Önceki gün Silivrispor Kulüp Başkanı Mustafa Saral'ın basın toplantısına katıldım. Zaten sizler de gazetelerde haberini okumuşsunuzdur. Ne dedi Saral; "Sonuna kadar hocamızın yanında ve arkasındayız” doğru ve yerinde bir açıklama gibi görülse de olay farklı aslında.
Şimdi hafızalarınızı zorlayın bir kere, profesyonel kulüplerde özellikle kulübün başkanı tarafından bizzat yapılan "hocanın yanındayız” açıklamasının asıl anlamı şöyledir, "Hoca bak bu son haftandır, aksi takdirde yolcu yolunda gerek. Biz yönetim olarak senin yanında olduğumuzu yalan da olsa açıkladık ve sana bir yenilgi hakkı daha verdik. Bunu iyi veya kötü değerlendirme hakkı senindir.”
Basitçe anlatımı, anlamı budur.
Toplantının ardından görüştüğüm kişilerin bana olan yorumudur bu ki katılmamak elde değil. Hal böyleyken hocanın da durumun ciddiyetine bir nevi dikkati çekildi açıkçası.
Tekin Aslıhan hocama üstüne basa basa sonuna kadar destek olacağım. Elimden ne gelir bilmem ama ben Silivri'ye geldiğinden bu zamana kadar yanında oldum, bundan sonra da olacağım. Bu zamana kadar adam satmadık bu saatten sonra da satmayız.
Tekin hocam masaya zamanında vuramadı. Gerekli takviyelerini yapamadı. Kamp döneminden bu zamana kadar geçen sürede gol atacak bir adamın eksikliği gündemdeyken, hatta bu eksiklik kulübün başkanı tarafından özel sohbetlerde dillendiriliyorken oyuncu alınamadı. Daha ötesine de gitmeye gerek yok.
Şimdi ne olacak? O kadar çok senaryo var ki sürüsüne bereket. Bunlardan bir kaçı; Bursa Nilüfer maçı kayıpla kapanırsa Tekin hocamla kulübün yolları ayrılır. Nilüfer maçından puan çıkarsa Tekin hocam sadece kalacağı süreyi uzatmış olur.
Tekin hocamın yerine gelecek hocanın ismi bende gizli. Bu ismi bir kişiye yazdım ve verdim. Devre arasında bol bol transfer yapılacak. Bu devre arasını bekleyen akbaba menajerler mekik dokuyacak. Paralar havalarda uçacak. Kulübün para ile ilgili işçisi veya yöneticisi bankalar ve kulüp arasında mekik dokuyacak.
Yeni hoca ve transfer masrafları ile birlikte bütçe ayyuka çıkacak. Faturayı benimle birlikte Mustafa Saral ödeyecek.
Sezon başında oyuncu başına 20-25 Milyon fark gözetilmemiş olsaydı o zaman keyifle maçımızı seyrediyor olurduk ve puanları sayardık üçer üçer. Sezon başında yaşanan maddi kısıntı devre arasında bütçe açığına yol açacak.
Bu aslında bir kehanet değildir. Kongre sonrasındaki yazımda belirtmiştim, bu kulüpte profesyonel yönetici yok diye. Yine söylüyorum, profesyonel yöneticimiz hala yok. Öyle ezbere hatır gönül ilişkileriyle yol alınmaya çalışılıyor.
Bu şekilde bu gemi fazla yol alamazdı da. Devre arasında alınacak oyuncuların dikiş tutturacağına kim garanti verecek?
Yine başa döndüğümüzde elde var olanla devam etmeye çalışmak en hayırlısı olur. Şuan takımda moral ve motivasyon eksikliği var. Bunu sağlayacak kişi de ne hocadır, ne de başkan. Oyuncular üstünde moral ve motivasyonu sağlayacak kişi ve kişiler yöneticilerdir.
Kaç yönetici, kaç oyuncunun derdini dinledi bu zamana kadar? Oyuncuların parasını verdiğinizde her şeyin düzeldiğini, işin bittiğini sananlar yanılırlar. Bakınız kendi evinizdeki çocuğunuzdan örnek alın. Evdeki çocuğunu da para ile ıslah etmeye kalkanların sonu hep hayal kırıklığı oluyor.
Çocuğunuzun derdini para ile değil de dinleyerek hallettiğinizde o zaman gerçek hedefinize ulaşmış olursunuz. Yanılıyor muyum acaba?
İşte bizim profesyonel yönetici eksiğimiz burada başlıyor. Bu iş Kulüp Başkanı Mustafa Saral'ın işi değildir. Bu iş para ile tutulan menajerin de değildir. Bu iş cebinden para harcayacak yöneticinin işidir. Önce dinlemesini öğrenin, sonra bana işimi öğretin.
Üstlerde belirttiğim bir cümle var, "başarısızlığın faturasını Saral ve ben öderim” diye, bu cümleme takılmayın derim ilerleyen günlerde kaybedilen puanların ardından ilk kulakları çınlayacak başkanla ben oluyorum da ondan. Anladınız siz onu...