Bu hafta olaylara bakarak hızla bir dünya savaşına sürüklendiğimizi düşünmeye başladım. İnsanlık için tam bir felaket olacak, insanlık dışı her türlü davranış ve uygulamalarla karşılaşacağız. Son gelişmeler gösterdi ki, böylesi bir savaşta Türkiye tam bir yalnızlığa sevk edilecek. Allah sonumuzu hayırlı eylesin. Acilen süper güç olma mecburiyetindeyiz. İstemeyenlere ve engellemelere rağmen.
Geleceğe yönelik felaket kehanetlerini bir kenara bırakıp, yereldeki günlük dertlerimize bakalım. Vali Mutlu’nun gelişini haber olarak takip ettiniz. Her gelişinde Silivri mutlu oluyor. İstanbul’daki tanınmanın tersini Silivri’de yaşamak ona da iyi geliyor olmalı ki, Silivri’ye daha sık gelmeye çalışıyor. Bu güzel tablo sadece Validen kaynaklanmıyor. Ev sahibinin iyi niyeti ve misafirperverliği en önemli etken. Duyduğum kadarıyla tüm eleştirilere ve yüklenmelere karşın doğru bildiğini yapmaktan geri kalmıyor. Işıklar bir kere sevdimi "iktidarın adamı” eleştirilerinin önemi kalmıyor. Önümüzdeki dönem milletvekili Mutlu daha faydalı olacak gibi… Bakan yaptığımız eski validen daha iyi olacağına bende kefil olurum, Işıklar da.
İnşaatlar için günün her saatinde pervasızca yol kapatmanın disipline edilmesi gerekiyor. Okulların kapanmasıyla artacak olan nüfusumuza birilerinin hatırı için işkence çektirme hakkımız olamaz. Helvacı sokakta üç kişiyle on dakikada bitecek bir işi, bir kişiyle üç saatte sonuçlandırmanın iyi niyet ve sabır sınırlarını çok zorladığını belirtmeliyim. Sokak esnafı bu güne kadar içine atmış ama bıçak kemiğe dayanmış gözüküyor. Seslerini duyurabilmek için ölüm orucuna başlamaları gerekmez her halde. Gördüm, dinledim, yazdım. Gerisi inşaat sahiplerinin ve yetkilerin vicdanına kalmış.
Cemaat kermesleri her geçen sene daha bir gelişiyor. Sosyal dayanışmanın alışık olmadığımız şeklini çoğumuz fark etmiyoruz bile. Işıklar tüm ittifaklara rağmen tekrar seçilmenin sebebi hikmetini inkar etmiyor. Sayesinde inançlı-az inançlı ilişkileri normale döndü. Dindar insanların şeriatçı, yobaz ve korkulacak kimseler olmadıkları anlaşıldı. Dileğim bu barış ve hoşgörü ortamının her kesime ve tüm ülkeye yayılması. Işıklar bu konuda öncü olmanın gururunu yaşayabilir. Hem de Ak Partiye geçecek yaygarası koparanlara inat!
Bayrak indirme olayı ile ilgili söyleyecek söz, yazacak kelime bulmakta zorlanıyorum. Koruyamadıktan sonra kale veya kara kol yapmanın ne anlamı var. Merak buyurmayın yapılan kalekollara bayrak asmayacağız, assak bile içeri girip rahatlıkla indirebilirsiniz mesajı verilmiş olabilir! Herkesin kınadığı, kınar gözüktüğü davranış ve ruh bozukluğunun barışı istemeyenlerin ekmeğine yağ sürdüğü gerçek. Kimlik tespitinin yapıldığı açıklandı. Sanmıyorum. Anası bellidir de, babası zor bulunur. Kürt çocuğu olduğu için böyle yazdığım düşünülmesin. Bayrak indirmeyi düşünüp de babası zor bulunacak Türk çocukları da vardır. Ayrıca Babasını bulamayacağımızın Kürt veya Türk olmasının hiçbir önemi yok. Olay karşısında ellerini ovuşturanların da aynı kategoriye girdiğini yazmalıyım.
Bayrağa yapılan saygısızlığı küfür ve hakaret etmeden geçiştirebildiğimize dua edip, öz eleştiri yapalım. "Bayrakları bayrak yapan” şiirleriyle büyüyen bizler, bayrağa ne kadar saygı gösteriyoruz. Dağa, taşa büyük bayraklar dikip rüzgara karşı koruyamadığımız bayrağa saygıdan bahsedilir mi? Olur olmadık eylemlerde bayrak elimizde yürüyerek çok mu saygılı oluyoruz? Siyasi emel ve düşüncelerimize bayrağımızı alet ettiğimizde, direkten indiren çocuktan farkımız kalıyor mu? Her şey bir yana birbirimizi korkutma amacıyla kullandığımız bayrağa saygı gösterilmesini beklemek, en büyük saygısızlık değil mi? Düşündüğümüzde hatalarımızın ve günahlarımızın fazla olduğunu fark ederiz. Savaşmak son çare, savaş istemiyoruz diyorsak; bayrağımıza saygı gösterip, saygı beklemek zorundayız. Bayrakları bayrak yapan saygı gösterenlerin niyet ve tavrıdır. Anlayana.
Musul konsolosluğumuz kendini Müslüman tanıtanların işgaline uğradı. Kimsenin burnu kanamadan sonuçlandırılacak eylem tesellimiz olacaktır. Geçmişimizde başına çuval geçirilen askerlerimizin üstüne birde Musul destanı eklendi. "Terk etmezseniz bombalarız” tehdidiyle boşaltılacaksa 40 özel harekat polisini niye besledik. Sadece siviller olsaydı, kahramanlık kabul edilecek hareketler; işin içine asker veya polis girince acizlik oluyor. İki gündür konsoloslukdaki bayrak ne oldu sorusuna cevap bulamıyordum. Yazıyı yazarken akıbeti hakkındaki görüntüler gelmeye başladı. Vatan toprağı kabul edilen yerler yurt dışında olunca indirilen bayrak görmezden gelinip, hoş mu görülecek? Müslüman’ım diyenlerin hilal-yıldız, Türk bayrağına tahammül edememelerini kabullenemiyorum. Her halde onların babalarını da zor buluruz!
Yerelle başladık, yerelle bitirelim. Ak Partiye ilçe başkanlığı arayışlarını okuyorsunuz. Mümkün olduğu kadar ilgilenmeyeceğim. Yanlış insanların, teamüllere uygun olmayan yollar izlediğini söylemeliyim. Bu çabalar Ak Partiyi Silivri’de toptan yok edecek. Kişiler kendi ikballeri için mensubu oldukları partiyi bitirmeyi isteyebiliyorlar. Yazık, çok yazık. Anlayamadığım Silivri Kaymakamı bu çalışmaların neresinde? Yazılanlara rağmen görüntü desteğinin yanlış anlaşıldığına dair bir açıklamaya rastlamadım. Hassasiyetine saygı duyduğum Kaymakam Bey’in bu konuda gerekli hassasiyeti göstermemesini anlamakta zorlanıyorum. Meclis üyesi tavsiye eden Ankara Valisinden sonra, ilçe başkanı arayan Silivri Kaymakamı hoş örnekler değil. Silivri’nin mülki amiri olarak her partiye ilçe başkanı arayacak olursak, Silivri’yle ilgilenecek zaman kalmaz.
Başkansız kalın, bayraksız, babasız kalmayın.