Ayeş: Siyaset, ego tatmin yeri olmasın!

Ayeş: Siyaset, ego tatmin yeri olmasın!

08.08.2019 15:24:06

Siyasetin klişelerden uzak kalarak gerçekçi bir yapıda seyretmesi gerektiğini belirten geçmiş dönem CHP Belediye Meclis Üyesi Semih Ayeş, “Sadece bir belediye başkanı veya meclis üyesi olmak için ya da egonu tatmin edeceksen bu işi yapma. Bırak başkası yapsın. Siyaset, ego tatmin etme veya kendini ispat etme yeri olmasın. Silivri'ye bir şeyler kat ve onunla anıl” değerlendirmesinde bulundu.

Siyasete hızlı bir giriş ve 2014-2019 döneminde etkin bir meclis üyeliği yapan Semih Ayeş ile Silivri'nin gündemindeki konuların yanı sıra 31 Mart öncesi ve sonrasını konuştuk.

“BİRAZ GERİ ÇEKİLMEM GEREKİYORDU”
Sevginar SALİ: Semih Ayeş, ikinci dönem belediye meclisinde niye yok?
Semih AYEŞ: İdeallerim, kendi durumumun daha farklı bir yere gelmesi için bazı kararlar almak zorundaydım. Geleceği daha iyi planlayabilmek, kendime zaman ayırmak adına bu dönem biraz geri çekilmem gerekiyordu. Bu durumu Başkan beyle de paylaşarak çekildim. Sağ olsun bana 2014 yılında bir şans verdi. Birlikte çalıştık. Yapabildiklerimiz de yapamadıklarımız da oldu. Hatalarımız da vardır. Bu hataları yaparken kati surette bir art niyet veya egomuzu tatmin etmek gibi bir durum olmadı.

“DOĞAL MECLİS ÜYELİĞİ DAHA ÖNEMLİ”
Sevginar SALİ: Adaylık sürecinde dosya verdiniz ama…
Semih AYEŞ: Doğru, dosya verdim. Vermemdeki sebep Belediye Başkanımın ricasıdır. Bu ricayı da parti kuralları ve geleneği içerisinde reddedemezdim. Dosya vermek illa ben olayım demek değil. Hatta Başkan beye “Beni 28. sıraya yazabilirsin” diye bir sözüm olmuştur. Meclis üyesi olmak ya da siyasette aktif görevde bulunmak tabi ki de farklı bir durumdur. Toplumda doğal meclis üyesi, kanaat önderi, kendiliğinden yaptığınız hareketler vardır. Bu bence daha önemli. Bu aşamaları kat ederken burayı es geçersek sıkıntı olur. Meclis üyesi olduğumda eski sanayi diye tabir ettiğimiz bölgede çok sıkıntımız vardı. Altyapı, yol, kaldırım, ışıklandırma, Telekom yoktu. Silivri Belediyesi ve İBB yetkilileriyle, bazen de kendi aramızda tartıştık ama sonuçta orada bir dönüşüme sebebiyet verdik. Olumlu sonuçları gördüğünüzde daha da bir keyif alıyorsunuz. Kent rantı için kavga ettik. Bunu yapmak zorundayım.

