Silivri Demokrasi Platformu, hukukun üstünlüğü ve anayasal güvence içinde, herkes için adalet talebiyle “Bağımsız ve tarafsız yargı istiyoruz” diye haykırdı.
Silivri Demokrasi Platformu tarafından Silivri Adliyesi önünde dün yapılan basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi: “Değerli katılımcılar, hukukun üstünlüğü ve anayasal güvence içinde, herkes için adalet talebiyle burada bulunan bulunmayan kıymetli yurttaşlar, sevgili meslektaşlarım, Silivri'mizin saygın basın emekçileri Hatay Milletvekili Can Atalay şahsında Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesinin hak ihlali kararının yargıtayın hiç hakkı olmamasına rağmen yaratığı yargı krizine, 30 Ocak 2024 te, daha iki gün önce, TBMM meclisinin iktidar blokunun oylarıyla düşürülen milletvekilliği yargıda ki krizi yasamaya taşıyarak yeni ve ağır bir krizin kapısı aralanmıştır.
“ZORBALIĞI VE KANUNSUZLUĞU TOPLUMA DAYATMAKTAN HİÇBİR KURAL TANIMADILAR”
Oysaki; İnsanlık tarihi bir arada yaşayan toplulukların kendi içindeki ilişkilerini düzenleyen kurallara ihtiyaç duydu. Kimi zaman töre, gelenek, görenek, adetlerle şekillenen hukuk sistemi, modern çağın hukuk sistemiyle sonuçlandı. Zamanla ulus devletler çağında yurttaşların devlete ve devletlerin de yurttaşlarına karşı görevleri temel hukuk kurallarına bağlandı.
Bir zamanlar orta çağ feodal devletlerde, hanedanlık, soyluluk, dini otoriteler tarafından kullanılan orta çağ hukuku, bugününçağdaş, demokratik, laik, sosyal hukuk devleti tarifiyle, büyük çoğunlukla anayasal bir güvenceye kavuşturulmuştur. Herkesin görev ve yetkileri anayasal toplumsal sözleşmesiyle mutlak sınırları çizilmiştir. Başına da özellikle, devleti yönetenlerin kanunları anayasaya uygun uygulayıp uygulamadıklarını denetleme yetkisiyle donatılmış ANAYASA MAHKEMESİ kurumsal güvencesine verilmiştir.
Yaklaşık 150 yıllık anayasal güvence için verilen bitmez tükenmez uğraşlarda bir çok kez engeller, darbeler, zülüm ve kıyımlarla karşılandı. Bu yolda egemen ekonomik, siyasi ve ideolojik güç odaklarının çıkarlarıyla çelişen, herkes için demokratik anayasa talebi aşağıdan yukarı doğru basınç arttıkça, iktidar güçleri ve çıkar çevreleri, başta kabul etmek zorunda kaldıkları anayasal hukuk sitemini çiğnemekten, geriye doğru bastırmaktan bir an bile tereddüt etmediler. Zorbalığı ve kanunsuzluğu topluma dayatmaktan hiçbir kural tanımadılar. İşte bugün tam da bunu yaşıyoruz.
Ülkemiz daha 12 Eylül 1980 darbesinin bu ülkeye giydirdiği karanlık kâbusu üzerinden atamamışken, 12 Eylül yıkımının üzerinden, emperyalist dünyanın yeşil kuşak projesinin bir versiyonu olarak, mazlumu oynayarak, 20 kusur yıldan beri iktidarda olanların zulmü, ulusal ve uluslararası temel hukuk kurallarının dışına çıkarak topluma “kanunsuzluk” olarak ortaya çıkmıştır.
"Anayasa'nın 153 üncü maddesinin açık hükmüne rağmen, Anayasa Mahkemesi kararlarını uygulamamakta direnen Yargıtay 3 üncü Ceza Dairesi'nin tutumu çerçevesinde gelişen olaylar ve açıklamalar nedeniyle, süreç bir yargı krizi olmaktan çıkmış ve derin biryurttaşlık hakkı, demokrasi ve devlet krizine dönüşmüştür. Şimdi de TBMM iktidar blogunun Hatay halkının iradesini yok sayarak bu krizi dahada derinleştirmiştir.
