Silivri Belediye Başkanı Bora Balcıoğlu, mahalle halk toplantılarına Akören ile devam etti. Seçim sürecinde olduğu gibi, bu kez de havai fişek gösterileriyle karşılanan Başkan Balcıoğlu, toplantıda hem geçmiş anılarını tazeledi hem de mahalle sakinlerinin taleplerini dinledi. Çocukluk ve futbol hayatı yıllarından tanıdıkları için yaşlıların ‘evladı', yaşıtlarının ‘arkadaşı', gençlerin ise ‘Bora Abi'si olarak görüldü. Onun siyasetteki en büyük gücü de tam olarak bu: Halkın sıcak ilgisi ve desteği. Görev süresinin ilk yılını tamamlarken, halkın teveccühü hâlâ büyük ölçüde arkasında duruyor.
Belediye başkanları için uzun konuşmalar bir gelenek adeta. Özcan Işıklar'ın uzayan söylemlerinden sonra, Volkan Yılmaz'ın kısa ve net konuşmalarıyla umutlanmıştık. Ancak o da uzun sürmedi. Bora Balcıoğlu da hızla bu geleneğe ayak uyduruyor. Ne kadar uzun anlatırsa anlatsın, yine de yeterince ifade edemediği hissine kapılıyor. Ya da belki de bu, vatandaşın soru sormasını engelleyen bir strateji…
Senede bir ya da iki kez gidilen mahallelerde, belediyenin ilçe genelinde her gün yürüttüğü yüzlerce işlemi anlatmak gerçekten zor. Ancak uzun konuşmalar, bazen asıl meselelerin üstünü örtmeye de sebep olabiliyor. O mahalle özelinde ve genele ilişkin birkaç ana başlık üzerinde durulsa, vatandaş o toplantıların ardından kafası onlarca melese ile çorbaya dönmemiş olacak.
“MUTLU MU OLMAK İSTİYORSUNUZ, HAKLI MI?”
Başkan Balcıoğlu, Akören'de vatandaşların taleplerini hoşgörüyle dinledi. Eksiklerin giderileceğine dair sözler verildi. Görevdeki ilk yıl için bu yeterli bir hamle olarak görülebilir. Ancak süreç uzadığında, verilen sözler yerine getirilmezse vatandaşın tavrı değişebilir.
Şu an için Balcıoğlu'nun en büyük avantajı, tepkili olan kişileri bile bir şekilde yumuşatabilmesi. Hatta bu konuda oldukça başarılı. Belediyeye ait bir dükkânı berber oğlu için isteyen anneye, detaylı açıklamalara girmeden “Veririz” diyerek geçiştirmesi, yaklaşımına dair başka örnek. Oysa bu işlerin ihale süreçleri, yasal prosedürleri var. Ama o akşam, talebi olumlu karşılanmışçasına o annenin mutlulukla evine dönmesi tercih edildi.
Bu siyasi yaklaşım hayatın başkaca bir klasik ikilemini hatırlatıyor: “Mutlu mu olmak istiyorsunuz, haklı mı?”
Mantıklı olan haklı olmak ama siyasette kazanan, insanları mutlu edebilendir. Bora Balcıoğlu bu tercihini vatandaşını mutlu etmekten yana kullanıyor.
HALKIN TEVECCÜHÜ SİYASETTE
EN BÜYÜK GÜÇTÜR
Halkın teveccühü, siyasette en hassas noktalardan biridir. Yılmaz Özdil bir programında, siyasi liderlerin iktidarda kalma isteğini anlatırken, geçmişte en karizmatik lider (Merhum Turgut Özal) veya büyük sanatçı olarak anılan (resim yapma hobisi ile Merhum Kenan Evren) isimlerin, iktidarı kaybettiklerinde nasıl unutulduğunu örnek vermişti. İktidar gücü ellerinde olmadığında varken layık görüldükleri unvanların isimleri ile esamesi bile okunmadığını izah ederek.
Akören toplantısına geri dönecek olursak… Kendisini karşılamaya gelen vatandaşları tek tek selamlayan Başkan Bey onları gördüğünü dokunarak, gülümseyerek hissettirmekle kalmadı toplantıdan ayrılırken da aynı nezaketi sürdürdü. “Geldiğimizde selam verdim ya ikinci tura gerek yok” demedi.
Özellikle kırsal kesimlerde vatandaşlar yöneticilere isteklerini iletmekte bazen çekingen davranabiliyor. Ancak Balcıoğlu, onların daha fazla söz hakkı almasını teşvik ederek, yöneticilik sermayesini büyütmeyi ihmal etmiyor. Meclis üyelerine karşı sert çıkışları görülse de, vatandaşa her zaman güler yüzlü ve hoşgörülü yaklaşarak halkın gönlündeki yerini sağlamlaştırıyor.
KORUMAK ZOR İŞ
Siyasette en büyük güç halkın desteğidir, ancak bu destek kazanıldığı kadar kolay korunmaz. Bora Balcıoğlu'nu iktidara taşıyan en önemli koz, sıcak halkla ilişkilerinin yanı sıra, muhalefetteyken verdiği sözler ve başkan yardımcısı olduğu dönemde edindiği tecrübedir. Şimdi ise seçmene karşı en büyük sorumluluğu, bu vaatleri hayata geçirebilmek.
Ancak siyaset sadece samimiyetle değil, icraatlarla da ölçülür. Verilen sözler tutulmadığında, bugün coşkuyla karşılayan kalabalıklar yarın hayal kırıklığına uğrayabilir. Bu yüzden asıl mesele, Balcıoğlu'nun halkla kurduğu sıcak ilişkiyi, somut hizmetlerle destekleyip destekleyemeyeceğidir.
Halkın teveccühü siyasette en büyük sermayedir; ancak bu sermayeyi büyütmek ve sürdürülebilir kılmak, verilen sözlerin arkasında durmayı gerektirir. Başkan Balcıoğlu için esas mesele artık budur.