“ÇOK GÜZEL TECRÜBELER EDİNDİK”
Sevginar SALİ: Kendi mesleki alanınızla ilgili de meclis üyeliğinizde çok güzel çalışmalara imza attınız...
Semih AYEŞ: Bir dönem Kültür Müdürlüğü, daha sonra Engelli ve Yaşlı Koordinasyon Merkezi ile birlikte hem Mahalle Evlerinde hem köy halkıyla şekerinden, tansiyonundan, ilk yardım kazanımlarından tutun bir takım eğitimler verdik. Bu eğitimleri verirken çok da zorlandığım yerler oldu; bir mahallemizde örneğin karşımızda yaklaşık 50-60'a yakın bayan var. Hepsi bana bakarken başlarını öne eğilmiş. Konuları anlattıkça kafaları yukarıya doğru kalkmaya başladı. Soru sormaya başladılar. İşin son kısmında iki saat olarak planlanan eğitimi dört saatte tamamladık. Evinden ilacını getiren mi istersiniz, “Hocam bir daha ne zaman geleceksin?” diye soran mı... Silivri insanının bu hizmetlere ihtiyacı var. Bunları tespit edip devamını sağlamak lazımdı.
Keza şu an mahalle olan bir köyümüzde o kadar duygulandım ki… Eğitime başlamışız, bir teyzeciğim geldi, ayağında kara lastik, “Ahırdan yeni çıktım, katılsam sorun olur mu?” diye soruyor… Asıl senin oraya gelmen lazım, onun için oradaydık çünkü… Bu koşullar içindeki bir insana iki saat o eğitimi vermişsek, biz zaten doğru bir amaca hizmet etmişiz. Belediyenin sosyal kısmı budur. İnsanların hayat standardını yükseltmemiz lazım. Sponsorlar eşliğinde diyabet cihazları bulduk. Hayatlarında bu cihazları görmeyen insanlar var. Onları hatalardan döndürerek, daha uzun, konforlu yaşamalarını sağlayabilirsiniz. Belediyeciliğin bir tanımı da aslında budur.
Her belediye yol ve kaldırım yapıyor. Bu bitmiyor. O yolu yaparken, onun üzerinde yürüyen insanın eğitimini, daha iyi yaşamasını sağlayamazsanız yolun kıymeti kalmıyor. İnsanlara tabi ki dokunacağız. Onlara dokunurken de hayatlarını güzelleştireceğiz.
Diğer yandan istihdam sağlamak zorundayız. Bir yönetici olarak vatandaşa kendi ayakları üzerinde durabilecek özgüveni verebilirsen zaten korkma. O, da seni ilerleyen ve birlikte yol aldığınız süreçlerde bir daha yarıda bırakmaz.

“SONUÇLARINI İYİ OKUMAMIZ GEREKEN BİR SÜREÇ”
Sevginar SALİ: 31 Mart seçim sonuçlarında Silivrili seçmen ne söyledi?
Semih AYEŞ: Yüzde 10'luk bir klan var. Genel siyasi görüşü derin olan, okuyan, kendini bir takım konularda eğiten, yerel siyasette hiç ses çıkarmayan bir kesim. 31 Mart'ta bu sayı yüzde 25-30 bandına geldi. Cezalandırmak mı, mükâfatlandırmak mı?. Bu, sonuçlarını iyi okumamız gereken bir süreç. İki adayın arasındaki oy farkına baktığınız zaman kazanan ekipteki arkadaşımıza şunu diyor; evet, seni seçtik ama bak İBB'de farklı bir oy skalası var. Bu aldığın oya da güvenme, yapacakların beş yıl sonra senin karnen olacak. Ben bunu anladım…

“ARTIK SİLİVRİ'NİN ADINI KOYMAMIZ GEREKİYOR”
Çatalca, Beylikdüzü, Büyükçekmece ve Silivri'yi ele aldığımız zaman ilçemiz bunların bir dönem bir tık önündeyken, beldelerin ve köylerin bağlanma süreci, geniş bir havzaya sahip olduğu için tam bir otokontrol sistemine dönüştüremedik. Beldelerin ve ilçe belediyesinin siyasi formu, hizmet anlayışı farklı. Geçiş süreci zordu, bundan sonra oturur. Belediyeyi yöneten kişinin de sorumlulukları ağır. Bunu göz ardı etmemek lazım. Şu var; artık Silivri'nin adını koymamız gerekiyor. Sahil kasabası mı, balıkçı kasabası mı, turizm kasabası mı, sanayi kenti mi, tarım kenti mi? Ondan azıcık, bundan azıcık ortaya karışık çok fazla bir şey olmuyor.
Silivri'yi yönetme idealimiz varken, bu yönetimi yaparken her şeyi bilmeyebilirsiniz ama her konuyu bilen uzmanla çalışırsanız bunun sonucunda halka dokunuş ile memnuniyette artış sağlarsınız.

