Sevginar Sali

Bayram sürprizi!

Ak Parti Silivri İlçe Teşkilatı'nın medya damarı Ahmet Korkmaz bir süredir rahatsız olan babası nedeniyle görevinin başında değil. Partideki çalışmaları anlatımı ve basına servisi konusunda işini çok iyi yapıyor Allah için. Yokluğu bu sebeple çok net hissediliyor. Bu arada babasına acil şifalar diliyorum. Ak Parti'nin basınla ilişkileri konusunda Karakaş'ın gayreti kadar, emeği de çok önemli ve belirleyici.
Korkmaz'ın zorunlu izni uzayınca, partiden haber ve bilgi akışı ciddi şekilde sekteye uğradı. Haberleri doğrudan Başkan Karakaş'tan almak da bir yöntem. O da bu görevi gayet layığı ile yerine getiriyor açıkçası. Aklıma takıldı Medyadan Sorumlu Başkan Yardımcısı ne iş yapıyor ve bu görevlendirmeler gerçekte ne kadar fonksiyonel. Ak Parti'nin Pazar günkü meşhur kahvaltısından sonra da biraz mesleki hırs yaptım galiba. Fotoğraf okuyuculuğu konusunda kendime haksızlık edemem de yine de resmi bir ağızdan bilgi alma ihtiyacı hissettim. Yani önce resmi yoldan bilgi almayı denedim sonra da kendi kaynaklarıma başvurdum. Nitekim servis edilen bültenleri kuru kuru girmek yerine birkaç telefon görüşmesi yaptıktan sonra bilmediğim çok şey öğrendim!
Kendi imkanlarımla ulaştığım bilgileri haberden okuyabilirsiniz. Resmi yoldan karşılaştığım ise tamamen bana sürpriz oldu. Medyadan Sorumlu Başkan Yardımcısı'na haber akışı ve bilgi alışverişi konusunda yaşanan sıkıntımızdan söz edip, Korkmaz'ın yokluğunda bir kolaylık düşünüp düşünmediklerini sordum; "Zaten ilden gazeteler konusunda kısıtlama var. Biz çalışmalarımızı bundan sonra sosyal medya üzerinden anlatacağız. En çok okunan gazetenin tirajı ne ki 2000 kişi okuyor” dedi.
Haklı Ak Parti Silivri'nin Medyadan Sorumlu İlçe Başkan Yardımcısı!
Nedenlerini okuyunca bana hak vereceksiniz;
Sosyal paylaşım sitelerinde kendi seçtikleri fotoğrafların altına üç cümleyi geçmeyen taraflı yorumlar tabi ki tarafsız basının objektif değerlendirmelerine göre tercih sebepleridir. Kendileri çalıp, kendileri oynar güllük gülistanlık geçinir giderler. Bu bir tercih. Ama bu cümbüş gerçek değil! (Çünkü siyaset asla tek taraflı değil! Çok yönlü etkileşimi yok sayanlar, yok olur vs… Şimdi konumuz bu değil.) Sonra ‘kaybetmenin suçlusu, sorumlusu kim?' diye yer yer üstü kapalı, kimi zaman aleniyete taşması imkansız tartışmalar ile süreç devam eder.
Geçenlerde Karakaş'ın bir çalışmasına dair görüntüyü sosyal paylaşım sitesinden gördüğümde, biraz da kıskanarak ve diğer partiler adına üzülerek; "İlçe başkanının arkasında kapı gibi adamları var” diye geçirdim. ‘Kapı' mecazi anlamda aklımdan geçmişti tabi… Ama gerçek anlamı da öyleymiş. Arkanıza aldığınız insanlar ‘kapı duvar' tanımına uygun hareket ederse, vay halinize...
Bayram'ın görüşü bir basın mensubu olarak benim işime gelmemiş olabilir. "Gazeteleri kim okuyor ki, biz sosyal medyayı kullanan kitleyi hedefledik” sözleri kişisel görüşünü mü, parti anlayışını mı ortaya koyuyor merak ettim. Düşündüm ve bunun Bayram'ın kişisel görüşü değil, partinin benimsediği bir yöntem olduğuna karar verdim. Neden mi? Bayram, düşüncelerini kamuoyunun veya basının beklentilerine göre şekillendirip açıklayacak ustalıkta bir siyasetçi değil de ondan. Yavuz Bayram, Ak Parti'nin Medyadan Sorumlu Başkan Yardımcısı olmasa kim onu arayıp neden teşkilat çalışmaları hakkında bilgi istesin, edinmek için yöntem sorgulasın kı?

Gelelim bana sürpriz olan açıklamanın sonuçlarına…
Samimiyet cezalandırılmalı mı? Gerçeklerin peşinde koştuğunu iddia eden biz basın mensupları Bayram'ı doğruları söylediği için hedef mi göstermeliyiz, yoksa teşekkür mü etmeliyiz?
Ak Parti açısından kayıp olabilir, bana göre bir basın mensubu olarak öğrendiklerim önemli bir bilgi, dolayısıyla kazanım. Gazetemin yayın politikasına yön vermesi konusunda etken! Ak Parti Silivri'nin bugüne kadar basına bakış açısını hiç böyle görmedim, algılamadığım ve düşünmediğim için Medya Sorumlusu Başkan Yardımcısının sözlerini ‘acı ama gerçek' statüsünde değerlendirmeyi seçiyorum.
Öğrendiğim gerçeği sizlerle paylaşmak görevim. Tabi Ak Parti İlçe Başkanı Metin Karakaş'ı arayıp, Başkan Yardımcısının sözlerinin yanlış anlaşılmış olduğu konusunda uzunca bir konuşma yapmasını dinleme yoluna da gidebilirdim. Ama buna hiç gerek yok. Artık açıkça gerçekleri birbirimizin yüzüne söyleyelim mi? Basın, fonksiyonunu yitirmiş veya zayıflatmışsa bunları farklı göstermek yerine doğan eksikliğin telafisi için neden açıkça gerçek durumumuzu değerlendirmiyoruz? Günümüzde haber alma, bilgi edinme, öğrenme kaynakları çeşitlendi bu bir gerçek. Basına bunun etkisi de tartışılmaz. Bu koşulların Silivri etkisi ve oranı da çok yorum kaldıran bir mesele. Sadece sunu ifade etmek istiyorum; Basının siyasetçilere söylediği tatlı yalanlar veya tersi ne Silivri'de ne hayatımızda hiçbir şeyi düzeltmiyor.
Basın konusunda ‘kim okuyor' küçümsemesini ne dert ederim ne de kompleks… Rahatsızlık duyduğum şey gerçeklerin ancak tesadüf eseri ortaya çıkması. Yine de çıktıkları için şükrederim. Geç olması hiçbir zaman olmamasından iyi… Kapalı kapılar ardında konuşulan ile yüz yüze ifade edenlerin arasındaki uçurumu kimse tek başına aşamaz. Ya hep birlikte kurtulacağız, ya da hep birlikte kaybedeceğiz!
Yavuz Bayram'ın bana yaptığı açıklamalar nedeniyle başı ağrıyabilir… Kendisini kurban ettiğim ile ilgili vicdani rahatsızlığım var ama asla mesleki değil... Her şeyin bir bedeli var. Basın, sizinle daha yakından tanıştığı için memnun olacaktır Yavuz Bey!

YORUM YAP