Basmacılar kendilerini geleneksel Türk unvanlarından biri olan Korbaşı olarak nitelemekteydiler. Fergana'da başlatılan özgürlük hareketine, bizzat isyancıların kendilerinin “Basmacı” adını verdikleri ise tamamen yanlıştır. Bu ad, Ruslar tarafından baskıncı, yağmacı, çapulcu, haydut manalarında yakıştırılmış bir yafta olup, ilk başta Basmacılar tarafından kullanılmamıştır. Zamanla bu adı benimsemişlerdir Türkistan olarak adlandırdığımız bölge yüzyıllardır, Türk devletlerinin veya devlet teşkilatı oluşturamamış Türk boylarının yaşadıkları bir coğrafyadır. Hiçbir Türk toplumunun esaret altında yaşamaya alışık olmadığını bildiğimiz için Çin denizinden tutunda Avrupa'nın içlerine kadar uzanan Türk varlığı bu büyük coğrafyada kendi üst hâkimiyetini yaratma içgüdüsü ortaya çıkartmıştır. Rusların Basmacılar olarak adlandırdıkları bağımsızlık uğrunda mücadele eden gönüllülerin tek amacı vardı: Türkistan'ın tamamını Rus hâkimiyetinden kurtarmak, İslami sisteme dayanan bir devlet yönetimi kurmaktı. Bunun da yolu silahlara davranmak, silahları konuşturmaktan geçmekteydi.
Ruslara karşı başlatılan bu harekâtın Türkistan coğrafyasının çeşitli bölgelerinde 8 Eylül 1917 yılından itibaren başladığını görmekteyiz. Buralarda bulunan özgürlükçü kişilerin önderliğinde geniş çaplı bir isyan başlamıştır. Belirli bir düzenli ordunun olmayışı bu isyanın ilk etapta gerilla mücadeleleri ile sürdürülmesine neden olmuştur. Ancak dönem itibari ile Osmanlı ordusunda ve devletin üst kademelerinde görev almış olan, hatta Osmanlı sarayının damadı olan Enver Paşa gibi değerli kişilerin bu isyan hareketine dâhil olmaları isyanı seviye olarak bir üst noktaya taşımıştır.
Enver Paşa'nın hedeflerinden biri bu gönüllü kuvvetleri disipline etmekti, bu amaçla herkese tek tip üniforma giyme mecburiyeti getirilmiş, üniformaların modelleri bizzat Enver Paşa tarafından çizilmişti. Ruslar, Enver Paşa'nın bölgedeki direnci en üst noktaya taşıdığını görünce onu elde etme yönünde harekete geçtiler. Gönderdikleri on bir kişilik Kazan heyeti kanalıyla Enver Paşa'ya yapacağı her şeyde geniş kolaylıklar tanıyor, onu anlaşmaya çağırıyorlardı. Enver Paşa bunun üzerine Türkistan Misak-ı Milli Kurultayı'nı toplamış, görüşmeler sonucu Rusların teklifi reddedilmiş, kurultaydan tam bağımsızlık kararı çıkmıştır.
Çok geniş bir coğrafyada gerçekleştirilen bu isyan Bolşevik Rus ordularının büyük kayıplar vermelerine ve bu özgürlükçü isyan hareketinin ne kadar ciddiye alınması gereken bir olay olduğunu fark etmelerine neden olmuştur. Enver Paşa'nın bu harekâtta birleştirici bir unsur olduğunu görmekteyiz. O Türkistan coğrafyasına gelmeden önce ayrı ayrı gruplar halinde olan gönüllüler tek bir sancak altında toplanıp organize olmayı başarmışlardır.
Bir bayram sabahı Enver Paşa, son çatışmasına girer ve 25 arkadaşı ile birlikte hiç tereddütsüz Rus ordusunun üzerine yürür, 11 Rus askerini öldürdükten sonra, aldığı 5 kurşun yarası akabinde 4 Ağustos 1922'de şehit olur. Enver Paşa sonradan müdahil olduğu bu hareketin sembol isimlerinden biri olacaktır. Şehadetine kadar bu isyanın ordu komutanı gibi üst makamlardan tutunda rütbesiz bir er gibi elinde kılıç savaşın ön saflarına kadar her noktasında varlığını hissettirmiştir. Onun şehadetinden sonra bu mücadelenin alevi biraz daha kısık olarak yanmaya devam etmişse de nihayete erememiştir, ne yazık ki bu isyanlar da Rus orduları tarafından 1933 sonlarında tamamen bastırılmıştır.