“KADRODA HATALAR YAPMIŞ OLABİLİRİZ”
Sevginar SALİ: On yılda yönetimin yaptıkları ve yapmadıkları mı bu seçim sonucunu belirledi, yoksa karşı tarafın adayları mı?
Semih AYEŞ: Tabi ki karşı tarafın adayları da önemlidir ama bizim de içinde olduğumuz on yıllık yönetimin yıpranmışlıkları var. Söz verdiğimiz ama yapamadıklarımızın etkisi de olmuştur. Bundan dolayı insanlar tepki de koymuş olabilir. Görevde olan bir belediye başkanı ve meclis üyesiyle göreve yeni aday olan belediye başkanı arasında fark var. Mevcut başkanın negatif olduğu alanlar var, tabi ki yeni aday daha avantajlı oluyor. Buradaki sıkıntı sadece Belediye Başkanının bilinirliği ya da eksileri değil, kurmuş olduğu kadrodur. Kadronun içerisindeki eksikleri tamamlayabiliyorsa sıkıntı kalmıyor. Burada hatalar yapmış olabiliriz.

“İNSANLAR YAPTIKLARINIZIN KALICILIĞIYLA İLGİLENİYOR”
Sevginar SALİ: Silivri kent gelişimi konusunda üstte saydığınız alanlardan hangisinin daha fazla üzerine gitmeli?
Semih AYEŞ: İnsanlar yaptıklarınızla ilgileniyor, ama bu yaptıklarınızın kalıcılığıyla da ilgileniyor. Biri bir yol yapıyor, ikinci biri geliyor onun üzerine yine yol yapıyor. İkinci kez yapıldığında bu aslında halka hakaret oluyor, çünkü halkın parasını harcıyorsunuz.
Dünya 5 G'ye giderken Türkiye, Silivri beyin göçü yaşıyor. Üniversite bitiren bir dünya insan var. Silivri'ye dönmek için neden bulamıyorlar. Hayatını burada nasıl idame ettirsin? Onların ve Silivri'nin gerçekliğini örtüştürmek zorundayız.
Silivri'nin nüfusu şu an 200-250 bin bandında. 120 Bin seçmeni olan orta ölçekli bir ilçe, aslında Anadolu'da bir il. Diyorlar ki bu ilçenin nüfusu 2 milyon olacak. Konutlar yapılsın, problem değil. Peki kaynaşmayı nasıl sağlayacaksınız? Kaynaştıramazsak nasıl yapacağız? Gelen göçü Silivri standartlarıyla birleştirip geleceğe taşırsak sıkıntı kalmaz.
Özcan beyin Silivri'ye en büyük katkısı TÜRAM, tarım uygulamaları girişimleriydi. Bunları araştırıp geliştirirken dış piyasaya sunumunu yapamadık. Çiftçiye bunu anlatamadık. Onun bildiği Kanola, Ayçiçek ve buğday var. Endüstriyel tarım üretiminin realize olması, devamlılığını getirebilmiş olsaydık zaten bu problem ortadan kalkardı. Şu anda duyduğuma göre etrafımdaki 4-5 kişi lavanta işine girmiş. Aslında Silivri'ye bir vizyon çiziliyor, bunun farkında değiliz. Ne zaman ki bu işle uğraşan çiftçinin cebine para girecek, o zaman projenin doğruluğu ortaya çıkacak.
Bu konudaki noksanlık dış piyasa normlarını araştıramadık. Araştırma geliştirme yaparken ilerletme şansımız olmadı. Zaman ve şartlar uymadı, belki teknik kadro ehli olmadı, ama art niyet yoktu. Gelin Erikli / Enez'e su sporlarını görün. Orada kimleri görürsünüz, şaşırırsınız. Adam Anadolu Yakası'ndan buraya gelmiş. Amerika'yı keşfetmeye gerek yok. Silivri'nin genetiğine uygun ve kısa sürede gerçekleştirilecek projeler lazım. Ben o konuda Özcan beyi tebrik ediyorum. Tarımla yattı kalktı, doğru bir tespittir, ama tarımda insanların kısa sürede kazanacakları gelir de çok önemli. Biz proje olarak bakıyoruz, ama çiftçi akşam evine ekmek getirme zorunluluğu var. Ege'nin bir ilçesinde 9 tane Kadın Kalkınma, 12 tane Çiftçi Kooperatifi kurulmuş. Önemli olan entegrasyonlar bunlar. Yapılamaması için siyasi sebepler de var, ama yapılabilirdi de.

