Silivri Kadın Girişimciler Derneği yazı dizimizin bu haftaki konuğu örnek özel ve iş hayatıyla ilçemizin güçlü kadınlarından Saadet Gencoğlu başarısının sırrını, hayat ve de iş yaşamındaki huzur ile mutluluğun yolunu; “Başarılı olmak sevmekten geçiyor” şeklinde özetledi.
Bu kadar başarı potansiyeli yüksek kadınlar ‘kendinden başkasını sevmez, daha çok önemsemez' diye düşünürsünüz. Pek çok durumda da haklı olursunuz. Ama Saadet Gencoğlu bu konuda ezberbozan bir özellikte.
Kimilerinin (kadın veya erkek fark etmez) üstlendikleri sorumluluklarla birlikte gücü nar misali çoğalır, çoğu bir alandaki başarısının bedelini diğer bir kimliğinin çuvallama bedeliyle çatır çatır öder. Eş, anne, mali müşavir, oda temsilcisi, İBB ve Silivri Belediye Meclis Üyesi Saadet Gencoğlu ile başarı dozunu eşit şekilde paylaştığı, kendisi ve dünya ile barışık özel ve de iş hayatına dair keyifli bir söyleşi.
Sevginar SALİ: Kendinizi tanıtır mısınız?
Saadet GENCOĞLU: 1970, Silivri doğumluyum. Babam Bulgaristan göçmeni bir aileden gelme, annem Yunanistan göçmeni. Silivri'de doğdum. Dört kardeşiz. Piri Mehmet Paşa İlkokulu, Silivri Ortaokulu, Silivri Lisesinin ardından İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesinde İktisat Bölümünü okudum. Meslek oradan geliyor. Sigorta acenteliği çok aklımda olan bir meslekti. 1986-1990'lı yıllar sigortacılığın tavan yaptığı dönemlerdi. O zaman Türk Ticaret Bankası vardı. Şu anki Sorucu İş Hanında Ticaret Sigorta Acenteliğimi açmıştım. Ondan sonra evlendim. Süleyman Gencoğlu, lise aşkım. Evlenince işi bıraktım. 1992 yılında evlendik. 1994'te Ege oldu. Evde yapamayacağımı anladım. Tam 2 sene Şişli'deki Mali Müşavirlik Kursuna gittim. Sınava girdim ve kazandım. İbrahim Karaduman'ın yanında çalışmaya başladım. İbrahim bey, kaza geçirdi. Sami Düvenci ile İbrahim Bey konuşmuş, Zafer Bıyıklı'yı İbrahim Bey aldı, ben de Sami Düvenci ile çalışmaya başladım.
“HER ŞEYDEN ÖNCE MÜKELLEFİMİZE SAYGI DUYUYORUZ”
Sevginar SALİ: Muhasebe ofisinizin ne kadar yıllık geçmişi var? Büronuzun kendi alanıyla ilgili belli başlı hassasiyetleri var mı?
Saadet GENCOĞLU: 20 yıl. Sami Düvenci ile 20 yıldır ortaklık beraberliği içerisindeyiz. Her şeyden önce mükellefimize saygı duyuyoruz. Biz onları müşteri gibi görmüyoruz. Mükelleflerimizin işini en iyi yapmak konusunda elimizden geleni yapıyoruz. Amacımız doğru düzgün hizmet vermek. Biz Mali Müşavirler devletle mükellef arasında köprü durumundayız. Dolayısıyla bizim tablolarımız ekonomik hayatı belirliyor. Keşke kayıt dışı az olsa. Ülkemiz çok daha gerçeğe uygun ekonomik verilerle yönetilecek. Çünkü devlet bizim verdiğimiz rakamlarla bütçesini yapıyor. Bakış açısını bize göre belirliyor. Çok önemli bir konu. Çok düzenli olmaya çalışıyoruz. Sürekli gündemi takip etmek zorundayız. Torba Yasalarında o kadar çok değişiklik var ki. Hepsi bir şeyin içine konulmuş halde. Takip etmek açısından çok fazla enerji harcama zorundayız. Çok fazla veri var. Denetimin çok olması bizim işimizi kolaylaştırır çünkü bir anlamda mükellefi de yönlendiriyor bu.
Şimdi yine bir vergi barışından bahsediliyor. Ne oluyor? Ödeyenle ödemeyen aynı kefeye konuluyor. Bu da insanların sisteme karşı güvenini sarsıyor. Barış adı altında yapılan birçok affın arkasında değilim. Çünkü insanlar nasıl olsa af çıkar diye ödeme yapmıyor. Devlet ödeyeni takdir ve teşvik etmeli. Niçin ödeyenle ödemeyen aynı olsun ki?
