2008’den bu yana her Pazar günü "Eğlence Pazarı’ adı altınca TRT’de Doğa Rutkay ile birlikte program yapan ve bu programı büyük bir coşku içerisinde yöneten Metin Şentürk, sadece gözleri görmeyenleri arasında değil, tüm insanlar için bir Işık ve Akıl gözüyle görmeyi bilmenin azim anahtarıdır...
O’nu okuduğu konservatuar yıllarından beri tanıyan, toplumla tanışmasında ve tanınmasında çoğu kez yanında olan bir kişi olarak şunu içtenlikle söyleyebilirim ki O, Nev’i şahsına münhasır bir tip, udunu bir virtüöz gibi kullanan, yanık sesiyle dinleyenlerin en hassas kalbi noktalarına dokunabilen bir sanatçıdır.
Kendiyle gırgır geçebilen, özellikle görmeyen gözleri üzerine bol bol espriler yapabilen, kendini aşmış ve tüm dünyayı kucaklayan insanlara has hâl ve tavır içinde, gözleri kapalı da olsa akıl gözü daima açık bir genç adamdır.
Görüyormuş gibi karşısındaki kişilere bakan göz bebekleri O’na zaman, zaman sorun olmuş ve hatta "galiba biraz görüyor ama, işine geldiği için hiç görmüyormuş gibi yapıyor” gibi çatlak bazı sözler kulağıma gelmişse de, yıllar önce Türkiye’ye göz hastalıkları konusunda Amerika’dan "Uçan Göz Hastanesi” adı altında gelen bir uçak dolusu doktorun Metin’i muayenesini Derneğimizin girişimi ile gerçekleştirmiş ve heyet raporu ile sadece gözlerinin değil, dişlerinin de gözleri nedeni ile dökülmeye mahkûm olduğunu öğrenmiştik... Nitekim, yine benim aracılığım ile İstanbul Dişçilik Fakültesinde dişleri de muayene edilerek, sanıyorum tamamı yeniden yapılmıştı.
Metin Şentürk Sanatçılar ve Sanatsevenler Derneğimizin bir bursiyeri idi ve O’nun da her toplantımızda dile getirdiği gibi ben O’nun için sadece Derneğin başkanı değil, sırasında anası, sırasında ablası gibiydim. Aylık toplantılarımızda zevkle dinlediğimiz udunu ve sesini, giderek büyük davetlere yanımda götürerek tanıtmam pek uzun sürmemiş ve okuldan mezun olduğu gün beni telefonla arayarak; "Başkanım bana artık burs vermeniz gerekmez, bir iki gece kulübüyle anlaşma yaptım, ilginize ve sevginize her zaman lâyık olmaya çalışacağım” diyecek kadar tok gözlü ve gururlu bir çocuktu.
Artık O, ülkemizde ismini yavaş yavaş TV ve Radyo programında duyurmaya başlamış ve günümüzde de ünlü bir müzisyen olarak anılıyordu...
İnsanlar arasında yarattığı ilginç sinerji, sanatçı kimliği ve kendi özürlülerinin sorunlarına gösterdiği ilgi ve de üstlendiği görevler bizlerde dernek yönetimi olarak O’nun adını bursiyerlikten çıkarmış ve derneğimizin "onursal üyesi” olarak kaydını tazelemiştik...
Güzel eşiyle birlikte geldiği 2010 Nisan 13 toplantısında hem O’nun üyeliğini ve hem de aynı güne denk düşen benim doğum günümü kutladığımızda, O’nun aramızda olduğunu duyan Taksim Gönen Oteli kapıların önüne yığılmışlar ve hatta yan salondaki bir başka toplantıda hareketlenerek Metin’in ve eşinin resimlerini cep telefonları ile çekmeye bir "resim çekme yarışına” dönüşmüştü...
2010 yılında Avrupa Birliği Bakanlığınca "Avrupa Birliği Fahri Kültür Elçisi” seçilerek göğsümüzü kabartan Metin Şentürk 2011 bilindiği gibi "Görme Engelliler Dünya Hız Rekortmeni” olarak Gines Rekorlar kitabına girmiş bulunmakta olup 22 Ekim’de "Dünya Engelliler Birliği”nin kuruluşunu yapacaktır.
DEV/DEB Başkanı olan Metin Şentürk’ün 2012 Engelliler haftası nedeni ile Reşitrey’de sinema senfoni orkestrası eşliğinde verdiği olağanüstü konser uzun süre unutulmayacaktır.
O’nun bana verdiği bir sözü hatırlıyor ve "Ne zaman istersen çağır, dağın tepesinde bile olsan gelirim” deyişini O’nun da hatırlayarak kendisinin de yer aldığı bu kitabın basımı halinde ve de imza günümde yanımda olmasını diliyorum.