Ne kadar güzel ifade etti İstanbul Serbest Muhasebeciler ve Mali Müşavirler Odası Başkanı Yücel Akdemir; “Ülke sorunları çözülmeden, mesleki sorunlar çözülemez…” diyerek içinde bulunduğumuz durumu… Ülke meseleleri dururken, Silivri ilçesinin sıkıntılarını ele almanın zorluğu zorluk da elden gelenlere sarılmak yine de en iyi teselli… Herkes bulunduğu pozisyonu muhafaza ederek ve üstlendiği sorumluluğu en iyi şekilde yerine getirerek toplumsal iyiliğimize katkı sunabilir. Akmasa bile, damlaya damlaya neler olur… Hani diyorlar ya “Taşı delen suyun gücü değil damlaların sürekliliğidir” diye işte o hesap…
Gazete, inşaat, yol, pasta, börek, çay, çorba, resim vs kim ne yapıyorsa en iyisini yapacak… Daha fazla üreterek, çalışarak, emek harcayarak sadece kişisel sıkıntılarımızı çözmeyeceğiz, ülke sorunlarının çözümlenmesine de katkımızı ortaya koyacağız…
Ya birlikte yaşamayı öğreneceğiz, ya da öğreneceğiz; başka çaremiz yok…
Ve yine Akdemir'in sözleriyle sonlandırmak istiyorum düşüncelerimi; “Mustafa Kemal Atatürk'ün bizlere çizdiği yoldan başka gidecek yolumuz yok! Boşuna aramayın! Sarılın Cumhuriyete, Laikliğe, Demokrasiye… Her Türkiye vatandaşının Cumhuriyete borcu var…”
Öde öde bitiremeyeceğimiz, kimsenin de tahsilat için kapımıza dayanmadığı ortamda kaşınmasak mı acaba!?
UYKULAR KAÇAR TABİ
Pazartesi günü gerçekleşen Silivri Belediye Meclis Toplantısının sonunda söz alan Başkan Işıklar, Akşam Gazetesinin haber yapmalara doyamadığı 2013-2014 yılına ait seçim öncesi bir gizli kaydı ısıtarak yeniden gündeme taşıdı. Cemaat mensuplarından oluşan bir grupla yapılan klasik seçim toplantılarından biri… Seçmen istiyor, başkan adayı da hiçbir şeye hayır demiyor. Önemli olan seçimden sonra ne olduğu? Ve olup bitende herhangi bir yasa ya da kural, kaidenin çiğnenip çiğnenmediği? Işıklar'dan sonra aynı grupla iddiaya göre AK Parti'nin belediye başkan aday Tahir Sert da buluşuyor. O görüşmenin ses kaydı yok ama muhtemelen aynı konuşmalar karşılıklı olarak tekrarlandı. Ben veya siz de aynı dönem ve koşullarda başkan adayı olsanız muhtemelen aynı talepleri dinler ve elimizden geleni yapmaya oy hanemizi çoğaltmak adına söz verirdik.
Akşam Gazetesinin ne yapmaya çalıştığı aşikar da ben bizim başkanın derdinin ne olduğunu anlamakta zorluk çekiyorum. Aslında tam tersi olmalı; bu durum konuyu benim için daha anlaşılmaz kılıyor.
Başkan Işıklar'ın Anya'dan grip Konya'dan çıkmasına hayret ederken, AK Parti Grup Sözcüsü Rıfat Kutlu da aynı minvalde sırf söz almak için mevzuya dalmaz mı? Metin Kaya ise resmen tüy dikti! Konuşmazken anladığını düşünüyorduk, ilk defa konuştu bundan sonra ne anladığı hep soru işareti kalacak aklımızda.
“FETÖ mağdurları” sınıflandırmasını bizim mecliste izah etmek çok mümkün olmadı ama Işıklar ve Kutlu'yu bu başlık altında yan yana rahatlıkla koymak mümkün. Tamamen psikolojik etkileri bakımından mevzuyu değerlendiriyorum. Psikolog değilim ama 16 yıllık gazetecilik meslek hayatım boyunca siyasilerle mesaimizde çok ruhsal rahatsızlığa şahit oldum illa bir şeyler öğrenmişimdir; bana güvenin.
Allah aşkına boş muhabbetleri ve asla sizi anlamak gibi bir niyeti olmayanlara dert anlatma çabanızdan vazgeçin de asıl konunuza odaklanın… 15 Temmuz'un yıkıcı sonuçlarıyla ziyadesiyle yüzleştik, yaraları sarmak kısmına geçin artık.
Işıklar'ın meclisten sonraki gecenin sabahında sosyal medya hesabından yaptığı Referandum paylaşımına baktım da hiç uyumadığı kanaatimde yanılmadığımı düşünüyorum. Kendimi o kadar gereksiz yere o denli berbat ifade etsem (edemesem) benim de gözüme uyku girmezdi.
Kutlu, daha az saçmaladığı rahatlığıyla vakitlice uykuya dalmış sabaha daha zinde uyanmıştır.
Beni merak ettiyseniz söyleyeyim; uyanır uyanmaz telefonumdaki mesaja bakıp sevindim… Ama boşuna olduğunu anlamam uzun sürmedi : ))
Az konuşun, asil görevlerinize daha çok hizmet edin beyler… Benim ne dediğimi iplemiyorsanız da “Aynası iştir kişinin, lafa bakılmaz” demiş atalarımız o bari yer etsin küçük kıyametlerinizden geriye kalan, hasara uğramamış aklınızda : ))
Mağdurum da mağdurum : )))
Ah siyaset sen nelere kadirsin ve o kadar güç ile yetkiye rağmen nasıl bir çaresizlikle sınıyorsun bazılarını...