Eskiden Silivri'de bir mantık vardı; “Az olsun bizim olsun” bu yaklaşımın kazanç sağlama yaklaşımının artık tedavülden kalktığını kabul etmek gerek.
Bir süredir özellikle farklı seçim dönemeçleri ve çeşitli nedenlerle CHP ile yollarını ayırmak durumunda kalan isimlerin, dönüş yolunda çektiği sancı hissediliyor. CHP yönetimi hem gönülsüz kucak açmaya, hem de kazanmak istiyorsa bunu yapmak zorunda. Hisleri ile mantığı arasında sıkışanların çektiği ıstırabı dindirmek adına birkaç kelam etmek gerek. CHP'li Melih Yıldız güzel, cesurca ve haklı da bir çıkış yaptı: aynı çatı altında birleşme hususunda. Kendini bir örgütte lider ve öncü olarak konumlayan kişiler başarısızlıklarını açıklarken sorumluluğu başkalarına yükleyerek, “Filanca bana çalışmadı”, “Fişmanca ihanet etti” mealinde gerekçeler ileri sürmekten vazgeçsinler.
Çünkü bu zafiyetlerin tescilinden başka bir anlam taşımıyor, taşıyamaz da. Siz bir örgütte ilçe başkanı, belediye başkanı, meclis üyesi olarak ileri çıktıysanız, kişiler size yön tayin edemez. Siz örgütü belirlenen hedefe yönlendirecek ve ulaştıracaksınız.
Bir parti veya seçimde en önemli silahı adayının belli kişilerin yaptıkları ile açıklanacak bir başarısızlığı olmamalı. Bunu kabul etmek kişilerin partiden daha güçlü olduğunu, seçilmesi için belirlenen kişinin yetersizliği demek.
CHP, bugün kapısına gelen herkesi içeri almak durumunda, oraya kadar henüz gelemeyen ama gönlü partide olanları harekete geçirecek adımlar atmalı. Geçmişin hatalarına takılıp kalırsanız boşuna güzel bir gelecek umut etmeyin.
Örgütün ve partinin sorumluluğu yöneticilerindedir, üyelerinde hata aramaktan vazgeçin. Üyelerinizin hata olarak gördüğünüz davranışlarını telafi ya da daha iyisi önleme sorumluluğunu alın.
CHP'nin geçmişte bir sloganı vardı: “Birleşe birleşe kazanacağız…” kulağınıza küpe olsun, bu da başkalarının değil kendi söylediğiniz…
Gündemde CHP'ye sancılı dönüşler var ama birleşme ve birlik mevzusu tüm partiler için geçerli. Ve dahası var. Geçen dönemki seçimlerden daha acil. Sadece kendi içinde bir birleşme, hiçbir partinin iktidar olması için yeterli değil. Öyle politikalar, söylemler ve yapabiliyorsanız icraatlar yapın ki partinize farklı kesimlerden de oy kazandırın. Hazıra dağ dayanmıyor! Kendi dar kalıpları arasında sıkışanlar, gündemi, toplumun nabzını takip etmeyenler için sandıklarda hüsrandan başka bir şey görünmüyor.
NURAY KOÇER ÖRNEĞİ
Silivri Birleşik Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı Nuray Koçer ile geçtiğimiz hafta bir söyleşi gerçekleştirdik. Benim için de sürprizlerle dolu bir sohbet oldu. Adaylığı ve her üç seçimini de bizzat takip etmiş biri olarak yaşananları, biraz da üzerinden zaman geçtikten sonra içtenlikle Koçer'den dinlemenin farkını okuyucular da oldukça güzel hissetti ki geri dönüşler yoğun oldu. Koçer'in meclis üyeliği de, oda başkanlığı adaylığı da, cesur bir mücadele örneği. Üçüncü dönemini sürdürdüğü oda başkanlığı ile ilgili çok ve farklı şeyler duyarsınız, konuşulur da ancak ortada olan gerçekler inkâr edilecek gibi değil. İki güçlü aday arasından sıyrılma başarısı, oda yönetiminde yakaladığı istikrar, üyeleri ile kurduğu bağ ve samimiyeti Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanının yoluna atılan pek çok taşı güle çevirmese bile etkisiz hale getirmeye yetiyor. Samimiyet ve kendisiyle barışık olması kişide kusur olarak görülebilecek pek çok şeyi kifayetsiz kılıyor.
VOLKAN YILMAZ'A ANKARA YOLU GÖRÜNDÜ
Özellikle genel seçim atmosferinde Silivri Belediye Başkanı Volkan Yılmaz'ın Ankara ziyaretleri yürekleri ağızlara getiriyor. Birileri üzülüyor, birileri seviniyor. İki önemli spor yatırımı ile ilgili onay üzerine protokol imzası için yakın zamanda yine Ankara yolu görünmüş kendisine aldığım duyumlara göre. Aman heyecan yapmayın, sözünün arkasında duracağını, gözünün de gönlünün de Silivri'de olduğunu defaten söyledi zaten. Biliyorsunuz bazen avantaj, bazen lanet gibi ne söylediyse yapmak gibi bir özelliği var Başkan Bey'in.
Yeni spor yatırımları Silivri'mize hayırlı olsun...