“Azgın bir kurttan kaçarken dünya rekoru kırdık!”

“Azgın bir kurttan kaçarken dünya rekoru kırdık!”

11.10.2016 13:12:07

CHP Genel Merkezi ve İl Başkanlığı temsilcilerinden tarım projeleri konusunda gördüğü desteğin kendilerini cesaretlendirdiğini belirten Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar, üretim ve eğitim ısrarlarının yerel yönetim anlayışlarının öncelikleri arasında olmaya devam edeceğini gerekçeleriyle palaştı.

16 Ekim 2016 tarihinde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Silivri ziyaretine ilişkin ön bilgilendirme basın toplantısında konuşan Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar, tarım ve TÜRAM çalışmalarını anlattı, bunlara yönelik yerel yönetim anlayışına açıklık getirdi.

IŞIKLAR: İLÇEMİZİN VARLIK VE ZENGİNLİKLERİNİ KORUMAK GÖREVİMİZ
“Bizim tarım konusunda yaptığımız çalışmalar aslında yerel yönetimin; yerinden yönetim anlayışını ortaya koymaktır. İlçemizin varlık ve zenginliklerini korumak görevimiz. İnsanı merkezine koyan, onu daha iyiye taşıyan, üretirse özgür olabileceğini anlayışını güçlendiren yönetim modellerini hayata geçirdik. Bizim dünya görüşümüz de bu yönde” diyen Işıklar, yerel yönetim anlayışında tarım çalışmalarına yönelik hassasiyetinin temellerini şöyle açıkladı:

“KIRILGAN BİR EKONOMİYE MAHKUM EDİLDİK”
“CHP'nin 1980'lerden sonra özellikle köy-kentleri kurma çabasında hep bu sosyalizasyon projesi yatıyordu. Ama Türkiye'nin içinde bulunduğu koşullar, özellikle son günlerde geldiğimiz noktada çok daha iyi anlıyoruz uzun yıllardır başka bir projelerin parçaları hayata geçirilmeye çalışılıyor. Bırakın üretimi konuşmayı, temel değerlerimiz, ülkenin varlık, birlik ve bütünlüğünü koruma kaygısı içine düşmüş kırılgan bir ekonomiye mahkum edildik. Yarından korkan, birbirleriyle iletişim kopmuş insanların karşıtlığını politika sayan bir zihniyetin pençesindeyiz. Suruç'a yardım götürmek için gittiğimizde Urfa'da (Urfa tarımın ortaya çıktığı merkezlerinden biridir) kadın çocuğuna kaynatıp içirmek için ot bulamadığını ifade etti. Üç sınır komşumuzla savaş halinde ne duruma geldiğimizi uzun uzadıya anlatmaya gerek yok sanıyorum.

“SEÇİLDİKTEN 13 GÜN SONRA TÜRAM İÇİN SAHADAYDIK”
TÜRAM Projesini 2009 Nisan ayında hayata geçirdik. Seçildikten 13 gün sonra sahadaydık. Tarım topraklarının korunması, üretime odaklanmamız seçim vaatlerimiz arasındaydı. Önceliğimiz ve özelliğimiz kent ve kent çevresi tarımı. Kentin çeperlerinde teknolojiyi ve bilgiyi tarımsal üretime adapte edebilirsiniz ve daha sonra buradan transfer edebilirsiniz.

