Bu yazımda Cumhuriyetimizin 99. yılını kutladığımız bu özel günün anlam ve önemine uygun; Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün Cumhuriyeti ilan etme yolunda arka planda kendi vizyonunu ve ufkunu geliştirmesine büyük katkısı olan ve çocukluk yılları itibariyle de elinden hiçbir koşulda bırakmadığı kitaplarına yer verdim.
Malumunuz Atatürk sadece Türk halkının değil aynı zamanda tüm dünyanın saygısını kazanmış bir liderdir. O'nu diğer liderlerden ayıran en önemli özelliklerden bir tanesi de vizyonu olmasının yanı sıra savaşta yeniği düşmanları tarafından bile saygı duyulan bir lider olmasıdır. Nitekim 19. ve 20. yüzyılda dünya tarihinin seyrine damgasını vurmuş bir liderdir. Bu süreçte milletinden de hiç kopmamıştır. Kurtuluş mücadelesinde de tüm gücünü yine milletinden almış ve ne yazık ki ebediyete göç etmiştir. Bu süre zarfındaysa yani vefatına kadar olan dönemde; Batılı devletlerin kendi ülkelerinde 400 yılda ancak yaptıklarını Atatürk, yolu engellerle dolu olmasına rağmen, silah arkadaşları ve kurmaylarıyla birlikte 4 yıl gibi kısa sürede yapmayı başarmıştır. Bu başarısından dolayı da tüm dünya liderlerinin dikkatini kendine çekmiştir. Buralara da kolay gelinmemiştir hiç şüphesiz. Atatürk 25 Kasım 1915 tarihine kadar normal bir Osmanlı Subayı olarak gerek Libya'da, gerek Trablusgarp'ta ,gerekse Suriye'de savaş meydanlarında pişmiş bir asker olmasının yanı sıra okuduğu kitaplarla da kendi ufkunu sürekli geliştiriyor. Örneğin devletin iktidara değil, halka ait olduğunu savunan ve ulus-devlet anlayışını benimseyen Fransız Filozofu Jean-Jacques Rousseau'nun ‘Devlet' kitabını okuyor. Kant'ı okuyor. Montesquieu okuyor. Ülkemiz özelindeyse Tevfik Fikret ve Ziya Gökalp'i okuyor. Tüm bunların yanı sıra Atatürk savaş tarihini de çok iyi bilen bir lider. Savaş tarihinin en iyi komutanlarının stratejilerini inceliyor. Diğer taraftan kendi döneminde mevcut coğrafyanın yarısını fetheden büyük İskender'i okuyup muharebede uyguladığı taktikleri inceliyor. Bunları okuduktan sonra da kendi vizyonunu ve liderliğini de işin içine katarak muharebelerdeki başarısı kaçınılmaz oluyor. Savaş anlarında bile vakit buldukça çadırında kendine zaman ayırıp elinden kitaplarını bırakmıyor. Kitaplardan fırsat buldukça da savaş meydanlarında kurmaylarıyla aklında kurmayı planladığı ülkeyle ilgili tartışmalar yapıyor. Silah arkadaşlarıyla ‘toplumda kadının yerini' tartışıyor mesela. Resmi rakamlara göre hayatı boyunca da 3997 kitap okuyarak ufkunu iyice genişletir. Ve her okuduğu kitapların çoğuna notlar almıştır. Katıldığı görüşler kadar katılmadığı görüşler de olmuştur hiç şüphesiz. Bu yorumlarını da ilgili kitaplara tek tek not etmiştir.
Okuduğu kitapların büyük çoğunluğu Anıtkabirde ebedi istirahatgahında sergilenmektedir. Kitap okumanın yanı sıra o yoğun tempoda bildiklerini de toplumuna aktarması için 13 tane de kitap yazar. Özellikle bir kitabına bu yazımda yer vermezsem bu yazının konusu eksik kalır. O da Medeni Bilgiler Kitabı. Takvim yapraklarını biraz geriye saralım ve Medeni Bilgiler kitabını yazdığı döneme dikkatinizi çekelim. Atatürk kitabı yazdığı dönemde birçok ülke diktatörlükle yönetilmekteydi. Örneğin Yunanistan'da Metaksas diktatörlüğü ilan ediyor. Almanya'da Hitler diktatörlüğü ilan ediyor. İtalya'da Mussolini yine diktatörlükle yönetmeye başlıyor. Çevre ülkeler diktatörlükle ülkeleri yönetirken Atatürk çıkardığı Medeni Bilgiler kitabında çocuklara ve gençlerimize demokrasinin faydalarını ve nasıl iyi bir yönetim şekli olduğunu anlatan bir liderdir.
Nihayetinde Atamız arkasına kendi milletinin de gücünü alarak, okuduklarıyla ve sahada kazandığı tecrübelerin de sayesinde vizyonunu harmanlayarak diktatörlükle yönetilen Avrupa ülkelerine kıyasla ülkemize iyi gelecek ilacın ümmet anlayışını yok edip; milletin kendi kaderini kendisinin belirleyeceği Cumhuriyet'in ve onun değerlerinin iyi geleceğini benimser ve 29 Ekim 1923 tarihinde Mecliste Cumhuriyeti ilan eder.
Bu sayede de bireyi kuldan yurttaş konumuna yükselten bir Aydınlanma Devrimine imzasını altın harflerle atmış olur. Bize de Türk halkı olarak geriye Cumhuriyetimizi ve değerlerini koruması kalıyor. Ki Atatürk'ünde mirası ve telkini bu yönde. Bu vesileyle 29 Ekim Cumhuriyet Bayramımızı kutlarım.