“BU, BİLİNÇLİ SİYASİ VE İDEOLOJİK TERCİHTİR”
Bu bilinçli siyasi ve ideolojik tercihtir. Öyle ki geçmişten bu güne siyasi muhalifler mahkemelerde TCK'nın 309. Maddesindeki gibi Anayasal düzenin tamamını yada bir kısmını ortadan kaldırmaya diye devam eden suçlamalarla karşı karşıya kalmışlardır. Gelin görün ki bugünkü iktidarın siyasi tercihleriyle davranan yargıtaya ek olarak, simdi de iktidar bloku milletvekilleri bir fiil “anayasal düzenin tamamını ya da bir kısmını ortadan kaldırma”suçu işleme durumuna düşmüşlerdir.
Bu durum anayasanın 153 ve 90. Maddelerindeki, 2016 öncesi ve sonrasındaki hak mahrumiyetlerindeki uyulması hiçbir tartışmaya açık olmamasına rağmen özgürlükleri elinden alınan bireyleri de aşan bir keyfilik, hukuksuzluk, zorbalık ve alt mahkemelerin üstmahkemenin kararlarını “yok hükmünde” sayacak kadar kanun dışına çıkması, iktidar yandaşlığının siyasal kararlarının verildiği “kanunsuzluklarıyla” karşı karşıya kaldığımız bir iktidar dönemini yaşıyoruz.
Yüksek yargıdaki ve iktidar blokundaki bu kanunsuzluk hali, varlığını ve gücünü anayasadan alan devletin bütün kurumlarını işlevini kaybetme riskiyle karşı karşıya getirmiştir.
Bundan böyle hiçbir yurttaşın anayasa güvencesi altında olan, can, mal, sosyal güvenlik, adil yargılanma ve hak arama, ticaret yapma, konut dokunulmazlığı, mülkiyet, güvenli alışveriş, seyahat güvencesi, düşünce ve vicdan özgürlüğü, düşünceyi açıklama, haber alma hakkı, örgütlenme hakkı,güvenilir gıda beslenme hakkı, eğitim ve sağlık hakları, kişi dokunulmazlığı, evlenme ve boşanma, aile ve gelecek kurma gibi tüm ortak haklarınızın güvencesi risk altındadır. Tek adam rejiminin lütfuna ve siyasi ideolojik tercihlerine hapsedilmenin hazırlıkları içindeki oldukları ilan edilmiştir.
Bu kadar mı? Duvarında “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” yazan TBMM'nin ve seçilmiş milletvekillerinin toplumu oyalamak, gazını almak, “Hukuk önünde herkes eşittir.” Temel ilkesi yerine, tek adam rejiminin ideolojik tercih ve lütfuyla, kanunları beğendiğinize uygulanır, beğenmediğinize uygulanmaz gibi çağdaş dünyanın dışına çıkan bir tertiple karşı karşıyayız. Milletvekilliğinin ve meclisin işlevsiz bir kuruma dönüştürülmesi çabaları, seçimleri, seçilenleri, seçenleri değersizleştiren otokratik bir durumla karşı karşıya olduğumuzun ilanıdır. Anayasaya karşı bir darbedir.
“ÜLKEMİZ ZATEN SORUNLU OLAN DEMOKRATİK, SOSYAL, LAİK, HUKUK
DEVLETİ NİTELİĞİNİ KAYBETMEYLE KARŞI KARŞIYA”
Seçme seçilme hakkı uzun zamandır askıya alınmış, ülke üçte biri kayyumlar zorbalığına dönüşmüş olmasının bütün ülkede seçim sonuçlarının tanınacağı garantisinin bulunmadığı gerçeği ortadadır. Ülkemiz hızlı bir şekilde zaten sorunlu olan demokratik, sosyal, laik, hukuk devleti niteliğini kaybetmeyle karşı karşıyadır.
“TEMEL İNSAN HAKLARI HUKUKUNA SAHİP ÇIKMAYA ÇAĞIRIYORUZ”
Bizler Silivri Demokrasi Platformu bileşenleri olarak, bu açık hukuksuzluğa ve keyfiliğe sessiz kalmayacağımızı ve hukuki-demokratik tepkilerimizi her tür platformda seslendirme kararında olduğumuzu, Anayasanın anti demokratik hükümlerine karşı olma hakkımız saklı kalmak kaydıyla, bin bir emekle kazanılmış hakları sonuna kadar savunacağımıza ve tüm halkımızı kanunsuzluklara karşı tavır almaya, kazanılmış evrensel temel insan hakları hukukuna sahip çıkmaya çağırıyoruz. Kamuoyuna saygıyla duyururuz."
Silivri Demokrasi Platformu'nun basın açıklamasına avukatlar, CHP İlçe Başkanı İbrahim Kömür, ilçe yöneticileri ve meclis üyeleri de katılarak destek verdi.
Sevginar SALİ