“BİZ ASLINDA TARIMDA KIRILDIK”
Emperyalist güçlerin Türkiye üzerinde oynadığı oyunların en önemlisi tarım. Biz aslında tarımda kırıldık. Fisko Birlik, Halk Birlik… üretim birliklerin yok olması tesadüf değil. Bilinçli olarak tarım dışına çıkarılmamız bir politikaydı. Size çarpıcı bir örnek daha aktarayım; Değirmenköy'de domates fidesi yetiştirip pazarda satmak isteyen bir ablamızın Jandarmaya getirildiğini hatırlıyorum. Kendi fidemizi satamaz hale gelmişiz. Hibrit, kendini tekrar etmeyen, dışa bağımlı hale getirip Türkiye'nin genleriyle oynanmış ürünlere mahkum kılınması, üretimden koparılması söz konusu. Bu ürünlerle hangi çeşit hastalığın, nasıl yayılması mümkün düşünün. Bu ülkeyi askerle, topla, tüfekle değil fideyle, tohumla, genleriyle oynayarak insanlarını istediğiniz kılığa sokabilirsiniz. Silivri'de birkaç işletmemiz var iç piyasaya Cargill Yasası'ndan, dolayı ürün satamıyor.

“AZGIN BİR KURTTAN CANIMIZI KURTARMAK İÇİN KAÇARKEN DÜNYA REKORU KIRDIK!”
Tarımın dışına itilmek istediğimizi, tarım topraklarımızı koruyamazsak başımıza çok kötü şeylerin geleceğini gördüğümüzden bu çalışmayı kendi çapımızda başlattık. Özellikle kent ve kent çevresi tarımın gelişmesi hususunda bizim üzerimizdeki baskıya karşı durabilmek için ciddi bir mücadele veriyoruz. Aslında şunu yaptık; azgın bir kurt bizi kovalarken, canınızı kurtarmak için can havliyle koşmak durumunda dünya rekoru kırdık! Biz üzerimize gelen baskıdan kurtulmak için tarım topraklarımızı korumamız gerektiğinin farkına vardık. Silivri'yi korumanın yolunun tarım topraklarını korumaktan geçtiğini anladık. Başına bekçi dikerek, etrafına çit gererek korunmayacağını biliyoruz. TÜRAM projesinin ortaya çıkış nedeni; biz kentimize sahip çıkmak istiyoruz.

“SORUNLARIN ELBİRLİĞİYLE ÇÖZÜLEBİLECEĞİNİN GÜZEL ÖRNEKLERİNİ VERİYORUZ”
Bizim iki rengimiz var biri yeşil diğeri mavi… İlk defa Türkiye'de kıyı balıkçılığı sempozyumunu yapan ilçeyiz. Bunu Rize'deki enstitüye teklif ettiğimizde “Aklınıza nereden geldi buradaki belediye bile bunu düşünmedi” dediler. Bununla neyi başardık? Sürdürülebilir bir balıkçı kooperatifini ihya ederek; kıyı balıkçılığımız bugün çok iyi bir noktaya geldi. Bu kooperatifi kurdurtarak, onu kalıcı hale getirerek oldu. Katılımcı bir anlayış, kent ortaklığı, kent paydaşlığı ile başardık. Soruna beraber yaklaşarak, çözme alışkanlığını geliştirdik. Sorunların elbirliğiyle çözülebileceğinin güzel örneklerini veriyoruz.