“SABAH ERKEN OLDUĞU İÇİN UYKUMUZ ÇABUK KAÇAR”
Sevginar SALİ: Sizce bundan sonra Silivri CHP'nin neye ihtiyacı var?
Semih AYEŞ: CHP Silivri İlçe Örgütü çok farklı bir yapıdır. Çocukluğumdan beri hep izlerim. İşin sonunda hep bir sulhe ulaşır, ortak noktada buluşuruz. Keza daha önceki seçimlerde örneklerini de görmüşüzdür. Sabah erken olduğu için uykumuz çabuk kaçar. Her ne olursa olsun sosyal medya gibi mecralarda istek, eleştiri ve tepki belirtilmemeli! Partinin bir işleyişi var. Bunu bilmek gerekiyor. Aile içindeki problemlerin dışarıda paylaşılmasını doğru bulmuyorum. Şikâyeti olan örgüt toplantısında paylaşsın. Şovengelizm diyorum ben yapılanlara. Şova dönüştürüyorlar. Tabi ki adaylar çıkacak, bununla ilgili parti üyeleri kendilerini ifade edecekler. Bu bir süreç. Ehli keyif değil. Sonbahar ve kışa doğru kongrelerin yapılmasıyla ilgili çalışmalara başlandığı açıklandı. Genel Merkez böyle bir açıklama yaptıktan sonra örneğin benim Semih Ayeş olarak açıklama yapmamın ne önemi var? Partinin üyesi olarak tüzüğündeki genel disiplin kurallarına da uyamam gerek. Bu da bir gerçek.

“BİRLEŞTİRİCİ, BÜTÜNLEŞTİRİCİ BİR YAPININ OLMASI LAZIM”
Sevginar SALİ: Bir partili olarak partinizden ne bekliyorsunuz?
Semih AYEŞ: Bir kongre sürecine girilecektir. Eninde sonunda neticelendirilecek. Ondan sonra da birleştirici, bütünleştirici bir yapının olması lazım. Çok kırdık dökük, birbirimizi ve partiyi yorduk. Artık bu parti yorgunluğundan ziyade akil bir yönetici topluluğunun olduğu bir ekiple birlikte partiye her koşulda sahip çıkmak çok önemli. Adayı beğenmesek de içsel eleştirimizi yaparız, dışsal eleştirimizi farklı noktalara taşırız. Keza benim üzerime de çok oynandı. “Belediye Başkanı seni listeye almadı.” Evet, almadı arkadaşım, ki öyle bir şey olmadı. Sağlık olsun. Beni yine onore etti, sorduğunda ben teşekkür ettim, çünkü belli bir noktada tükenmiş oluyorsunuz.

“İLÇE ÖRGÜTÜMÜZÜN RENKLİLİĞİ VE AHENGİ BELKİ ÇOĞU TEŞKİLATTA YOK”
Sevginar SALİ: Hiç pişmanlık duymadınız mı? ‘Girseydim acaba farklı bir sonuç alır mıydık?' demediniz mi?
Semih AYEŞ: O zaman listedeki herkesin pişmanlık duyması lazım. O konuyla hiç ilgilenmedim. CHP'nin çatısı altında hepimiz birleşmiş durumdayız. İlçe örgütümüzün renkliliği ve ahengi belki çoğu teşkilatta yoktur. Bu, hep bir taze kanın var olmasını sağlar. Belli dönemler kaybederiz, küseriz, tartışırız, ama işin son noktasında ortak bir yapıda buluşuruz. Başarısızlığımızın ileride iktidara ve gerçek bir başarıya ulaşma ihtimali büyük.

