Sevginar Sali

Belediye Başkanı olmanın bedeli...

Siyaset bazen çok tehlikeli bir hal alabiliyor. Aslında belli bir eşiği geçtikten sonra adına ‘siyaset' dense de biz hepimiz bunun bambaşka bir şey olduğunu anlıyoruz. Çok azımız kabul edip, söyleyebilsek de anlamalıyız…
Cuma günü, Silivri Belediye Meclisinde Pazartesinin rövanşı vardı adeta… Işıklar, açıklamada bulunurken AK Parti grubu dinlemedi, meclisi terk ettiler ama maşallah her söylediğini işitmişler :)
Onların aksine Işıklar ve grubu mecliste kaldı muhalefet lideri ‘Söz almak, açıklama yapmak istiyorum' dediğinde... Büyük bir nezaket içinde de dinlediler…
Rıfat Kutlu'nun performansını beğendim, etkileyiciydi bir nebze de şaşırma etkisi artı kattı sunuşuna. Hatta aynı gün gazetemizde çıkan bir yorum haberde “Beklentileri karşılayamadı…” ibaresini kullandığım için pişman oldum. Neredeyse kusursuz bir ana muhalefet lideri portresi çizdi.
Biliyorsunuz bir resimde herkes farklı noktalara odaklanabilir. Kutlu'nun konuşmasını dikkatle dinledim. Birçok ifadesinin altına imzamı gönül rahatlığıyla atabilirim. Bunu gazeteci olarak da temsil ettiği siyaset anlayışına hiçbir zaman oy vermemiş bir vatandaş olarak bile söyleyebilirim.
Katılmadıklarıma gelince… Hani ikili ilişkiler için söylenen bir söz var; ‘Önce beni delirtip sonra normal davranmadığımı söylüyorsun' diye… Genelde çiftlerden biri diğerini suçlar… ‘Bize hesap ver' deyip, ‘Seni dinlemeye tenezzül etmiyoruz' tavrını ortaya koyup sonra ‘Hesap vermiyor' diye suçlanan hangi Allah'ın kulu soğukkanlılığını koruyorsa ona ‘sabır oscarını' verelim hakkını teslim edelim…
Kutlu keşke Mutlu Bozoğlu'nun ‘Külahımı bıraktım ona anlatırsın' deyişini de bir zerre eleştirebilseydi! Eleştiremedi… Çünkü o zaman Bozoğlu ona ‘Çok biliyorsan gelecektin 4 gün hazırlık yapmadan Özcan Bey'in açıklamalarına laf anında yetiştirecektin' diyebilir… ‘Külahımı bıraktım ben gidiyorum ona anlat da diyebilir…'
Kutlu bence biraz empati yapmış! Biraz daha yapsın, ne hisseder o zaman… Işıklar ile aynı kapıya yöneleceğini düşünüyorum; daha az kararlılık ve kızgınlıkla olsa da : )
Işıklar'ın Cuma günü ‘külah'ı bırakma' mevzusunu tuvalet kapısına kadar götürmesi çok gereksizdi…
Evet siyaset akıl, soğukkanlılık ve mantık işi ama insan da etten, kemikten…
Işıklar'ın “Üzerimden birilerinin geçmesine razıyım yeter ki hak eden ve saygı gösteren insanlar olsun...” sözü görmek, duymak isteyene çok şey anlatıyor aslında… Belediye Başkanı bunu kabul etse de etmese de gerçek bence bu… Işıklar'ın kimi zaman Silivri'den büyük egosu nasıl yer yer toplu iğne ucu ölçülerine terk ediliyor yerini aklım almıyor! Belediye Başkanlığının bir kişiyi hangi uçtan, hangisine taşıyacağına örnek Işıklar'ın bu özelliği…
Kutlu, ilçe başkanı olarak Özcan Işıklar'ın belediye başkanı kimliğiyle yaşadıklarının çok benzerine şahit oluyordur zaten… Silivri'yi bugün en iyi anlayacak ve yaşadıkları en çok benzeşen iki kişi kim deseniz Işıklar ve Kutlu'dan başka bu kadar çok bilinen yoktur. En büyük handikapları da birbirlerini en iyi anlarken, en çok anlamamak üzerine kurulan hizmet ettikleri amaç!
Işıklar, Pazartesi günü ne kadar sağduyuyla hitap ettiyse Kutlu da Cuma günü aynı çıkışı yakaladı. AK Parti ilçe başkanı iyi bir taktik koydu ortaya; Işıklar ile Pazartesi günü sıcak temas yerine zaman kazanarak, bilinçli bir şekilde rakibinin karşısına çıktı.
Yağmurda yürürken yaşadığınız rahatlamayı düşünün… Ama o zaman bile ayaklarınızın çamurlanmasına, kirlenmesine mani olamıyorsunuz. Hangi işi yaparsanız yapın, en masum duygular ve iyi niyetle bile hareket etseniz bir kirlilik mutlak suretle oluşur!
Birbirimize oynamayalım diyeceğim ama o çok mümkün değil… En azından bunu makul seviyelerde tutalım diyorum; hiç birimiz günahsız, hatasız ve mükemmel değiliz. “Dinime küfreden, Müslüman olsa bari…” diye çok da beğenmediğim bir söz var ben size onun değişik bir yorumunu sunmak istiyorum; ‘Bana kötü diyen evvela benim kadar iyi olsun…'
Özcan Işıklar'a bakıyorum da (öncesi de çok farklı değildi eminim) Silivri'ye Belediye Başkanı olmanın bedeli çok ağır.
İyi haftalar herkese : )

YORUM YAP