AK Parti'nin kaybettiği İstanbul Büyükşehir Belediyesini kimin kazandığı henüz netleşmedi! Kadroların önemli bir bölümünde AK Parti iktidar desteği ve anlayışı hakimiyet sürünce, hizmet etmek ile yavaşlamak arasında bir gel git yaşanıyor adeta…
Silivri Belediyesinde yeni dönem altı ay önce yavaşlatılmış olarak (yeniden seçim olacak mı, olmayacak mı, İBB'yi kim kazanacak/kaybedecek ikilemi arasında) başladı da İBB'nin iktidarı henüz 3 aylık!
Dönelim bu dengesizliğin Silivri'ye yansımasına… İlçemizde CHP kaybetti, AK Parti için kazandı demek de zor… Diğer yandan MHP diğer ikisine göre ne kazanan ne kaybeden olarak tam manasıyla tarif edilebilir oluşan tabloda… Ne AK Parti'den tümden bağımsız, ne CHP'nin tamamen dışında sayılamaz Silivri'nin MHP'li iktidarı…
MHP'li diye ifade ediyorum ama Volkan Yılmaz'ın yıllarca dinlemeye alıştığımız tarafsızlık ilkesinin yerine kurduğu eşitlik ayarı ile hepimiz hangi alanda olursak olalım kendi davranışlarımızı gözden geçirmemize yol açtığı aşikar…
Ne demek istiyorum özelde yaşadığım bir olay üzerinden anlatayım… Günlerce deprem haberleri yapıyoruz, Perşembe akşamı komşum aradı oturduğumuz apartmanın girişinde duvarın girişinde bir çatlak fark etmiş. Depremden önce mi, sonra mı oldu kestiremedik tabi… Ama günlerce sallanmanın açtığı yoldan panik ve telaş koşar adım girdi apartman hayatımıza… Belediye ekipleri tespit yapıyormuş, komşularımız “Sevginar senin belediye ile aran iyi ara bu gece bize uyku yok bunun ne olduğunu öğrenmemiz lazım” dediler… Evet, belediyeyi aradım iletişim merkezinden Özlem Hanım'a bağlanıp, TC ve adresimi verip inceleme talebimizi ilettim… Eskiden olsa bir, iki kişiyi daha arardım itiraf ediyorum… Komşularımın heyecanlı bekleyişini belediyede özel muamele isteyerek değil ama tanıdık, eş dost kadrosundan teknik insanları devreye sokarak o gecelik sonlandırdık. Hemen ertesi gün de belediyenin ekipleri geldi zaten…
Eşitlik derken; herkese aynı muamele anlayışı… Herkesin canı benim veya komşularımınki kadar kıymetli kuşkusuz, sıraya alınan tespitler arasına kaynak yapmak tabi ki bir başkasının hakkını gasp etmek ama imkan varsa biz bu yollardan yürür hatta koşarız… Yoksa da sıramızı kuzu kuzu bekler ya da kişisel bağlantılarımız ile özel imkanlarımızla işimizi hallederiz…
Alıştığımız şeylerden vazgeçmek duyuyorum birçok insana zor geliyor, bizzat yaşadığım durumu sizinle paylaştım…
Şöyle düşünün örneğin bugün paramız, önemli görevlerimiz var diye gördüğümüz özel muameleyi yarın bunlar olmadığında normal hizmeti almakta zorlanırsanız daha mı iyi olacak?! Kamu imkânları nüfuzlu kesimden ziyade sıradan vatandaşı öncelemeli… Birinci kesimin biraz fiyakası çizilir, ikinci kesimin acil ihtiyacı giderilmiş olur… Kaldı ki o nüfuzlu kesim gerçekten ileri sürüldüğü kadar güçlüyse başının çaresine her durumda ve kamu imkânlarına ihtiyacı olmadan bakabilmeli…
Olması gereken diye sözde savunduğumuz şeylerin uygulaması karşımıza çıkınca kıvırmamak lazım!
Başkaları için eşitliği savunma yürekliliğinin yarısını dahi kendimiz söz konusu olduğunda da ortaya koyabilirsek toplumsal, sosyal adalet yapısına bir tuğla da biz koymuş oluruz…
Eşitlik ilkesinin bir başına güzel bir şey olduğuna inanıyorum… Ancak yanına adil olmayı da koyabilirseniz mükemmel bir iş çıkartmış olursunuz…
Ve Silivri Belediye Başkanı kuşkusuz herkese eşit olmalı… Ama Volkan Yılmaz'ı, Volkan Yılmaz (bu Selami Değirmenci, Hüseyin Turan, Özcan Işıklar da olsanız aynı değişmez…) yapanlara karşı ayrı bir sorumluluğu da var, bunu yok saymak haksızlık olur…
Kişiler ve yüklendikleri sorumluluk, görevsel kimlikler arasındaki farka uygunluk sağlamak sıkı bir kişilik ile mümkün… Yoksa, ikisi arasında uçurum açılır zaman içinde kendinizi kaybedersiniz…
***
Bir yerde okumuştum: “İnsanın iki değil binlerce yüzü var… Kime ve neye döndüğü ile ilintili olarak değişir…” Onun için bir kişi birimizin gözünde dünya iyisi, başkası için fenaların fenası : ))
Hayata siz ne verirseniz o da size öyle karşılık sunar… Ayçiçeği ektiğiniz tarladan domates toplamanız mümkün değil diye kızmayın boşuna : ))