“TARIM VE ÜRETİM ISRARIMIZ KARŞISINDA ÖNCELİKLE RANT BASKISIYLA KARŞI KARŞIYA KALIYORUZ”
42 km sahil, 430 km'lik tarım alanımız var. Ayçiçeği, “Ekmeyeyim hiç olmazsa zarar etmem” noktasına gelmiş. Buğday da öyle. Toprakların rantı da çok yüksek. Tarım ve üretim ısrarımız karşısında öncelikle rant baskısıyla karşı karşıya kalıyoruz. Çok şükür ki 8 senede, 1 tane 8 katlı bina yaptırtmadık buraya. Rezidans ve AVM'lere karşı da müthiş bir direnç ortaya koyduk. Bedelinin de ağır olduğunu bilmenizi isterim. Belediyeciliği anlatırken ‘belediye başkanı neler yaptı?' yerine, ‘belediye başkanı neleri yaptırmadı?'lar da ifade edilmeli. Yaptırmadıkları, yaptıklarından daha önemlidir ama onlar anlatılamaz. Biz burayı yağmalattırmadık, ranta kurban ettirmedik. Bu toprakları korumanın ötesinde gelişmiş bir üretim anlayışını yerleştirmek için çalışıyoruz. Refahı tabana yaymak, eşitlik ve adaletle üretimi destekliyoruz. Katma değeri yüksek bir üretim anlayışını yerleştirmek için çalışıyoruz. Akılla, bilimle, toprak zenginliğimizi koruma anlayışındayız. Aktarmak gelişmektir. Topraklarımızı, bilgi ve tecrübelerimizi geleceğe aktaracağız ve üreteceğiz önceliklerimiz bunlar.
Bunun yetmediğini hepimiz biliyoruz. Üretirken bir kent ortaklığına dönüştürme ihtiyacı doğdu; kooperatifler, üniversiteler işin içine dahil oldu. Pazar ilişkisini kuracak şirketler de eklendi. Dört ayaklı bir sistem oluştu. Üniversiteler eğitimini verdi. Tarım kredi kooperatifleri alet ve ekipman desteğini sundu. Belediye kolaylaştırıcı imkan sağladı, organizasyon ve şirketlerle ön alım protokollerini imzaladı. Ürünler geliştirilmeye başlandı. Ürün araştırması toprağın hafızasına göre hazırlandı. Dünyada yüksek katma değere sahip olup, bizim topraklarımızda yetişebilen ürünleri bulduk. Bunlar ekildi, biçildi, katma değeri hesaplandı. Önce ürünü ekip, kurutup, satmak; en basit yöntem araştırıldı. Bu bile buğdayın ekilip biçilmesinden 5-10 kat daha yüksek gelir sağlıyor. Bir adım öteye taşıdık bunu katma değeri yüksek hale getirip uçucu yağlar halinde getirmek ve ilaç sanayi, kozmetik sektörüne ham madde sağlamak noktasının imkanlarını araştırmaya başladık. Bir sonraki aşama saflaştırma ve ekstrat çıkarma; bunların ünitelerinin kurulmasını sağladık. Uzaya giden çelik liflerin bile ısırgan otundan olduğunu anlayıncaya kadar araştırma yaptık.

“TARIMIN, ZENGİNLEŞME ARACI OLUDĞUNU GÖRDÜK”
Birinci amacımız korumak, ikincisi üretmek, paylaşmak, üçüncüsü yoksulluğu yönetmek değil yok etmek. Fakirlikte eşitlik sağlanmaz. Sermayeyi tabana yaymayı amaçlıyoruz. Tarımın, zenginleşme aracı olduğunu gördük. Dünyanın geleceği yenilenebilir enerji, tarım, din ve kültür turizminde.

“TARIM KOLEJİ KALİTESİNDE ÖĞRENCİLERİMİZE EĞİTİM VERMEYİ HEDEFLİYORUZ”
Tarım projemizi geliştirip, gelecek nesillere aktarmak için eğitim şart. Bu amaçla mevzuatları yerine getirerek bir tarım teknolojileri lisesini hayata geçirmek için çalışma başlattık. Köy Enstitüleri modelinde bu lisemizin hayat bulması için mücadele ediyoruz. Üretim, pazarlama, paketlemeyi anlatacağız. Namık Kemal Üniversitesi, Bezmialem, Yeditepe Üniversitesi desteğiyle bir tarım koleji kalitesinde öğrencilerimize eğitim vermeyi hedefliyoruz. Bu lisenin öğrencileri çok şanslı. 250 dönüm üzerinde doktora tezinin yapıldığı bir uygulama alanının yanı başında eğitim görecekler. Eğitim ve uygulama alanına sahip çok güzel bir imkan sunacağız. 2017 yılında 300 öğrenci ile başlatıyoruz. Bina büyük ölçüde tamamlandı, dış cephesi kaldı.