“SİLİVRİ'YE BİRŞEYLER KAT VE ONUNLA ANIL”
Silivri'ye farklı bir vizyon çizeceksek klişe lafları bırakalım. Sadece bir belediye başkanı veya meclis üyesi koltuğu için işi yapma. Egonu tatmin edeceksen yapma. Bırak başkası yapsın. Siyaset, ego tatmin etme veya kendini ispat etme yeri olmasın. Silivri'ye bir şeyler kat ve onunla anıl.
Yaptığım görevden dolayı vicdanen çok rahatım. Silivri'nin her yerine gidip o eğitimleri ve insanların hayatına dokunabilecek her şeyi elimden geldiğince yaptım. Ki çok zorlandım. Ve bunu bir beklenti içine girmeden yaptım. Beklenti içine girsem ne o vatandaş gelir oraya, ne ben kendimi istediğim gibi ifade edebilirim. Hala da gidiyorum.

“ÇÖPLÜK İÇİN 2013'TE DAVA AÇTIK”
Sevginar SALİ: Silivri gündeminde çok güncel ve sıkıntılı bir konu var sizin de yakından ilgilendiğiniz; Seymen'deki çöp sorunu?
Semih AYEŞ: 2013'te birkaç Seymenli ile birlikte dava açtık, yürütme durdurma kararı aldırdık. Konu şu an Yargıtay'da. Siyasi polemik haline getiriliyor yok ilçe, yok İBB belediyesi diye; alt yapısında esasen Çevre ve Şehircilik Bakanlığı var. ÇED Toplantısında Mutlu Bey de sağ olsun o gün tepki gösterdi, oradaki yetkili hanımefendi halkı saymıyordu. Her hafta sonu Seymen'deyim, evim var. Bir an geliyor kokudan kapı, pencere kapatıp geçmesi için saatlerce bekliyoruz. Seymen'de doğanın içinde kapılarınızı, pencerelerinizi kapatıp evde oturmak zorunda kalıyorsunuz! Ben hafta sonu gidiyorum sürekli orada oturan insanlarımızın halini düşünün! Sağlıklı, doğal yaşam, organik üretim için gelinen köyde yaşananlar bunlar! Toplantıda konuşan yetkili hanımefendinin söylediği çok komik bir şey vardı; “Toprağın altına iki mm polimenbran koyuyoruz.” Polimembran dediği ürün, halk tabiri ile ‘şıngıl'. Toprağı bununla koruyorsanız, hiç korumayın daha iyi!
“BU SİYASİ BİR KARAR”
Dava Yargıtay'da devam ediyor. Köy tüzel kişiliği sona erdikten sonra evrakları belediyeye teslim ettik, oradan takibi devam ediyor olabilir. Ama bence bu siyasi alınan bir karardır. İstanbul'un ilçeleri arasından Silivri'nin seçilmesi çok büyük bir zarar. Bir dönem de santral konumuz vardı. Bunlarla Silivri'yi meşgul etmektense, bunlarla mücadele eden bir belediye başkanımız vardı; yiğidi öldür hakkını yemeyelim, ilçemizi, ‘Sahilimizi nasıl daha cazip ve güzel hale getirelim' bunların mücadelesini verelim. ‘Kale Mahallesi'ne daha çok turist nasıl çekebiliriz' bunlar üzerinde duralım. Cumalıkızık Köyünün, Kale Mahallesinden çok da büyük farkı yok. Safranbolu evleriyle yarışabiliriz. Kale kültürü ve dokusunu geleceğe taşıyabiliriz.
Silivri'nin çok marjinal buluşlara ihtiyacı yok. Var olan şeylerin ortaya çıkartılıp korunması, güncellenmesi yeterli.

