8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla açıklamada bulunan CHP Belediye Meclis Üyesi Elif Yılmazer, “Asırlık mücadelemize rağmen kadınlarımıza aile, toplum ve çalışma yaşamlarında hak ettikleri eşit koşullar sağlanamamıştır.” dedi.
CHP Belediye Meclis üyesi Elif Yılmazer, Silivri Belediye Meclisi Mart Ayı 1. Birleşiminin 1. Oturumunda, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla bir açıklamada bulundu. Yılmazer, konuşmasında şu sözlerine yer verdi: “Newyork'lu kadın işçilerin eşit işe eşit ücret talepleri ile işverenin ücretsiz mesai isteğine karşı, kitlesel greve başlamaları ve Emniyet güçlerinin müdahalesi ile çıkan yangın sonucu 129 kadın emekçinin hayatına mal olmuştur. Bu hazin olay neticesinde 1910'da toplanan Sosyalist Enternasyonal üyeleri, 8 Mart gününü Dünya Kadınlar Günü ilan etme kararı aldılar.
“CİNSİYETE DAYALI EŞİTSİZLİK DEVAM ETMEKTE”
Dünya Kadınlar gününün ilanından bu güne hala, cinsiyete dayalı eşitsizlik, kadın emeğine dayalı yedek ve ikincil iş gücü görüşü ağırlıklı olarak devam etmektedir.
İki cins arasındaki eşitsizlik ve adaletsizliğin son bulması için daha kaç yüzyılın geçmesi gerektiğini sormadan edemiyoruz.
Anayasa'da yer alan "Her yurttaş dil, din, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, mezhep veya benzeri sebeplerle ayrım gözetmeksizin kanun karşısında eşittir" ilkesine rağmen, bunun böyle olmadığı biz kadınlar tarafından bilinmektedir.
“SERMAYENİN EN ÇOK KULLANDIĞI SÖMÜRÜ ARACI KADINLAR VE ÇOCUKLAR”
Dünya genelinde sermayenin, en çok kullandığı sömürü aracı kadınlar ve çocuklardır.
Kadının doğurgan ve anaç olma özelliğinden kaynaklı ailenin, aile olmasında, toparlanmasında, eş dahil, çocukların bakım, beslenme ve eğitimlerinde sorumluluk taşıyan kadınlarımız, ev yaşamındaki eşitsizliklerini, sosyal hayatta da yaşamaktadırlar.
Biz kadınların günlük, ev içi işlere verdiğimiz emek ise kadının zorunluluğu ve doğal göreviymiş gibi değerlendirilip, sosyal güvence altına alınmadan, iş gücü nitelemesi yapılmadan sömürülmekteyiz.
“EŞİT KOŞULLAR SAĞLANAMADI”
İş kollarında, aynı işi yapmamıza rağmen, birçok iş kolunda daha az maaş ile beraber yönetim ve yönetim yetki kademelerinde tercih edilmiyoruz. Şirketlerin karşılaştıkları Ekonomik kriz veya başka sebeplerle, işten çıkarmalarda ilk işten çıkartılanlar yine biz kadınlar oluyoruz. Asırlık mücadelemize rağmen kadınlarımıza aile, toplum ve çalışma yaşamlarında hak ettikleri eşit koşullar sağlanamamıştır.
Yasal düzenlemeler kız çocuklarının okutulmamasının, töre cinayetlerinin devam etmesinin, iş yaşamında kadın istihdamının engellemesine olanak sağlayan düşünce ve ön yargıların önüne geçememiştir.
Diğer yandan kadınlar gündelik yaşamda sürekli olarak cinsel, psikolojik, fiziksel şiddete, tacize ve tecavüze maruz kalmakta, onlara biçilen rolün dışına çıktıklarında da çok rahat bir şekilde öldürülmektedir.
“KADIN CİNAYETLERİ SİSTEMATİK VE POLİTİK HALE GELDİ”
Tacizciler, tecavüzcüler ve kadın katilleri tahrik indiriminden, iyi halden yararlanmakta hatta serbest bırakılmaktadır. Bu yüzden de altına imza attığı halde İstanbul Sözleşmesi ve kadını koruma kanunu 6284'ün gereklerini yerine getiremeyen devlet kadını koruyamamaktadır.
Kadın cinayetleri sistematik ve politik hale gelmiştir.
Kadını her türden şiddetin en kolay nesnesi haline getiren, kadın düşmanı söylemlerle erkek egemen ideolojiyi besleyenler bu sorunların muhatabıdır.
Kadın örgütlerini, 6284 kadını koruma kanunu ve İstanbul Sözleşmesini hedef gösterenler öldürülen tüm kadınların katilidir.
Kadın cinayetlerini töre, namus gibi bahanelere dayandırıp yaşanan her olayı, münferit olarak değerlendirip, toplumsal yönünü gözlerden kaçırıp, yaşananları sadece kınamakla yetinemezsiniz.
Biz artık erkek egemen ideolojinin devamını garantileyen yöneticilerin samimiyetsiz üzüntülerini duymak değil caydırıcı yasal düzenlemelerin, koruma yasalarının ve şiddet öncesi-sonrası kadına yönelik tüm politikaların hayata geçirilmesini istiyoruz.
Biz artık tacize, tecavüze, istismara uğrayan, her türden krizin bedelini en fazla yüklenen, sömürülen, biat etmeye zorlanan, üreten ama emekleri gölgede bırakılan kadınlar olarak yaşamak istemiyoruz.
“BARIŞ VE HUZUR ORTAMI İÇERİSİNDE ÖZGÜR BİRMEYLER OLARAK YAŞAMAK İSTİYORUZ”
Erkek egemenliğinin gölgesinde değil, özgür bir dünyada yaşamak, üretmek ve özgürce sokaklarda yürümek istiyoruz.
Biz kadınlar dün kurtuluş savaşında olduğu gibi bugünde hep birlikte omuz omuza Cumhuriyet'in bize getirdiği, bayrağımıza, toprağımıza ve çocuklarımızın geleceğine sahip çıkmaya ve bu ülkeye umut olma mücadelemize devam edeceğiz.
Yaptığı devrimlerle bizlere kazandırdığı haklardan dolayı Ebedi Başkomutanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e olan minnetimizle ve Atamızdan emanet aldığımız güzel vatanımızda farklılıklarımızla birlikte sevgi, barış ve huzur ortamı içerisinde özgür bireyler olarak yaşamak istiyoruz.
“EMEK VE YAŞAM MÜCADELESİ VEREN KADIN KARDEŞLERİMİ SAYGIYLA SELAMLIYORUM”
Kadının gördüğü şiddetle, uğradığı haksızlıklarla değil toplum içerisindeki başarısıyla ve fedakar duruşuyla, yeni nesillerin yetişmesindeki olmazsa olmazlığıyla anılacağı bir Türkiye dileğiyle; direnç ve emek mücadelesinde hayatını kaybeden Kadın kardeşlerimizi hüzünle anarken, emek ve yaşam mücadelesi veren tüm Kadın kardeşlerimi Cumhuriyet Halk Partisi grubum adına saygıyla selamlıyorum.”