Belediye Başkanımız Özcan Işıklar, 20. ölüm yıldönümünde Türk Dünyası'nın lideri Ülkücü Hareket'in kurucusu Türk milliyetçiliğinin efsane ismi Başbuğ Alparslan Türkeş'i Silivri sahilinde yaptırdığı anıtın başında andı.
Geçirdiği kalp krizi nedeniyle 4 Nisan 1997'de hayatını kaybeden Alparslan Türkeş'i vefatının 20. yıldönümünde geçtiğimiz yıl Silivri sahilinde yaptırılan anıtı başında anan Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar, duygu ve düşüncelerini Hürhaber'le paylaştı.
“GELECEKTEN UMUTLUYUZ”
Işıklar, Başbuğ'un ölüm yıldönümü dolayısıyla gerçekleştirdiği anıt ziyaretinden sonra gazetemize şu değerlendirmede bulundu: “Geçtiğimiz yıl anıtın konmasından dolayı kendi partimden bile tepki aldım. Nedeni de geçmiş yıllarda Türkiye'nin 1980 yıllarında içinde bulunduğu ayrışmanın olduğu o kaos döneminden gelmekte. Ayrışmak, geriye dönmek yerine ileriye dönük beraber olduğumuz, paylaşımlarımızı artırmak için düşüncelerimizi ortaya koymalıydık. Türkiye bir restorasyon dönemi yaşadı. Geçmişten ders çıkardık. Beni çok etkileyen şu oldu; Ülkü Ocakları Başkanı gelip, “Başkanım Alparslan Türkeş'in anıtını koymak istiyoruz. Bize bir yer gösterir misiniz?” diye sorduğunda, az ileride Nazım Hikmet'in heykeline yakın bir yer olursa kendileri için bir sakıncanın olup olmayacağını sordum. Kendisi, “Başkanım biz ne zaman barışacağız? Onlar geçmişte kaldı, biz hatırlamıyoruz bile, önümüzde yeni bir dönem var, bir başlangıç yapmamız gerekmiyor mu?” dedi. Bu sözlerden çok etkilendim. 23 yaşındaki bir gencin bunları söylemesi beni çok mutlu etti. Gelecekten umutluyuz.
“AYRIŞTIĞIMIZ NOKTALARI ÇOĞALTMAK YERİNE BİRLEŞTİKLERİMİZİ ARTIRMALIYIZ”
Tarihimizle gurur duymalıyız. Tabi ki yaşadığımız ayrışma gibi birçok olumsuzluk da var. Bugün geldiğimiz noktada Alparslan Türkeş, Necmettin Erbakan, Süleyman Demirel, Turgut Özal, İsmet İnönü ve Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ü daha iyi anlamamız gerektiğini düşünüyorum. Hepsini düşündüğümüzde ne kadar ağır dönemlerde devlet adamlığını yaptıklarını, ülkelerini korumaya çalıştıklarını, ne badireler atlattıklarını bugün daha iyi anlıyoruz. Ayrıştığımız noktaları çoğaltmak yerine birleştiğimiz noktaları arttırmalıyız. Hepsinin bir görevi vardı. Kendi inandıkları değerler için mücadele ettiler. Milli Görüşü savunan Necmettin Erbakan'ın, Türk kimliğini Türk'ün medeniyetinin, kültürünün, milli değerlerini savunan Alparslan Türkeş, evrensel değerleri, demokrasiyi, örgütlü toplumu savunan Bülent Ecevit, İsmet İnönü, onlar bizim tarihimiz. Tabi bu kişileri sayarken, birini savunuyor, diğerini savunmuyor anlamında söylemiyorum. Birisi Türk kimliğini öne çıkarıp demokrasi içinde yaşamasını, diğeri demokrasi içine kimliği koymayı savundu. Ne kadar önemli tezler ortaya koymuşlar! Savundukları değerleri bugün daha iyi anlıyoruz.
“TÜRKİYE, HEPSİNİN TEZLERİNİN TOPLAMINDAN OLUŞUYOR”
Türkiye'nin bu döneminde kendilerini ayrı ayrı düşünmemiz gerekiyor. Türkiye hepsinin tezlerinin toplamından oluşuyor. Hepsinin bir parçası varmış. Alparslan Türkeş'e rahmet diliyorum. Değerli hocam İbrahim Kafesoğlu kendisinin çok yakın arkadaşıydı. Onun öğrencisi olduğum için milli değerleri daha iyi anlıyorum. Ahmet Hakan'ın köşesinde okudum, ‘millet' kelimesini farklı yorumladığını söylüyor. Milleti dini bir ümmet olarak görüyor. Milli değerleri kaybettiğiniz anda, sadece dini temellere dayandığınızda onu temellendiremiyorsunuz. Rengarenk kültürleri yaşatmak ve unutmamak konusunda Alparslan Türkeş'i Türkiye rahmetle anıp, kıymetini bilmeli. Türkeş'in de Erbakan'ın da, Ecevit'in de ne denli haklı olduğu bugün çok daha net bir şekilde ortaya çıkıyor. Hepsinin toplamı rengarenk Türkiye'yi oluşturuyor. Onların kıymetini anlamalı ve yaşananlardan ders çıkarmalıyız. Milliyetçi Hareket Partisi'nin kurucusu Alparslan Türkeş'i milli değerleri yaşatmak için verdiği mücadele yüzünden saygıyla anıyorum.”
Haber Merkezi