“KİMYASAL ATIK DÖNÜŞÜMÜ SEYMEN'DEN KALDIRILMALI”
Sevginar SALİ: Seymen'deki çöplük konusunda ne yapılabilir bundan sonra?
Semih AYEŞ: Biyolojik kısma kadar sıkıntı yoktu. İşin içine kimyasal da girmeye başlayınca koku başladı. İnsanlar şunu soruyor: “İkitelli'deki sanayi atığı ben niye burada temizliyorum?” Alınacağı söylenen tedbirlerin ötesinde burada yapılması gereken; kimyasal atık dönüşümünün buradan kaldırılmasıdır. Köyde atık araçları görülmüyor, otoban yolunu kullanıyorlar. Doğa ve insanlar üzerinde geri dönülmez tahribatlardan sonra mı önlem alınacak? Seymen'deki insanlar her akşam sosyal medya hesaplarından bela okuyorlar! Vicdanen çok rahatım, elimden geleni yaptım ama yaşanan duruma da çok üzülüyorum. Elimden daha fazlası gelmiyor, keşke gelse de mevzuyu daha etkili biçimde tartışmaya açabilsek.
Söylediğim gibi konu ilçe ve İBB belediyelerinin dışında, Bakanlık ile alakalı. Bakanlık düzeyinde müdahale ve çözüm sağlanması gerekiyor. Arada sırada şovmen arkadaşlar çıkıyor “Hallediyoruz” falan diyorlar. Keşke söylediklerini yapabilseler! Edirne'ye otobandan giderken, Yolçatı'dan sonra, Seymen'in arka ormanlık bölgesindir oradan insanlar geçerken arabanın içinde burnunu kapatıyor.

“STANDART FARKLILIĞI GÖZ ARDI EDİYOR”
Sevginar SALİ: ÇED Toplantısında Çevre Müdürlüğünün yetkilileri bu tür tesislerin Avrupa'da kentlerin içinde yer aldığını örnek göstermişti!
Semih AYEŞ: Avrupa örnek gösteriliyor ama standart farklılığı göz ardı ediliyor; halbuki işleyiş açısından çok önemli. Sanayi kenti olmayan bir bölgede sanayi atık imha tesisi kuruyorsunuz!

“SANAYİMİZ AYRICA YARALI BİR MEVZU”
Sanayi konumuz ayrıca yaralı bir mevzu. Dağınık, parçalanmış bir sanayi yapımız var. Organize sanayi bölgesine yönelik Özcan Başkan'ın çabasının ne kadar yerinde olduğu buradan da görülüyor. Sanayicilerimiz Silivri'de güvende hissetmiyor planlar konusundaki belirsizlik, fiyatların yüksekliği ve organize bir yapıda üretim şansı bulamamaktan yatırımcılarımızı kaybediyoruz maalesef. Bu istihdam ve gelişme konusunda ciddi bir efor kaybı aynı zamanda.

“TAŞ YERİNDE AĞIRDIR”
Sevginar SALİ: 2014'te meclis üyesi adayı olarak CHP'ye katıldınız. Göreviniz bittikten sonra CHP'den ayrılma eğilimi göstermiyorsunuz… CHP'de kalıcı mısınız?
Semih AYEŞ: CHP'ye katıldığım dönemde çok eleştirildim. DP'li, MHP'li, AK Partili yaptılar beni… İnsanların sizi konuşması kötü bir şey değil. Bence doğru şeyler yaptığınızı kanıtlıyor bu durum hatta. Şöyle açıklayayım bunu; 2014-2019 döneminde meclis üyesiyken hangi partiye mensup olduğuna bakmaksızın bana bir taleple gelen herkesin işini halletmeye, sorununu çözmeye çalıştım. Partisini öne sürerek hiç kimseyi geri çevirmedim. Ben buna bakarım. Parti önemli ama göreve geldikten sonra halktır birincil öncelik. Siyasi parti ayrımı gözetme şansınız olmadığı gibi bölgesel de bir ayrım yapacak durumda değilsiniz; Selimpaşa'dan gelen bir talebe benim ‘Git oranın meclis üyesine söyle' diyerek ilgisiz kalamam.
CHP konusuna dönecek olursak; taş yerinde ağırdır. Önümüzdeki dönemde yeni siyasi oluşumlar olacak kuşkusuz. Bu süreç bir cendere gibi, iki ucu keskin bıçak olarak da tabir edilebilir. Halk için bir şey yapmaya kalktığınızda siyasi ya da yönetimsel yetkiniz olmasa da halk sizi yetkilendiriyor. İnsanlar hala bana geliyor sorunlarını anlatıyor… Ne diyeceğim ben şimdi onlara, ‘Benim meclis üyeliğim bitti git derdini başkasına anlat, yeni meclis üyelerini bul' mu demem gerekiyor? Yine çözüm için uğraş vermeye devam ediyoruz tabi.

