Adil Sirkecioğlu

Ayaklanmada Gözden Kaçanlar

Mısır’daki ayaklanma ilk hedefine ulaşmış gözüküyor. Nam salmış firavunlar ülkesi, bir diktatörünü daha piramitlerin altına gömdü. Tüm insanlığın ortak dileği sonuncu olması. Mübarek son diktatör olarak ülke tarihindeki yerini alırsa, insanlık Mısır gibi önemli bir mevzi kazanmış olacak. 
Mısır’daki gelişmeler, iletişim teknolojisi sayesinde adım adım izleniyor. İleride kirlenmezse, şimdilik çok temiz gözüktüğünü kabul etmeliyiz. Kadına, çocuğa, cana, mala, ırza, namusa, karşıt görüşlüye, dikta heveslilerine zarar verme niyet ve düşüncesi yok. Herhangi bir plan çerçevesinde hareket edilmediği için artan özgürlük havası bile yeterli görülüyor. Yağmaya tenezzül edilmediği gibi, kıtlık içindekiler daha fazla kıtlık çekmeye hazırlıklı olduklarını ispatladılar. Bu haliyle, kitaplardan okuduğumuz Fransız İhtilaline çağdaşlık dersi vermeye aday. Nil Nehrinin dışarıdan kirletilmediği sürece berrak, duru ve temiz olarak akacağına eminim.
Ben dâhil, beğenmediğimiz Araplar demokrasi ve insanlık dersi veriyor. Mısır ordusu yasalardan aldığı yetkiyi kullanıp, darbe yapmadı. Eylül’de yapılacak seçimlere kadar hakemlik görevini üstlendi. Bağnaz, yobaz, dinci, örümcek kafalı olarak gördüklerimiz Tahrir Meydanı’nda tarih yazdılar. Cuma namazı kılınırken Hıristiyanların, ayin yapılırken Müslümanların bir diğerini korumaya ve savunmaya alması hoşgörünün en üst noktası. Kendi adıma utanmadım desem yalan olur. Benim ülkemde de vatandaş bazında mezhep, din, dil, ırk düşmanlığı yokken; varmış gibi gösterilmesinin sebeplerini düşündüm durdum. Benden fazla vatanı sevdiği iddiasındaki devlet görevlilerinin, kendilerine vazife çıkarmalarının sonucu olduğuna kanaat getirdim.
Yakın tarihime kara leke olarak düşen; darbelerin, sağ – sol çatışmalarının, Çorum – Maraş – Madımak katliamlarının, Kürt sorununun toplumsal barışımızı bozamamış olmasıyla teselli buluyorum. Devlet adına hareket eden kirli ellerin, dış ajanların oyunlarına rağmen sağlam çıktık, yıkılmadık. Alevi katliamları ispatlanamamış olmasına rağmen, Ülkücülere havale edilmeye çalışıldı, tutmadı. Tutsaydı, iz bıraksaydı bugün Ulusalcılarla birlikte hareket edebilmek mümkün olmazdı.
Devamı 15 Şubat 2011 tarihli Hürhaber Gazetesi'nde 

YORUM YAP