Pazartesi günü gerçekleştiren Silivri Belediyesi Mayıs ayı ilk oturumuna AKP bir dizi önerge sundu. Bunlardan biri belli süredir dillendirilen Silivri Belediyesi’nin faaliyet kitapçığı maliyeti hakkındaydı. Başkan Özcan Işıklar, kendinden son derece emin bir biçimde 2 bin 500 kitapçık için 22 Bin TL ödediklerini, geçen yıl aynı hizmet için ödenen tutarın 142 Bin TL olduğunu söyledi. Ayrıca göreve geldiklerinde depoda bulunan yüzlerce faaliyet raporu kitapçığını, SEKA’ya vermek zorunda kaldıklarını bir güzel ekledi.
Aklımdan geçen, “AKP’liler bu önergeyi vermeden önce hiç mi araştırma yapmadılar?” oldu. Bir gol atmak için kendi kalelerinde beş tane yemek nasıl bir mantıktır? Hata diye düşündüm.
Habere yorum yazma alışkanlığım pek yoktur. Hata olduğunu bile bile bu kadar bariz bir durumu belirtmeden geçemedim yine de; “Muhalefet, faaliyet kitapçığı konusunda baltayı taşa vurdu” diye yorum ara başlık attım haberime.
Akşam saatlerinde arayan AKP’li Belediye Meclis Üyesi Yalçın Yönet, haberi benim yazıp yazmadığımı soruyor. Altındaki imzam bile sorgulanır hale gelmiş muhalefet tarafından habere yorum katmam nedeniyle. Bana göre yersiz, onlara göre haklı nedenler olabilir.
Yönet, “Sevginar Hanım, bu rakamlara dair bir belgeniz var mı?” diye sorduğunda. ‘Hayır. Başkanlık kürsüsünden konuşulanlara inandım’ dedim. Öyleydi çünkü. Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar’ın söylediklerini doğru kabul ettim. Yalan konuştuğu düşünülecek en ufak bir belirti olmadığı gibi, böyle düşünceleri de ne kendime ne de Silivri Belediye Başkanı’na konduramadım.
Ayrıca muhalefetten de en ufak bir itiraz gelmedi Işıklar’ın değerlendirmesine. Kanıta onlar da ihtiyaç duymadan, sessizce durumu kabullenmiş gibi bir görüntüsü içerisindelerdi.
Yönet, “Bu rakamların doğru olduğunu düşünmüyoruz. Araştırıyoruz” deyince. ‘Ben de araştırırım. İçime kuşku düştü şimdi” dedim.
AKP saflarında Işıklar’ın açıklamalarından sonra o kadar da sessiz bir durum hakim değilmiş aslında. Tüm gözler geçen dönem olup bitenleri en iyi bildiği düşünülen Metin Karakaş’a çevrilmiş. Tam rakamları bilmemesi ile birlikte sözü edilenler kadar bariz bir farkın olmadığını savunmuş o da.
Belediyeden sözü edilen rakamlara ilişkin fatura istedim. Bana verilmedi.
AKP’nin 1. yıl iktidarı ile CHP’nin 1. senesinde baskı işlerine ödediği rakam arasında önyargılarımdan hareketle bariz bir farkın olduğunu sanıyorum. Ama bu yine de bireyselde Belediye Başkanımızın sözünü ettiği ve ispat edemediği rakamları bize söylerken yanlış bir tutum içinde olduğunu düşünmeme engel değil.
AKP’nin, söz konusu faaliyet raporu ile ilgili tuhaf bir kıskançlık içinde olduğunu seziyorum. ‘Borcumuz büyük deyip de bu kadar kaliteli, pahalı bir kitapçık bastırdınız’ düşüncesinden hareket hissediliyor.
AKP bugün ya konuyu tekrar gündeme taşıyarak, gerçeklerin net bir biçimde ortaya çıkmasını sağlayacak, ya da sessizce iktidar temsilcisinin söylediklerini doğru kabul edecek.
Yeni veriler ışığında baltayı taşa vuranın ben mi, iktidar mı, muhalefet mi olduğu konusundaki fikrimi ancak bir sonraki yazımda sizinle paylaşabilirim sanıyorum. Ama içime şüphe düştü doğrusu.
KARARLARIN İNKARI
AKP Silivri İlçe Başkanı Metin Karakaş’ı epey üzmüşüm bu aralar. Bu durumun sebebini yazdıklarımda aramak yerine keşke kendi yaptıklarına benim gözümle bakabilse. Hamoğlu’na Silivri’de evet, İBB’de hayır diyen anlayışın mimarı “Gıda Bankacılığı konusunda ret oyu verdik açılışa katılmayın” diye buyurmuş. Silivri Belediye Meclisi’ndeki oylamadan söz ediyorsa ona ‘Evet’ verdiler. Bir başka yerde oylandıysa onu bilemem. Kuruluşuna “Evet” dediğiniz şeyin açılışına “Hayır”ın nedeni nedir?
Beyaz Masa’nın sahipleri, Gıda Bankası’na neden şans tanımaz?
Karakaş’ı daha fazla üzmeyelim. Gerçi bu kadar eleştiriyi de kaldıramayacaksa muhalefet liderliği ile birlikte eski, tanıdığımız Metin Karakaş çoktan gitmiş demek. Yenisine göre ben tutum değiştirmem, değişen kendisi olduğuna göre ortama ve koşullara uyumu kendi sağlasın.
‘Adil Sirkecioğlu’nun öngördükleri bunlar mıydı yoksa’ diye her geçen gün daha sık düşünmeye başladığımı fark ediyorum.
Bir insanın başarılı olacağını savunurken, başarısızlıkları aklınızı fazlaca meşgul etmiyor, ettirmiyor duygularınız daha doğrusu. Ama görünen köy de bir yerden sonra kılavuza ihtiyaç bırakmıyor.
Siyasetçilerin, yöneticilerin canının arada bir acıtılması fena bir şey değil. Yanlış karar ve uygulamalarıyla canı yananların durumunu daha iyi anlarlar. Kaldı ki benim gündemimde sanal bir can acıtma durumu yok, eylem ve söylemlerin değerlendirmesini yapıyorum.
Bana yanlış gelenler bir başkasının doğruları da olabilir. İşte onlar beni bağlamıyor. Ben kendi düşüncelerime bakarım. Kendi fikrimi söylüyorum.
İyi hafta sonları!