Biz sadece sahadaki görüntüye ve tabloya bakarak konuşuyoruz ama pandemi döneminin uzamasıyla futbol tarihinin en zor dönemini yaşıyor.
Antrenman, üç günde bir maç, seyahatler, konaklamalar, testler, hastalık, sakatlık, maaşlar derken kulüplerin yükü ağırlaşıyor.
Bu tempo daha sezonun yarısı tamamlanmadan aşırı yorgunluk ve bıkkınlık haline yol açıyor.
Seyirci de olmayınca maçlar her türlü sonuca açık geçiyor.
O kadar para alıyorlar oynasınlar diyebilirsiniz evet para bu işin olmazsa olmazlarındandır ama arasında primi yükseltilen takımların kaybettikleri o kadar çok maç var ki.
Futbolcu biraz da moral motivasyonla yani gazla çalışır.
Bazı durumlarda paradan daha etkili yöntemlerdir ancak ne dediğiniz ardından ne yaptığınız önemli. Tutarlı olmak gerekir.
İşte burada takım ruhu, takım kültürü gevreye girer.
Belirli bir takım kültüründe kimin kimle nasıl iletişimde bulunacağı ödül ve cezaların nasıl dağıtılacağı bellidir.
Üst üstte kazanırken veya kaybederken farklılıklar görülmez. Oyuncunun yöreden, bölgeden olması takip edenlerle altyapıyla bağı bağlantısı aidiyet duygusu olanı tercih nedenidir.
Yerli oyuncu sayısı bu açıdan ayrıca önemlidir. Bunları görmezden gelip her şeyi sadece paraya bağlamak yanıltır.
İşler kötü gitmeye başladığında biri çıkar profesyonel hayatta başarısızlığın nedeni olmaz, bedeli olur der.
Bakın Sumudica çok başarılıydı.
Kendini Tanrı ilan etmişti ne oldu?
Kültür böyle bir şeydir.
Çok şey görmüş olabilirsin ama sonradan gördüysen sıkıntı!!!
Bu arada maç topu deyip geçmeyin.
O kadar önemli ki çalıştığınız kulübe faydalı olmak istiyorsanız rakip takımın protokol listesindeki bazı isimleri çizmek, silmek için harcadığınız zamanı maç toplarını silmek, temizlemek için değerlendirseniz daha çok işe yaramış olursunuz!!!