Sevginar Sali

Bağışla gelen yorgunluk, endişe ve gerçekler

Silivri Belediye Meclisi'nin Nisan ayı toplantıları, yalnızca rakamların ve kararların değil, vicdanların ve geçmişin de tartışıldığı sahnelere dönüştü. Denetim Komisyonu Raporu üzerine yapılan değerlendirmeler, siyasi pozisyonların ötesinde belediye-vatandaş ilişkisini sorgulatan bir tabloyu gözler önüne serdi.
AK Parti Meclis Üyesi Salim Çavdar, muhalefet adına söz aldığı konuşmasında, eleştirilerine geçmiş dönemi övgüyle anarak başladı. Bağış sistemiyle yürütülen hizmetleri savundu, mevcut yönetimi ise bu konuda yetersiz kalmakla itham etti. Siyasete adım attığı ilk günden bu yana istikrarla sürdürdüğü etik çizgisine sadık kalan Çavdar, kelimelerini özenle seçse de satır aralarına önemli imalar vardı. Özellikle bağış sisteminin sürdürülebilirliği üzerine yaptığı değerlendirmeler dikkat çekiciydi. Ancak bu değerlendirmeler, Başkan Bora Balcıoğlu'nun ifadeleriyle deyim yerindeyse çerçevenin dışına taştı.
Başkan Balcıoğlu'nun meclis kürsüsünden yaptığı konuşmada sarf ettiği şu sözler, yalnızca bağış sistemini değil, bir dönemin zihniyetini de sorgulattı:
“Bu hemşerilerimiz beş sene boyunca bir nevi sosyal deney yaptı… İnsanlar belediyeden yaka silkti.”
Bu cümle, 2024 yerel seçim sonucunu belirleyen temel faktörlerden birine işaret ediyordu. Çok hizmet, çok bağış vardı ama bunların doğurduğu hoşnutsuzluk da büyüktü. Seçmen ile seçilen arasındaki bu pürüzler, 31 Mart 2024'te Balcıoğlu'na artı, Volkan Yılmaz'a ise eksi olarak yansıdı.
Balcıoğlu'nun ağzından ilk kez açıkça dökülen bu cümle aslında her şeyi özetliyor:
Belediyecilik, yalnızca kaynak üretmek ya da hizmet sunmak değil, aynı zamanda gönül işi. Vatandaştan bağış alırken onun gönlünü kazanabildiniz mi? Hizmet adı altında ondan gönlünden kopanı alırken, onu ikna edebildiniz mi?
Bir diğer çarpıcı ifade ise günümüzün sessiz çığlığına işaret ediyor: “CHP'li belediyeye iş yaptık diye başımıza iş gelir mi?”
Bu korku, siyasetin hizmetin önüne geçtiği; iyi niyetli adımların bile politik kuşkularla gölgelendiği bir dönemin acı gerçeğidir. Kimin hangi partiye yakın olduğu değil, ne yaptığı önemlidir. Ancak gelin görün ki, bugünün Türkiye'sinde bir belediyeye destek vermek bile cesaret ister hâle gelmiştir.
Balcıoğlu'nun, bağış almak için “40 takla attık” ifadesi ise yalnızca vatandaş cephesindeki değil, kamu yönetimindeki yorgunluğu da gözler önüne seriyor.
Yorgun olan sadece bağışçılar değil; kamu vicdanı yorgun, yerel siyaset yorgun, güven duygusu yorgun...
Meclis toplantılarında sözler söylendi, belgeler gösterildi, örnekler verildi...
Ama asıl mesele hâlâ aynı noktada:
Belediyeciliği siyasi şovdan arındırıp; güven, gönül ve şeffaflık zeminine oturtabilmek.

 

YORUM YAP