Son Van Depremi olayı ile biraz geri plana düşse bile. Ülkenin o belli bölgelerinden sık, sık gelen şehit haberleri hala hepimizin yüreğini dağlıyor…
Belli yaşa gelmeye başladığında herkesin başına gelecek varsayımı ile erkek çocuğu olan her ailenin kimselere söyleyemese bile kâbus dolu günlerinin başlangıcı bu sevkler…
Askerlik hala ezici bir çoğunlukla kutsal bir görev, ulusal bir görev sayılıyor...
Anne babası öyle görmüş öyle biliyor…
Onun anne babası da öyle…
Yani… Öyle ki…
Anne ve babalar gönderirken ağladığına bakmayın. Devlet baba askere çağırmasa “tamam madem üzülüyorsun senin oğlunu almıyoruz” dese daha fazla üzülecek…
Kısa dönemli askerlik…
Paralı askerlik…
“Vicdani ret” gibi söylemlerden sonra gelinen noktada hala öyle…
Bu gün hala birçok insanımız “asker ocağını” en güvenli yer olarak kabul ediyor…
Hatta… Sağlık, beslenme ve eğitim gibi bir insan için gerekli ne varsa hepsinin en iyisinin var olduğu bir kutsal ocak... Anne ve babaların ezici çoğunluğu halaoğlunu gönderdiği bu kutsal gördüğü ocağa güveniyor, oğlunu emin ellere teslim ettiğine inanıyor. O nedenle de ezici bir çoğunluk hala askerlik yapmamış kişiyi “adamdan”aymaz…
Neyse…
Sadede geliyorum…
Geçen hafta sevk günleriydi…
Hemen, hemen her mahallede, her köyde “asker uğurlama geceleri” düzenlendi. Askere gidecek olanlar arkadaşları ile bir arada olup eğlendiler. Bazı yerlerde dozu biraz kaçtığını duyduk eme öyle ahım şahım bir şey değil…
Lakin…
Yer, yer, arabalarla ara sokaklarda son gazla koşuşturmaları başta anne ve babalarını olmak üzere hepimizi korkuttu…
Ne diyelim. Hayırlı teskereler…
AVCI MUHABBETİ
Geçen haftanın bir önemli olayı da Silivri Avcılar Kulübü’nün her yıl düzenlemiş oldukları piknikti… Önceki yıllarda da birkaç defa gitmiştim.
Dikkatimi çeken…
Kulüp başkanlarının davetine neredeyse tamamı katılıyor. Hem de hava şartları nasıl olursa olsun…
Bir de. Ağaca asılı, yeni avlanmış iki domuz gördüm…
Doğrusu ya. Hayvan hakları koruma derneklerinden gören olur diye biraz endişelendim…
En güzeli de…
Yer, yer kümeleşmişler…
Bir taraftan dağıtılan kumanyaları yerken, diğer yandan koyu bir muhabbet…
Aklıma o meşhur “avcı muhabbeti” hikâyeleri geldi…
Bir kaçını anlatabilirdim ama “Yaban TV” çekim yapıyordu.
Gördüm.
Oradan izleyebilirsiniz…
VARDİYE BİZDE
Üzerinden binlerce yıl geçmiş olmasına rağmen tarihte yapılan birçok haksızlık unutulmamış… Mücadele bu gün de devam ediyor…
Meşhur Silivri Hapishanesinde tutsak edilenlerin eşleri, dostları ve destekleyenlerinin vermiş olduğu, Sabah Kahvaltısındaydık hafta sonu…
Eşlerine ve dostlarına destek amaçlı bir etkinlikti…
Onlar da tarihte yapılan o haksızlıklar gibi içerdeki dostlarını unutmamışlar…
Unutmayacaklarını tekrarlıyorlar…
Kahvaltı sırasında, konuşanların tamamı, her zaman ve her yerde söyledikleri gibi tutuklamaların “siyasi” olduğunu tekrarladı…
Daveti düzenleyen, davete katılanlara “Vardiya Bizde” nöbetinin kaçıncı günde olduğunu, bu güne kadar kaç kişinin nöbet tuttuğu üzerine rakamlar verdi…
Rakamlar…
Az, buz değil. Ve katılanların tamamı “ dostlarının” haksız yere orada olduğunu haykırmak için geldiğini, içerdeki dostları için ellerinden ne geliyorsa yapacaklarına dair âdete çığlık attılar…
Özetle. Seslerini duyurmak için her yolu deniyorlar…
Denemeye devam edeceklerine dair kararlılıklarını haykırdılar…
İşleri kolay değil ama yine de. “Kolay gelsin” diyorum…
GEÇMİŞTEN BU GÜNE
Ahmet Kemal Silivrili’nin oğulları Silivri’de bir zamanlar Silivri siyasetinde en önde görünen Mehmet ve Akgün Silivrili kardeşler…
Demokrat Parti geleneğinden, Babaları, Menderes döneminde İstanbul’da Demokrat Partinin önemli isimlerindenmiş. Mehmet Silivrili büyük olanıydı… Onu, Silivri İlçe teşkilatının hiçbir noktasında resmen görmedim. Lakin partinin esas gücünü oluşturan köylüler, iş ve aş için Parti teşkilatına talepleri olacaksa, bir dilekte bulunacaklarsa ona ulaşmak zorundaymış gibiydi etrafta söylenenler. O tamam demişse oğlun karakola düşmüşse salınır. Adliyede davalık bir durum varsa karar lehine döner, denirdi. O dönem Silivri’de en büyük toprağın sahibiydiler. İlçede çalışma alanı bu günkü kadar olmadığı için mübadele göçmenleri ve diğer yaşayanlar onların tarlalarında çalışırlardı. Onlarda Tarla bol. Silivri’de ırgat boldu o dönem. Dediğim gibi Mehmet Silivrili sosyal pek etkinliklerde görünmeyen biriydi. Ya da, önde görünmeyen, önde görünmeyi sevmeyen biriydi. Buna mukabil Akgün Silivrili her alanda bezi olan biriydi. Unutulmayan, bilinen en çarpıcı olanı ise onun Başkanı olduğu dönemde Silivri Spor Kulübü 2.Lig çıkmıştı.
Haberin devamı 21.11.2011 tarihli Hürhaber Gazetesi’nde…