“TECRÜBE KAZANDIM”
Sevginar SALİ: Ne değişti 20 yıllık meslek hayatınızda?
Saadet GENCOĞLU: Tecrübe kazandım. Sorumluluk duygum hep var, o değişmiyor, sadece biraz daha dışardan bakabilme güdüsüne sahip oluyorsun. Tecrübenin getirisi o işin nereye gideceğini biliyorsun en azından. Bakış açısını değiştiriyor. Yüreği ağzımda olmanın pek önüne geçtiğimi söyleyemem, o heyecan hala var.
“BAŞARILI OLMAK SEVMEKTEN GEÇİYOR”
Sevginar SALİ: İş hayatında kadınların başarılı olmasına alışığız. Sizin şöyle bir özelliğiniz var; hem iş hem aile hayatında başarılısınız. Bunlara siyaset hayatı da dahil oldu. Bir de oda temsilciliği kimliğiniz var. “Şunda daha az başarılı” diyeceğimiz bir kimliğiniz yok. Nasıl programlıyorsunuz kendinizi?
Saadet GENCOĞLU: Abartıyorsun. Olaylara dışarıdan bakmayı biliyorum ama kendime dışardan bakmıyorum. İki oğlum var. Şu anda örneğin küçük oğlumun iki tane arkadaşı da bizde kalıyorlar. Sabahleyin küçük oğlum gözleme istedi. Üç tane gözleme yaptım. Ege french istedi, ona french yaptım. Süleyman Bey de midesine uygun şeyler istiyor. Ona da ekmek kızarttım.
Sevginar SALİ: Ortaya bir kahvaltı da yapıp çıkabilirdiniz?
Saadet GENCOĞLU: Herhalde programlıyorum bunları. Hiç kimsenin hiçbir şeyi eksik olmasın istiyorum. Bu da sorumluluk ve görev duygusunu getiriyor. İlçe Temsilciliği benim istediğim bir şeydi. İbrahim Karaduman, Kamil Çelik, Sami Düvenci sağ olsunlar, gerçekten haklarını yiyemem, bunu onlardan devraldım. Desteklerini hep arkamda hissettim. Mesleğimi, ilçe temsilciliğini belki insanlarla ilişkilerimden dolayı çok severek yapıyorum. Başarılı olmak sevmekten geçiyor daha doğrusu hep farklı bir şeyler yapmak duygusundan.
“UYUM İÇİNDE, SAKİN OLACAĞIM İŞLER YAPMAK BENİ BESLİYOR”
Siyaset de hayat gibi… Barış içinde yaşamak isteyen bir insanım. Her zaman orta yol bulunabilir diye düşünüyorum. Biriyle tartışmak hiç benim karakterime uygun bir şey değil. Hayat birçok renk ama hepsi bir araya geldiğinde gökkuşağı olabiliyor. Empati yapıyorum. Ne derece başarılı oluyorum bilmiyorum ama karışıklıktan ve şiddetten beslenmek bana göre değil. Onun için uyum içinde, sakin olacağım işler yapmak ve modta olmak beni besliyor.
“BENİM İÇİN MÜTHİŞ BİR DENEYİM OLDU”
Sevginar SALİ: Yerel yönetim sorumluluğunda neredeyse üçüncü yılınızı tamamlayacaksınız. İlk girdiğin günden bugüne gelinen süreçte ne hissediyorsun?
Saadet GENCOĞLU: Bir Silivrili olarak o ortamda olmayı istemiştim. Kendimi sorumlu hissediyorum. Hala da hissediyorum. İlk girdiğimde nedir ne değildir şeklinde gözlemliyordum. Şimdi gözlemlerimin karşılığını aldığımı hissediyorum. Daha iyi algılayabiliyorum artık ortamı. Özcan Başkanla çalışmaktan gerçekten gurur duyuyorum. Benim için müthiş gözlem yapabildiğim bir dönem oldu. 2013-2016 yılı hem İlçe Temsilciliği hem de Çağdaş Demokrat Grupta Yürütme Kurulu Üyeliğim vardı. Orada da Başkanla çalışmak burada da Başkanı izlemek ve onların ne zaman, nasıl tepki verdiklerini görmek benim için müthiş bir deneyim oldu. Umarım bu deneyimi kendime de bahşedebilirim.
“BİZ KADINLAR, ERKEKLERİN YAZDIĞI KADERİ OYNUYORUZ”
Sevginar SALİ: Ülke gündemindeki gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsun?
