Sosyolog ve Aile Danışmanı - Aleyna Çalış

Ayrılık kaygısı bozukluğu nedir?

Ayrılma kaygısı bozukluğu, bireylerin normal olmayan bir şekilde birine (anne, baba, sevgili, arkadaş gibi) bağlanması ve o kişiden ayrılma düşüncesiyle bile yoğun stres, kaygı ve korku duymasıdır. Ayrılma anksiyetesi olan kişiler, bağlandıkları kişiden ayrılmamak, o kişinin yanında kalmak için işlerini, okullarını, sorumluluklarını aksatırlar.

Ayrılık kaygısı bozukluğu, genellikle çocuklarda görülen bir anksiyete bozukluğudur ancak yetişkinlerde de görülebilir. Bazı kişilerde çocukluktan başlayan bu rahatsızlık yetişkinlik dönemlerine kadar devam etmektedir, bazen ise yetişkin bireyin yaşadıkları dolayısıyla sonradan ortaya çıkmaktadır. Yetişkinlik döneminde ortaya çıkan ayrılık kaygısı bozukluğu genel olarak yaşanan olumsuz bir olay sonucunda görülmektedir.
Ayrılık kaygısı bozukluğu, çocuklarda 8 aydan sonra başlayabilmektedir. Ayrılık kaygısının en sık görüldüğü yaş grubu ise ilkokul çağına gelmiş çocuklardır. Bağlandıkları kişiden ayrılmak istemeyen çocuklar, okula gitmek istemez ve okula gitmemek için türlü bahaneler üretebilir, kaygı duydukları için fiziksel belirtiler gösterebilirler.

AYRILMA KAYGISI BOZUKLUĞU NEDENLERİ

Ayrılma kaygısı bozukluğu, travmatik olaylar, çevresel faktörler, ebeveynlerin tutumları gibi nedenlerden kaynaklanabilir. Travmatik olaylar, çocukluk ve yetişkinlik dönemlerinde ortaya çıkan ayrılık kaygısı bozukluğunun en önemli nedenlerinden biridir. Ölüm, ayrılık, taciz, kaza, aile içi şiddet gibi travmatik olaylar, bireylerin psikolojilerini olumsuz etkilemekte ve çevrelerindeki kişilere karşı daha bağımlı hale getirmektedir. Örneğin, annesini kaybetmiş bir çocuk babasına bağlanmakta ve yoğun kaybetme korkusu yaşamaktadır veya sevgilisi tarafından terk edilen bir kişi bir sonraki ilişkisinde ayrılma korkusuyla sevgilisine daha çok bağlanmaktadır.
Ayrılma kaygısı bozukluğunun ortaya çıkmasının nedenlerinden bir diğeri de ebeveynlerin tutumlarıdır. Çocuklarını aşırı korumacı bir tavırla ve kendilerine bağımlı olarak yetiştiren anne-babaların çocuklarında ayrılma kaygısı bozukluğu görülmektedir.
Ayrılık kaygısı bozukluğunun nedenlerinden bir diğeri de özellikle çocukluk dönemlerinde, bireylerin çevresinden gördüğü alaycı, aşağılayıcı davranışlardır. Okulda zorbalığa uğrayan, akrabalar ya da arkadaşları tarafından dış görünüşüyle ya da hareketleriyle dalga geçilen bireyler, özellikle ebeveynlerine yoğun bir şekilde bağlanmakta ve onlardan ayrılma fikrinden aşırı derecede korkmaktadır. Bireylerin, başka bir psikolojik sorununun olması da yakınlarına bağlanmasına ve ayrılık kaygısı yaşamasına neden olmaktadır. Örneğin depresyonda olan bir birey, kendisine sürekli destek olan arkadaşından ayrılmaya korkmakta ve bu da strese girmesine neden olmaktadır.

AYRILMA KAYGISI BOZUKLUĞU BELİRTİLERİ

Ayrılma kaygı bozukluğu, genel olarak çocuklarda ve yetişkinliklerde aynı belirtileri göstermektedir. Ayrılma kaygısı bozukluğunun en yaygın belirtisi, bireylerin bağlandıkları kişiden ayrılma düşüncesine dahi dayanamaması ve ayrılma ihtimalinde yoğun stres ve kaygı yaşamasıdır. Bireyler, sürekli olarak bağlandıkları kişinin başına bir şey geleceğini düşünürler ve endişelenirler.
Ayrılma kaygısı bozukluğu olan kişiler bağlandıkları kişiden ayrılma korkusu ile okula veya işe gitmekten vazgeçerler, arkadaşları veya ailesiyle plan yapmak istemezler, devamlı olarak bağlandıkları kişinin yanında olmak ve onunla birlikte hareket etmek isterler.
Ayrılık kaygısı yaşayan çocuklarda en sık görülen belirti; çocukların anne ve babalarıyla uyumak istemesidir. Çocuklar uyurken, anne-babalarının uyurken öleceğini bile düşünürler ve birlikte uyumak isterler.
Ayrılık kaygısı bozukluğunun belirtilerinden biri de bu sorunu yaşayan bireylerin, bağlandıkları kişiden ayrılmak zorunda kalmaları halinde fiziksel belirtiler göstermesidir. Karın ağrısı, mide bulantısı, baş dönmesi bu fiziksel belirtilere örnek verilebilir.

YORUM YAP