yapan, en az organizasyon bozukluğu yaşayan” seçimi alır diye de yazmıştım aylar önce… Ne ittifak vardı ne bu kadar çok aday çıkma olasılığı ama o noktada da öngördüklerim ve yaşadıklarımız örtüşmekten uzak değil…
“Kısa yaz, uzun yazıyı okuyacak vaktimiz yok” serzenişlerini dikkate almıyorum sanmayın ama bu kadar çok şey olurken, neyi yazıp neyi sileyim kararsızlığını henüz aşamadım.
Adaylar meydanda, dökülenler - saçılanlar faslını da hemen hemen geçmiş bulunuyoruz sanıyorum herkes çizgisini ve yolunu belirledi.
Daha çok şeyler söylenecek, köprülerin altından daha ne sular akacak ta ki; 31 Mart'ta sandığa gidene dek!
Dün kararsızları işledim, bugün de aday ve parti uyumsuzluğundan seçime katılmamaya niyetlenenler ile ilgili bir hatırlatmada bulunayım istiyorum. Siyasilerin tüm çabasına rağmen tüm zamanların en çok sandığa gitmeyenler oranına şahitlik edeceğimize dair kaygılarım fazla. Bunun bir çözüm olduğunu asla düşünmediğimi de ekleyeyim.
Siyasetin ve siyasetçinin dokunduğu hiçbir yer aynı kalmaz seçim konusunda. Becerikli olanlar artıyla ayrılır çaldığı kapıdan, tuttuğu elden, gözleri buluştuğu seçmenden… Beceriksiz olanlar hanesindeki oyu da kaçırabilir. Yapmış olmak için hiçbir şey yapmayın; çünkü öyle hissettirdiğinizde elinizdekinden de olursunuz…
Ve 1 Mart; Baba Marta kutlu olsun; baharın uyanışı…
Bolca göçmen barındıran bu topraklarda Balkanların bahar geleneği ‘marteniçka' hafızalardan silinmemiştir. Sağlık, mutluluk, bereket, masumiyet hayatımızda hep olsun!