Saadet GENCOĞLU: Yarınlara umutla bakabilmemiz için elimden geleni yapmaya hazırım. Umudumuzu yitirmemek taraftarıyım ama öyle görmüyorum. İstanbul'un bir ilçesinde, iş hayatı içinde örnek olmaya çalışan bir kadınım ama Anadolu kadınlarının durumunu ne kadar biliyoruz? Kadınlara örnek olmaktan başka çaremiz yok. Onun için de sizler aracılığıyla yaptıklarımızı gösteriyoruz. Kadın cinayetleri, genç kızların okutulmaması, küçük yaşta evlendirilmesi gibi konular gerçekten hassas. İktidarın bu konularda iyileştirmelere gitmesi şart. Biz erkeklerin yazdığı kaderi oynuyoruz yani erkekler kadınların kaderini belirliyor. Hangi ortama bakarsanız bakın sayıca azız. Birçok sebebi var tabi bunun. Ataerki bir aileden gelmek, belki hayat koşulları… Ömür boyu kadın olarak bu görevlerde bulunmak çok kolay değil. Çok şeyden fedakârlık etmek gerekiyor bence.
“EĞİTİM SİSTEMİ KONUSUNDA ÇOK ENDİŞELİYİM”
Sevginar SALİ: Ülkemizle ilgili kadın meselesi dışında sizi en çok endişelendiren ve umut veren konular neler?
Saadet GENCOĞLU: Ben eğitim sistemi konusunda çok endişeliyim. İçeriğinin boşaltıldığını düşünüyorum. Matematik, Türkçe ya da herhangi bir konuda sıralamalarda Türkiye hep sonlarda. Niçin biz diğer ülkeler gibi olmayalım? Bizim onlardan ne eksiğimiz var? Eğitim beni gerçekten endişelendiren bir konu. Geleceğimizin çok daha aydınlık olması için umut edebilirim. Ama şu konu da müthiş umutluyum diyeceğim bir şey yok.
Sevginar SALİ: Kimsenin bilmediği bir özelliğiniz var mı?
Saadet GENCOĞLU: Acayip küpe takıntısı olan bir insanım. Küpesiz gezmem.
“ÇOK FAZLA ELEŞTİRİYE AÇIK BİR İNSAN DEĞİLİM”
Sevginar SALİ: En çok neye kızarsınız?
Saadet GENCOĞLU: Hakkımın yenmesine. Çocuklar konusunda kendimden daha hassasım. Onların üzülmesi veya haklarının yenmesi beni müthiş sıkıntıya sokar. Ya da gereksiz eleştirilmek. Çok fazla eleştiriye açık bir insan değilim, bu zaman içerisinde onu fark ettim.
“ ‘SİLİVRİ O ESKİ SİLİVRİ DEĞİL ARTIK' DENMESİN”
Sevginar SALİ: Silivri'yle ilgili dileğiniz ne?
Saadet GENCOĞLU: Silivri'de işe gelirken sahilden nefes alarak geliyorsun. Denize karşı bir bardak çay içebilirsiniz isterseniz. Bu büyük bir nimet. Silivri'nin bunu yitirmemesini istiyorum. Benim dileğim Silivri'nin hoşgörü yapısını kaybetmemesi. “Silivri o eski Silivri değil artık” denmesin. Kadınlar tek başlarına sokaklara çıkabilmeli, çocuklarımız dışardayken güvende olduklarını bilerek içimiz rahat olmalı.
“KAGİDER'İN SİNİRJİSİNİ SEVİYORUM”
Sevginar SALİ: Silivri Kadın Girişimciler Derneği ile tanışmanız nasıl oldu? Derneğin üyesi olmakla ilgili düşünceleriniz nedir?
Saadet GENCOĞLU: Aynur Süleymanoğlu bu konuda teklif getirmişti. Ben ilk başta açıkçası Kadın Girişimci deyimine uygun olmadığımı düşünmüştüm. Kadın Girişimci deyince ticaretle ilgili bir konu olacağını düşünüyordum. Daha kurulurken üye olmayayım dedim ama Aynur hanımı kıramadım. Güzel bir ortam. Herkes kendi birikimini ortaya koyuyor. O anlamda sinerji oluşturacak bir dernek. O yüzden orada olmaktan mutluyum. Oradaki enerji hepimize yansıyor. Aynur hanımın bu konuda büyük çabası var, gerçekten hakkını teslim etmek lazım. Farklılıkları ortaya koyuyor ve çok disiplinli bir çalışma sistemi var.
GENCĞLU'NUN HAYALLERİ
Sevginar SALİ: Hayalleriniz var mı?
Saadet GENCOĞLU: Akademik kariyer yapmak hayalim. Öyle bir sevdam var şimdi.