RUMELİ ÜNİVERSİTESİ, TARIM YÜKSEK OKULU İÇİN MÜRACATTA BULUNDU
Çok sevindirici bir haberi daha paylaşmak istiyorum. Rumeli Üniversitesi ile yaptığımız görüşmelerde tarım meslek lisemizin onlara çok ilham verdiğini, böyle bir yüksekokulu kurmak için o müracaatta bulunduklarını paylaştılar. Bu da bizim için çok sevindirici oldu. Tarım Teknolojileri Yüksek Meslek Okulu inşallah Silivri'ye hayırlı olsun.

“CHP'NİN İNATLA ÜRETMEK VE PAYLAŞMAK KÜLTÜRÜ HER GEÇEN GÜN YENİ ÖRNEKLER VERİYOR”
Sürdürülebilir bir kalkınmanın, yerel yönetimin yerinden yönetim olduğu örneğinin ve belediyelerin yer yüzü zenginliği olan topraklarımızı yöneterek bölgemizin çeşitliliğini desteklemeye devam edeceğiz. Rize'nin hikayesini biliyorsunuz değil mi? İsmet İnönü'nün bir valisi, valiliğin arkasına üç tane çay fidesi dikiyor. Bugün Rize çayla anılıyor. Aynı Şiirt'teki örneği kaymakam kaymakamlığın arkasına üç tane çam fıstık ağacı dikiyor şimdi 1,5 Milyar Dolarlık ciro haline dönüşüyor. Bunlar birer başlangıç. Ve her gün CHP'nin inatla üretmek ve paylaşmak kültürüyle yüzüne çıkıyor. Bizde de bir kara buğday örneği yaşanıyor.

KADİR TOPBAŞ'A TEŞEKKÜR
Bu vesile ile İBB Başkanı Kadir Topbaş'a teşekkür ediyorum tarım projemize verdiği destek için. Planları koruma desteği için de. Üç tane üniversite alanının planlara işlenmesi, tarım alanlarımızın korunması hususundaki katkısı inkar edilemez. Seçildiğimde ‘Bir tane plan değişikliği teklifi götürmeyeceğim, getirirsem de yapmayın' dedim kendisine götürmedik de.

“TOPKARALARIMIZIN ZENGİNLİKLERİNİ BİZ ÇİFTÇİMİZE ÖĞRETECEĞİZ”
Sit alanı ilan edilecek düzeyde değerli topraklara sahibiz. Topbaş'ın yönlendirmesiyle İBB'nin Halk Ekmek fabrikasını ziyaret ettik. Kara buğdayın tohum kilosu 12 TL. Halk Ekmek'te ekmeğinin kilosu 25 TL. Halk Ekmek 81 İl'e ekmek satıyor. Halk Ekmek Genel Müdürü görüşmemizde sadece İstanbul'a ürettiği ekmeğe %30 kara buğday unu koyarsa Türkiye'de sağlık harcamalarının %20 düşeceğini söyledi. Karabuğday üreten tek ilçe de biziz. Kabuğunu soymak gibi teknolojik bir çalışmayla uğraşıyoruz, iki tane un fabrikamız bize büyük destek veriyor bu konuda. Halk Ekmek'in bize taahhüdü var kendilerini üreticilerle buluşturacağız. Sözleşme imzalanacak. Ekilecek kara buğdayı satın alma sözleşmesi. Silivri'de ekilen kara buğdayın dönümünden 220 kg ürün alındı. Halk ekmek kg'mını 6-7 TL arasında alıyor. Diğer buğdayın kg 80 Krş. Ve karabuğday senede iki hasat yapıyor. Topkaralarımızın zenginliklerini biz çiftçimize anlatacağız, öğreteceğiz.
Halka dokunan, üreten, eğiten ve bu konulardaki birikimi geleceğe taşıyan yerel yönetim anlayışımız sürecek. Genel Merkezimizin desteği bizlere cesaret veriyor.”
Haber Merkezi

YORUM YAP