“AYNI BELEDİYE İKİ DEĞİŞİK BİRİM; BU KADAR HİZMET ANLAYIŞI FARKI NASIL OLUR!?”
Sevginar SALİ: Şimdi sanki daha rahat ilgilileri arıyorsunuz?
Semih AYEŞ: Evet haklısınız. En dayanamadığım şey; zeka! Bir kişiye konuyu anlatıyorsunuz beden diliyle daha olumsuz durduğunu gözlemlediğim vakitler oldu ne yazık ki. Bir yandan belediyeyi koruyorsunuz bir yandan vatandaşın isteğini yerine getirmek için çalışıyorsunuz. Özcan Başkan'a ne zaman gitsem sonuç aldım ama konu tam da burada düğümleniyor; ona çıkmadan sonuç alabilmem gerekiyor. Çözüm sağladığımız çok konu oldu ama zorlandığımız anları da belirtmek durumundayım. Sıkıntılı işleyen birimlerin yanı sıra çok güzel işler çıkartanlar da var. Daha lep demeden sonuç aldığımız alanların katkıları unutulmaz. ‘Nasıl oluyor ya? İki birim de aynı belediye bünyesinde'? Demek ki çalışma mantalitesi farkı ortaya çıkıyor. Bize işini benimseyerek, özveriyle yapan insanlar lazım. Böyle insanlar yönetici olsun. Bir kişinin kişisel ilişkileri zayıfsa, belediye adına halkla muhatap olacağı bir pozisyona onu koymayın yüzü devamlı sirke satıyor çünkü.

“KORKULANLAR OLMADI”
Sevginar SALİ: Yeni yerel yönetimimizle ilgili ilk gözlemleriniz neler peki?
Semih AYEŞ: Yorum yapmak için erken. 31 Mart seçimlerinden sonra yeni bir seçim tekrar süreci yaşandı. Adaptasyon, yapıyı öğrenme süreci derken, yaz tatili, festivaller, bayram arifesi sağlıklı bir değerlendirme için ancak önümüzdeki sene bu zamanlar konuşabiliriz. Çok afaki bir değişim süreci gözlemlemiyorum. Bir takım öngörüler vardı olacaklarla ilgili, edişe, korku paranoyası tetikleyen; onların hiç birinin olmadığını söyleyebiliriz. Herkes işinde gücünde. Başkan Bey mütevazi bir insan. Seçim öncesi süreçte de takip ettim, sonrasında seçilince de pek değişmedi.

“BELEDİYE YÖNETİMİ ZORDUR, SİLİVRİ BELEDİYESİNİ YÖNETMEK DAHA DA ZOR”
Belediye yönetmek zordur, Silivri Belediyesini yönetmek daha da zor bence. Çok farklı (siyasi de dahil olmak üzere) yapı bir arada ve hepsini dengede tutmanız gerekiyor. Bu dengeleri meta karşılığında tutmak onları günün birinde elinizden kaçıracağınız anlamına geliyor. Altlarındaki alt yapıyı gerçek manada dokunma anlamında mesafe kat etmeniz gerekiyor.
Bir proje üzerinden önreklendirmem gerekiyorsa; yeni doğum yapan annelerin yüzde 10'a ulaşılırken, bir sürü engeli aşarak başlattığımız projede ürünleri yetiştiremez hale geldik. Gerçek manada dokunmaya niyet ederseniz, dokunursunuz; karşılığını da alırsınız. Annenin, bebeğin partisi olmaz, proje halen belediyede devam ediyor. Bizden sonra çevre ilçelerde de bunu uygulamaya başlayanlar oldu. Bizim aklımız bu kadarına yetti, yeni yönetim daha farklı ve güzel çalışmaları hayata geçirir inşallah. Başkanımızın izni ve onayıyla yaptık, tabi ki meclis üyesi olarak kendi başıma bunu yapamazdım.

“ŞEHİR İÇİNDEKİ SIKIŞIKLIK DENİZE KARŞI YAPILAN İMAR PLANI HATASINDAN GELİYOR”
Belediyelerde sosyal kısmı doldurduğunuzda geriye yapı imalat bölümü kalıyor. Bizim öyle çok büyük, mega projelere ihtiyacımız yok. Bir takım sıkıntılarımız var. Trafik gibi mesela ama bu sorunu da hiçbir ilçe belediyesi kendi başına çözememiştir zaten. Ortak bir çalışma gerektiriyor. Silivri'ye bakıldığı zaman şehir içindeki sıkışıklık denize karşı yapılan bir imar planı hatasından geliyor; denize karşı resmen set çekmişiz. Denize karşı dikey çıkan sokaklar olsaydı çok farklı şeyleri konuşuyor olurduk bugün, çözüm bekleyen pek de fazla sorunumuz kalmazdı. Kentlerin gelişmişliği yollarının genişliği ile ölçülüyor… İmar yaparken iskanı düşünmeli.
Kentsel tasarım ile ilgili de geçtiğimiz dönem bazı çalışmalarımız oldu ama o hususta da birçok etken devreye giriyor, istediğiniz sonucu tam olarak alabilmek çok zor, özel şartlar gerektiriyor.

“HARMANI KALİTELİ DÖVECEĞİZ”
Sevginar SALİ: Semih Ayeş bundan sonra ne yapacak?
Semih AYEŞ: Siyasete tabi ki devam edeceğiz, etmemek gibi bir şansımız yok, çocukluğumuzdan beri bu işin içindeyiz. Bu işin nasıl yapılması gerektiğini kendi çizgimize göre anlatmaya çalışıyoruz, çizgimizi de koruyacağız. Silivri'yi daha çok konuşacağız. Şimdi erken harman zamanına daha var. Harmanı kaliteli döveceğiz. En iyi makinalar değil en iyi ekiple çalışacağız. Biz bal arısıyız; bal arıları çalışır.

“AHMET HAKAN YANLIŞ DÜŞÜNÜYOR”
Sevginar SALİ: Eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Semih AYEŞ: Var aslına bakarsanız, mesleki olarak bir konuya değinmek istiyorum. Son dönemde Silivri'nin de yakından tanıdığı köşe yazarı Ahmet Hakan, eczacılarımızın üzerine çok geliyor köşe yazılarıyla. Eczacıları raftan ilaç alıp veren bir yapı olarak lanse ettiği birkaç yazısı var. Çok yanlış düşünüyor. Silivri'de yaşadığı için bilmesi lazım Rahmetli Cevdet Kıvran vardı; eczanesine mutlaka gitmiştir oradaki tedaviyi, ulaşmış olduğu sağlığı Türkiye'deki tüm eczacılar bilir. Bilmediği şeyler ise; eczacılar devletin muayene ücreti tahsilatını yapıyor, İTS, UTS diye belalar var başlarında, eczacı aynı zamanda muhasebeci, işveren, doğru ilaç verilmesi gibi mesuliyetleri var. SGK var, özel hayatı var bunları Hakan'ın görebildiğini, hesap edebildiğini sanmıyorum. Tutum ve şekli yanlış. Gelsin bir gün benimle birlikte nöbette kalsın, eczacılığın ne demek olduğunu anlar. Hükümet diyor ya “Beş para vermeden hastanelerden vatandaşımızın sağlık hizmeti almasını sağlıyoruz”… Hastaneye vermediği o muayene ücreti bir ilaç için eczaneye geldiğinde 200 TL olarak karşısına çıkabiliyor! Ve o ilacı muayene ücretini ödeme imkanı olmayan insana verip vermemek eczacının vicdanına kalıyor. İlaçlar marketlerde satılmaya başladığında kasadaki görevli verebilir mi ilacı? Veremez. Aslında biz kamu bilincini ayakta tutan meslek mensuplarıyız. Ahmet Hakan bunun farkındadır ama farkında olmayan bir yapıya hizmet ediyor. Son olarak da tüm İslam Alemi başta olmak üzere tüm Silivrililerimizin Kurban Bayramını kutluyor sağlık, esenlik ve mutluluklar diliyorum herkese. Nice keyifli bayramlarda buluşmak dileğiyle...

YORUM YAP